Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Önce şunu belirteyim ki, her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de ulusal yararlar için dinleme de yapılır, gözleme de...
Bu, yargı yoluyla olabilir ya da tüm yasal engellere karşın -gerçeği kabul edelim- gizli servislerin inisiyatifiyle...
Fakat... Bunun amacı ve çerçevesi kesinlikle bellidir.
İç siyasette kullanılmak amaçlı olamaz.
Üst üste gündeme düşen iki önemli “dinleme” olayı buram buram “iç siyaset” kokuyor.
Kabul edilemez.
Ancak... Bu vahim dinlemelerin, devletin kurumları değil, korsan gruplar tarafından yapılmış olabileceğini de göz önünde bulundurarak birkaç satır...

Hiçbir özel kalmazsa...

Büyük birader kulağı

Çarşamba öğle yemeklerinde bir grup dost toplanırız.
Konuşuruz, güleriz. Tabii her yurdum insanı gibi “Türkiye’yi kurtarırız.”
Aramızda politikacı, lider yakını, işadamı, gazeteci, bilim adamı, diplomat olur.
Dün herkeste bir tedirginlik vardı.
Cep telefonları kapatıldı.
İçimizden teknolojiye yakın biri, “Kapatmanız işe yaramaz. Teknoloji kapalı telefonu bile mikrofon gibi kullanarak konuşmaları kaydedebiliyor” diye uyardı.
Gizli kapaklı bir şey yok ama elbette bazıları, özellikle işadamları, devletle “papaz olmak”tan çekiniyor.
Yemek sohbetindeki yorumların ve eleştirilerin bile kendilerini zorlayabileceği kaygısındalar.
George Orwell’in daha çok yıllar önce yazdığı gibi, “büyük biraderin herkesi dinlediği, gözlediği, hiçbir özelin kalmadığı” alacakaranlık yıllar yaşanıyor sanki...
Özellikle Anayasa Mahkemesi’nde AKP için kapatma davası sürerken, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili’nin “dinlendiği” iddiasını dile getirmesi... Ana muhalefet partisi CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın konuğu olan bir valiyle odasında yaptığı konuşma ses kaydının AKP’ye yakın bir gazeteye sızdırılması kuşkuları daha da köpürtüyor.

Haberin Devamı

‘ROL MODEL’E DEVAM

Büyük birader kulağı

Taha Kıvanç, Rahmi Koç’un gençler arasında “rol model” seçilmesi bağlamında bir yazı yazmış.
Adımın geçtiği şu birkaç satır da var:
“Güneri Cıvaoğlu, dün kahverengi elbise altına süet ayakkabı giymeyi tavsiye ettiği için övüyordu kendisini. Oysa bu işlere vakıf olanlar, toplum karşısına kahverengi takım elbiseyle çıkana kırık not veriyorlar. Tersini söyleyen veya yapan Rahmi Koç olunca, eleştiri şöyle dursun, ‘aman ne güzel, bravo’ alkışı duyuyorsunuz.”
Taha Kıvanç’ın bu “güzelleme” iddiasını dayandırdığı benim yazımdaki “ilgili”  satırları “aynen” yansıtayım...

Koç’un öteden beri ilkeleri arasında kahverengi giysi yasağı olduğunu da anımsatayım..........   Koç grubunda estetik ince ayar kıvamındadır.
Rahmi Bey, ayrıntılarla ilgilenir.
Örneğin kahverengi ayakkabının sadece süet olması halinde giyilmesi, kadife pantolon altında daha iyi görünebileceği yolundaki söylemi bir örnektir.
........................
Yukarıdaki satırlarımın verdiği mesaj nedir?
“1- Kahverengi kostüm giyilmez.
2- Kahverengi ayakkabı da giyilmez ancak süet olursa ve pantolon kumaşının cinsine göre, örneğin kadife olursa mümkün.”
Yani... Ne Rahmi Koç, kahverengi elbise altına süet ayakkabı giymeyi tavsiye etmiş ne de ben böyle bir tavsiye nedeniyle onu övmüşüm... Bu durumda 3 olasılık var.
1- Taha Kıvanç, yazımı okumuş ama anlayamamış. Ki bunu sanmıyorum...
2- Diğer olasılık, yazıyı okumamış ama okuduğunu anlayamayan birilerinin anlattıklarına dayanarak yazmış. Bunu da yakıştırmam.
3- Gençlerin rol model seçtikleri ilk 3 arasında bir AKP’linin bulunmayışına  “duygusal” tepki göstermiş olabilir mi? Belki... Çünkü bundan kısa bir süre önce “Necmettin Erbakan’ın şık giyindiğini” de yazmıştı. Versace’nin Arap parababaları için vitrinine koyduğu, özel imalat, sözgelişi altın sarısı, çimen yeşili üzerine şal desenli, şıkır şıkır parıldayan kravatlarla “Erbakan şıklığı” ancak kendi mahallesinin zevk kavramıyla örtüşebilir.
Başka mahallenin şıklık anlayışına ters bakılmasını yadırgamıyorum.