Başbakanlıkta İsmet İnönü’ye meczubun biri tabancayla ateş etmişti.
Iskalamıştı.
O zaman İsmet Paşa’nın damadı Metin Toker’in AKİS dergisinde çalışıyordum.
Haber Rüzgarlı Sokak’taki matbaada bomba gibi patlamıştı.
Bir arabaya atlayıp hemen başbakanlığa gittik.
Çok geçmeden “akli dengesi yerinde değilmiş” diye açıklama yapıldı.
.........................
Sonraları gene başbakanlıkta çıkış kapısına yürürken Demirel’e yumruk atılmıştı.
Gene “akli denge” açıklaması...
.........................
Başbakanlıkta Bülent Ecevit’e de saldırı oldu.
Ama...
Ne kurşun, ne de yumruk.
“Yazar kasa” atıldı.
Ekonomik kriz nedeniyle protesto gösterisiydi.
.........................
Mesut Yılmaz da kısa süren başbakanlık döneminde yumruklandı.
Romanya’da bir otelin lobisinde saldırganın yumruğu Yılmaz’ın burnunu kırmıştı.
..........................
Çok daha önceleri İsmet Paşa seçim gezisi sırasında Afyon’da taşlanmıştı.
Taşlardan biri başına isabet etmişti.
Türkiye müthiş gerilmişti.
........................
27 Mayıs ihtilaline çeyrek kala Kızılay Meydanı’na her akşam üstü gençler sel gibi akıyordu.
Protesto dalgaları tsunami misali kabarmıştı.
İşte onlardan birinde dönemin başbakanı -merhum- Adnan Menderes makam aracından inmiş protestocu gençlerin arasına dalmıştı.
Ceketi kaykılmış, düğmesi açılan gömlek yakasından kravatı yana kaymıştı, saçları dağılmıştı.
Gençlerden biri Menderes’in boğazına sarılmıştı.
Onların arasından güçlükle kurtarıldı.
Menderes’e muhalif olan bir gazeteci abimiz onu kaplumbağa Wolksvagen’ine bindirerek uzaklaştırmıştı.
........................
Dün CHP grup toplantısına girerken Meclis’te “Ömer Ö.” adlı bir saldırgan Kılıçdaroğlu’na iki yumruk attı.
Birbirini hiç tutmayan bir profili var saldırganın.
Sorgusunda “Erzurum Alperen Ocakları’ndan olduğunu” söylemiş.
Ama Alperen Ocakları’nın yaptığı açıklamada “bizimle hiçbir ilişkisi yoktur” denildi.
Facebook’unda idam edilmiş olan sol devrimci/eylemci Deniz Gezmiş’in fotoğrafları, onun radikal sol eğilimli olduğu izlenimini veriyor.
Fakat...
BBP Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu için övgülere ne demeli?
Ya kafası karışık ya da kafaları karıştırmak istiyor.
Birinci halde gene “akli denge” sorunsalı ağır basar.
İkinci halde ise “planlı ve örgütlü eylem” ihtimali öne çıkar.
Her olasılığın bileşkesi ise...
30 Mart seçimlerine uzanan ve bugünlere daha da tırmanarak uzanan “yüksek siyasi tansiyonun” yansımasıdır.
Seçimleri cephelere dönüştüren ve bundan oy rantı devşiren kafalara bu olay uyarıdır.
..........................
En azından Başbakan Erdoğan’ın telefonla arayarak “geçmiş olsun” mesajı için gene de “şerden üremiş hayır” mı desek?
SELÇUK GS’NİN ROL MODELİDİR
Birkaç yıl önce Selçuk henüz Trabzonspor’da oynuyordu.
Bir TV röportajında FB’nin efsanesi Alex’e sordular:
“Türkiye’nin en iyi futbolcusu sence kim?”
Alex hiç duraksamadan tek isim söyledi:
“Selçuk...”
Benim için de öyleydi.
Onu Galatasaray kazandığında nasıl da mutlu olmuştum.
Galatasaray’ın 2 yıl üst üste şampiyonluğunda lider Selçuk’tu.
Takımın maestrosuydu.
18’e yakın noktadan serbest vuruşlarla çatalı görüyor, topu ağlarla buluşturuyordu.
“Ciddi, efendi, spor ahlakı olan, tertemiz oynayan, sevilen, sayılan” futbol prensiydi.
Kaptanlığı dirayetle yaptı.
Onun içine attıklarını, içinde kopan kasırgaları, kırgınlıklarını burada tekrarlamıyorum.
Ama...
Arda’nın Selçuk’a telefonda söylediklerini paylaşıyorum.
“Selçuk, gerçek Galatasaraylı her zaman senin yanındadır. Bazı -esmer günler- geçecektir.”