BAŞKANLIK sistemi için referandum kapısı aralık.
Yeni Anayasa yapmakla görevli partilerarası komisyonda çalışmalar tıkanmış gibi...
“20 dolayında” temel maddenin yazımı uzlaşmayla tamamlandı.
Ancak...
Bundan sonrası çıkmaz sokak.
Diğer partiler “varolan parlamenter sistemle devam” görüşündeler.
AK Parti ise “başkanlık sistemi” için taslak verdi.
Israrlı görünüyor.
Rayların biri sağa, diğeri sola ayrılırsa tren artık yoluna devam edemez.
Peki ne olur?
AK Parti’nin önde gelen isimlerinden biri işareti verdi:
“Partiler arası komisyonda uzlaşılan maddeler yeni Anayasa’da yerini alır.
Uzlaşma olamayacağını gördüğümüz başkanlık sistemi ve ona bağlı maddeler Meclis’te oylanır.
Referanduma gidilir.”
Master plan ortada...
Başkanlık sistemini ve bağlantılı maddeleri düzenleyen Anayasa metni için Anayasa’yı doğrudan Meclis’te kabul ettirecek 367 oyluk çoğunluğu bulması “mucize” olur.
Mucizelere bel bağlayarak “reel politika” yapılmaz.
Ama...
AK Parti bütün gücünü, kozlarını ve hünerlerini kullanarak 330 oy derlemeye çalışır.
330 oy imkansız değil.
Fakat...
“İhtimal?”
Evet...
AK Parti’nin Meclis’te 330 çıtasını aşabilmesi -zor da olsa- mümkün.
Referandum sandıkları kurulur başkanlık sistemini kapsayan Anayasa halk oyuna sunulur.
İşte bütün çabalar referandum sandıklarından yüzde 50’nin üzerinde oy çıkarmak için...
Böylece...
Tek taşla iki kuş...
Hem “Türkiye’nin yarısından fazlasının destek verdiği bir lider olmanın sandıklarda kanıtlanması. Karşısına çıkması muhtemel Cumhurbaşkanı adaylarına bu yüzde 50’nin üzerindeki oyla heybet gösterisi yapmak...”
Hem de “Çankaya’ya başbakanlık yetkilerini de taşıyarak çıkan cumhurbaşkanı olmak.”
Ayrıca...
ABD başkanında olmayan “Meclisi feshetmek” ve “kanun gücünde cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarmak” yetkileriyle de donanmak.
Çift kat kaymaklı ekmek kadayıfı.
Meclis’te 330 oy bir araya getirilirse referandum aşamasının nispeten “daha az zor” olacağı söylenebilir.
Bu “master plan” teorisi ışığında özellikle son iki yıldır anlaşılması güç politika “legoları” yerlerine oturur, bir anlam kazanır.
DOKUNULMAZLIK AJANDASI
1994 ila 2012 farkı mı?
1994’te dokunulmazlıkları kaldırılan DEP’li milletvekilleri Meclis’ten alınıp doğrudan hapse götürülmüşlerdi.
Polisin kafalarına elleriyle basarak otomobillere bindirilmeleri, hafızalara kazınmıştır.
Bu kez...
Dokunulmazlıkları kaldırılırsa DEP milletvekilleri Meclis’teki görevlerini sürdürebilecek.
Yargılamaları tutuksuz yapılacak.
Hatta...
“Dokunulmazlıkların kaldırılması” bile bu yasama döneminde oylanmayabilir.
Çünkü...
Süreçteki aşamalar uzun...
En erken mart...
Hatta...
Dönem sonuna sarkabilir.
Şimdilik görüntü öyle...
Ancak...
Hangi rüzgarlar eser, hangi savcı ne sürpriz yapar bilemeyiz.
SÜPER BÜYÜKTEN ÇAPKIN BAKIŞ
TARİHTEN bir yaprağa devam...
Fotoğraftaki kadın “Diamonds Are Forever” adlı unutulmaz filmde Bond kızı Jill St. John...
Ona çapkın bir bakış atan ise o dönem dünyanın iki süper gücünden biri Sovyetler Birliği’nin lideri Leonid Brezhnev.
Çapkın bakışa refakat eden dudaklarına dikkat!..
Bond kızı bu bakıştan sonra Brezhnev’den en kozmik sırları sızdıramaz mıydı?
Brezhnev’in yanındaki ise dönemin ABD Başkanı Richard Nixon.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025