Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Dün bu köşede, "Camiler kışlamız, minareler süngümüz" söyleminden sonra AKP'nin cami avlularında protesto edilişini, hatta Meclis Başkanı Arınç'ın şehit cenazesinden ayrılmak zorunda kaldığını yazmıştım. Bunu "kaderin oyunu" diye nitelemiştim.Ancak... Şu eklemeyi de yapmalıydım...Cami avlularında politika çok yanlıştır ve tehlikelidir.Hadise, AKP'ye bir ders olmalı ama o zihniyette olmayanlar tarafından da kutsal mekânlar, acılar, siyaset alanı ve malzemesi yapılmamalı.Hele "hakaret", kimsenin hakkı değil.Cami avluları, bugün böyle kullanılırsa, yarın da "kara zihniyet" tarafından kullanılır.Bu kutsal mekânları, tertemiz inançlarla ibadete bırakmak gerek. Cami avlularında hükümetin protesto edilmesi ekseninde tartışmalar Başbakan Erdoğan'ın "terbiyesizler" söylemiyle daha da alevlendi. Buna karşılık... Şehit cenazelerini izlemek üzere camileri kameralarla gözetime almak, protestocuları susturmak, tehditler savurmak da tamamen ters tepkilere neden olabilir.Acılı aileler, dostlar ve tüm ulus, bir de üstlerinde polis ve savcı baskısını hissederlerse, buhar kazanı gibi patlamalar olabilir.İnsanımızın nabzını iyi tutmak, psikolojisini algılamak ve onları anlamak gerek.Şehit cenazelerindeki öfkeli kalabalıktan bazı görüntüler dikkatimi çekti.8-10 genç, parmaklarıyla mensubu olduklarını sandığım partinin işaretini yapıyorlardı.Ama... Bu işareti yapan 8-10 gence bakarak binlerin, on binlerin Türkiye'nin her yerinde o siyasi parti tarafından yönlendirildiğini sanmak ya da iddia etmek büyük yanılgıdır."Toplumun kolektif hissiyatından habersiz olmak" anlamına gelir.Gerçi... AKP doruğu ve milletvekilleri, artık şehit cenazelerine gidemiyorlar, o nedenle cenaze törenlerindeki tepkileri, "sadece bir siyasi partinin uzaktan kumandasıyla oluşuyor" sanabilirler. Ne var ki kamuoyu araştırması yaptırdıkları kuruluşlar var. Cenazelere onları gönderip rapor istesinler, gerçeğin ne olduğunu anlasınlar.Bunun en açık örneği, şehit cenazesinde protesto ettiği için sorguya alınan bir kişinin ifadesinde "imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi mezunu olduğunun, Diyanet İşleri'nde çalıştığının, öğle namazlarına gittiği Kocatepe Camii'nde şehit cenazelerine katıldığının" ortaya çıkmasıdır.Ve AKP zihniyetine daha yakın olan bu şahıs, "Evet, protesto ettim" demiştir. Tehdit de olmaz Şehit cenazelerinin polis kameralarıyla gözetime alınacağı, protestocuların savcılığa verileceği yolundaki tehditlerden sonra MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Manisa'da şehitlerimiz için büyük miting yapacağız. Gelsinler kameralarıyla gözetlesinler, savcılığa versinler" diye açıklama yaptı.On binler aynı sloganı atarsa, aynı söylemlerle iktidarı protesto ederse ne olacak?Mitinge katılan on binleri kameralarla görüntüleyip hangi savcılığa götürecekler, nasıl sorgulayacaklar?Yanlış politikalar, olmadık laflarla işler, giderek zıvanadan çıkmakta."Hükümet etmek" bir ince sanattır.Öfkeyle yapılan konuşmalar, bakınız nasıl bir "karşı iklim" yarattı! BASKI, TERS TEPER Şehit cenazelerinde hükümeti protesto edenler ve sorumlu bulanlara, Erdoğan tepki gösteriyor. Gerçekten... Hangi hükümet, teröriste arka çıkabilir, teröristle özdeş tutulabilir?Her hükümet üyesinin, şehit cenazelerinde tüm ulusumuzla acıyı paylaştıklarına inanıyorum.Terörle mücadele için elbette ellerinden geleni yapıyorlar.Protestolara üzülmekte AKP haklıdır.Peki... Neden şehitlerin faturası bir bakıma iktidara çıkarılıyor?Neden iktidar protesto ediliyor?Yanlış söylemlerle bir toplumsal tepki psikolojisi ve yargı oluşturmanın sonucudur bu...Zihinlerde "kelle" ve "Askerlik yan gelip yatmak yeri değildir" söylemleri derin izler bıraktı.O nedenle gene protestoları iyi okuyamadıkları için, kendi izlerini göremedikleri için haksızlar. gunericivaoglu@milliyet.com.tr HEM HAKLI, HEM HAKSIZ