Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Bugün 29 Ekim 1998...
Cumhuriyet'in 75. yıldönümü, ulusumuza ve insanlığa kutlu olsun.
Cumhuriyet'
in kurucusu Atatürk, 29 Ekim'e nasıl hazırlanır ve güne nasıl başlardı?
Manevi kızı Sabiha Gökçen'den yansıtıyorum.
Anlatıyor:
"Daha 29 Ekim yaklaşırken, bir müddet önceden neşelenirdi.
29 Ekim sabahı, çocuklar gibi sevinçli olurdu.
'Hakikat haline getirdiğim ideallerimden en güzeli, Cumhuriyet'tir' derdi.
Rukiye, Zehra ve bana, üç manevi kızına,
'terzilerinize en güzel elbiselerinizi diktirin. Çok temiz giyinin' derdi."


Üç manevi kızının da terzisi, İstanbul'da, Calibe Hanım'mış...
Artık, hayatta değil...
Dönemin, en iyi kadın terzisiymiş.
Atatürk, 29 Ekim sabahı, bütün gazeteleri önüne alır, keyifle birinci sayfalarına bakarmış...
Tam sayfa 29 Ekim fotoğrafı, Türk bayrağı... "KUTLU OLSUN" manşetlerini gözleriyle adeta okşarmış.
Bu arada, kahvesini yudumlar, sigarasını içermiş.
Sonra...
29 Ekim için yazılmış başyazıları ve yazıları okurmuş.
Atatürk, sabah kahvaltısı yapmazmış.


Yatak odasında, genellikle üç küçük konuğu olurmuş.
Üç yaramaz, küçük kız...
Manevi kızları Rukiye, Zehra ve Sabiha...
29 Ekim töreni
için , onlar da Atatürk'le birlikte eski hipodroma giderlermiş.
Atatürk'ün, öyle valesi felan yokmuş.
Berberi Mehmet önce tıraş edermiş.
Sonra da, yardımcısı Rıdvan'la birlikte, Atatürk'ü giydirirlermiş.
Çocuklar da, etrafta koşuşurlarmış.
Tabii, bu görüntüler, çocukluk çağları yitip genç kızlığa adım attıklarında, kesilmiş.
Ama...
Gene de, kıravat, kostüm seçimlerinde fikirlerini söylerlermiş.
Atatürk'ün ne denli şık olduğu, tartışılmaz bir gerçek...
Ayakkabılarını, İstanbul'da Altın Çizme'ye ısmarlama yaptırtırmış.
Kumaş ve kıravatları, genellikle dışarıdan hediye gelirmiş.
Gömlek ve elbiselerini, İstanbul'daki Rum asıllı terzi Mösyö Pertekiç dikermiş.
Elbise, gömlek ve kostümlerinin modellerini, Atatürk kendisi çizermiş.


Prof. Gündüz Tüfekçi'nin, "Atatürk'ün okduğu 1800 kitap, düştüğü notlar ve altını çizdiği satırlar" çalışmasından, giysileri bağlamında örnekler yansıtayım...
Kitabın adı: "GENÇ KALINIZ"
Yazarı: Dr. Victor Pauchet.
Atatürk, şu satırların altını çizmiş:
"Duruşunuza, gidişinize, giyinişinize kadar intizamlı olunuz.
Daima, kuvvetli olduğunuzu göstermek için doğru ve dik yürüyünüz.
Tuvaletinize, saçlarınıza, yüzünüze, ellerinize dikkat ediniz.
Giyinişinize, duruşunuza, çamaşırlarınıza ihtimam (özen) gösteriniz."
Görülüyor ki, Atatürk'ün daima trandaz oluşu, dik ve vakur yürüyüşü, sadece doğası değil.
Ayrıca, bilinçli bir psikolojik kültürünün yansımasıdır.
Atatürk, nerede ne giyileceğini ve nasıl davranılacağını, iyi saptamıştır.
Tören kıtasını, hiçbir zaman şortla ya da spor giysileriyle denetlememiştir.
Fakat...
Çiftliğinde, yatında, deniz kenarında simsiyah kostümlerle dolaşmamıştır.
Bakınız, aynı kitaptan çizdiği birkaç satır daha:
"Açık renk elbise giyin.
Matem elbisesi giyen, bir mahzende yaşıyor demektir."
Atatürk'ün beyaz ve spor giysileri de, bir rastlantı değil...

Sabiha Gökçen'e, Atatürk'ün en sevdiği kişiyi sordum.
Hiç duraklamadan, "İsmet İnönü" cevabını verdi.
Sonra, devam etti:
"Celal Bayar'a da güvenirdi.
Başbakan yaptı.
Daha fazlasını düşünebilir miydi?
Bilemem...
Fakat...
İnönü'yü, devleti idare edebilecek büyük devlet adamı olarak görürdü.
Nuri Conker, senli benli konuştuğu belki de tek arkadaşıydı.
Kılıç Ali'yi çok severdi.
Çok mert bulurdu."
Gene sordum:
"Ya aşkları?"
Gökçen, bu konuya girmeyi çok sevmiyor.
Ama...
Atatürk'ün okuduğu kitaplardan, altını çizdiği şu satırlara işaret edeyim:
"Şiddetli sevgi, sevgili için bir yük olur.
Sevgi ve ateş, saklanamazlar; duman onları açığa vurur."
Atatürk mutlu muydu?
Gökçen'den aldığım izlenim, zaman zaman hüzünlü olsa bile, Cumhuriyet Türkiye'sinin, O'nu engin bir mutluluk içine çektiğidir.
Şu satırların altını çizmiş:
"İnsan, muvaffak (başarılı) ve bahtiyar (mutlu) olmayı, tıpkı keman ve tenis öğrenir gibi öğrenir."


Ve nihayet, Atatürk'ün etik çizgisini ortaya koyan çizilmiş satır altları...
Kitabın adı: Hukuk'u Esasiye
Yazan: İsmail Hakkı Babanzade
"Cumhuriyet ve demokrasileri yaşatan genel kural, siyasal erdemdir.
Bir milletvekilinin verdiği oy pusulasının bir rüşvet ve yasadışı çıkar karşılığı olduğu gerçekleşirse, dokunulmazlık ve sorumsuzluk geçerli olmaz."
Ve, bugünlere Atatürk'ten bir dipnot daha:
"Egemenlik gücü, bırakılıp vazgeçilmediği gibi, değiştirilemez de...
Egemenlik gücünü sınırlamak 'bunu yok etmek' demektir."




Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr