Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Neyi yoğun düşünür ve hissedersek, onu kendimize çekiyoruz. İyi şeyleri düşünmeye odaklanırsak ve hislerimiz olumluya yoğunlaşırsa, o isteklerimiz bize bir şekilde gelir.Ya da tersine.... Olumsuz düşüncelere ve hislere odaklanırsak, onları çekeriz.Çünkü...Evrenin enerji düzeninde her düşüncenin ve her anın birer frekansı var.İstediğimiz şeye odaklandığımız ve bunu yoğun isteğe dönüştürdüğümüz zaman evrenin uyumlu frekansıyla örtüşme süreci başlıyor ve sonunda düşüncelerimiz, isteklerimiz gerçekleşerek bize dönüyor. Son haftalarda özellikle "genç yönetenler" ve eşleri, sevgilileri arasında izlenen bir DVD var. Adı; SECRET (SIR). Özü şöyle; hepimiz ve her şey "enerji" olduğumuza göre, bizler büyük mıknatıslarız. Tabii... Uçuk düşüncelerle ve saçma sapan hislerle bu evrensel "çekim yasasını" sınamaktan söz edilmiyor.Fakat..."Uçuk" ile "büyük" arasında fark var.Evrensel çekim kurallarında küçük ya da büyük istek farkı yok.İnsanoğlu için "Bu kadar büyük bir şeyi nasıl isterim? Olacak şey değil!" diye bir otosansür çok yanlış. İnsanoğlunun "büyük" sandığı şey, evrenin sonsuzluğunda hiç de öyle değil.O nedenle büyük düşünmeye ve büyük istemeye odaklanmak gerek.Otomobil farları, karanlık yollarda en fazla 50-60 metreyi aydınlatır, ama Kaliforniya'dan New York'a sadece ve sürekli 50-60 metrelik mesafeler aydınlatarak varabiliriz.O halde büyük hedef koyup ona yönelmek ve hedefe ilk adımı atmak çok önemli.Her adım, daha sonraki adımlar için yolu aydınlatır.Ve birkaç sır daha...Olumluya odaklanmanın enerji gücü, olumsuza odaklanmaktan çok daha yüksektir."Başıma şu gelmesin, şöyle bir hastalığa yakalanmayayım, sevgilim beni aldatmasın" ve benzeri olumsuz dilekler yanlış.Bunun yerine "Şansım hep yardım etsin, hep sağlıklı kalayım, sevgilimle çok mutlu ve birbirimize sadık olalım" gibi frekansların yayılması, bunları gerçekleştirir.Yani...Neyi istediğin kadar, nasıl istediğin de çok önemli.En olumsuz zamanlarımızda dahi, evdeki bir çocuk ya da bebek, hatta bir köpek bizi olumsuz duygulardan sıyırabilir. Büyük-küçük yok Kuantum fiziğiyle izah edilen ve biraz da Dale Carnegie kokan bütün bu iddiaların bana göre güzel tarafı, hiç değilse mutluluğa, iyiliğe, güzelliğe çağrı niteliğinde olması...Şu satırları okuduğunuz andan itibaren hayata gülümseyin. Bunu deneyin. Ne kaybedersiniz?Tabii bu satırlarım DVD'den çok kısa bir anlatım... Uygulamak için "rehber" gerekiyor. Bunun için tamamını izlemekte yarar var. Son söz Son günlerde Ayla Özcan'ın yazdığı "EMİNE ERDOĞAN" adlı kitabı okuyorum.Ayla Özcan el yazısıyla nazik birkaç kelime yazıp imzalamış, göndermiş.Doğrusu... İlk bakışta iktidara "bordalayan örneklerden biri daha" diye düşünmüştüm.Ancak...Beni kitabı okumaya iten, değerli dostum, Vatan başyazarı Güngör Mengi'nin yazdığı önsöz oldu. Güngör, kolay kolay bir kitaba önsöz yazmaz.Hele spekülasyonlara açık olabilecek başbakan eşi için yazılmış bir kitaba hiç...Güngör Mengi'nin, Ayla Özcan için "iyi ve başarılı gazeteci" referansıyla sayfalara daldım.Kitapta, Emine Erdoğan'ın yaşamöyküsünün ötesinde benim içinde yetiştiğim ve yaşamımı sürdürdüğüm kesimden çok farklı bir dünyanın, başka bir yaşam tarzının perdeleri aralanıyor, kapıları açılıyor.Kafamızdaki çoğu soru işaretlerine cevaplar oluşuyor.Bir sosyolojik tez gibi o kitabın sayfaları...Psikolojik tahliller, değerlendirmeler yazarına ait.Ama... Birbirimizi inkâr etmek yerine, birbirimizi tanımamız gerekir. gunericivaoglu@milliyet.com.tr BİR EMİNE ERDOĞAN KİTABI