Çankaya’ya güzergâh GPS’i

Türkiye’de hiç de küçük olmayan olasılıkla “Türk usulü (a la turca) başkanlık sistemi” için “referandum” sandıkları kurulacak.
“Nedenini, nasılını” anlatacağım.
Ama...
Önce “yoldaki işaretleri” okuyalım.
.......................Sonuca odaklı bir “seçim koçu” bir diğer söylemle “seçim danışmanı” gibi düşünün, Türkiye siyasetinde birbirinden kopuk görünen birçok lego parçası yerlerine oturur.
Bir “master planın” bölüm başlıklarına dönüşür.
Planın kapağında büyük harflerle “Cumhurbaşkanı seçimi” yazdığını düşünün.
O zaman art arda sıralanan bölümler ve başlıkları bir sistematikle sıralanır.
Hepsinin son tahlilde amacı Başbakan Erdoğan’ın puanını yükseltmek olur.
Davos’ta “one minute” ile başlayın.
AK Parti oylarını kanatlandırmadı mı?
Başbakan Erdoğan İslam lideri imajını çizmedi mi?
Bunlar neredeyse tamamı Müslüman olan ya da en azından yüzde 70’i Sünni seçmenin gururunu okşamadı mı?
Sonuca odaklı siyaset danışmanı ya da Başbakan Erdoğan’ın içindeki navigasyon aygıtı GPS “büyük atak” için Davos’u göstermiş olabilir ya da tersten okuyalım... Davos’taki “one minute” GPS ilhamını vermiştir belki.
Sonrasında...
İsrail’e karşı yürüyüş...
Gazze için kesin ve sert tavır...
Mavi Marmara rotası...
Gazze hamiliği...
Arap baharında açıkça “taraf” olarak, Arap mahallesinde posterlerdeki liderin “demokrat İslam” rol modeline dönüşmek.
Nasuri (Alevilik de denebilir) Esad ve rejimine yıldırımlar yağdırmak.
Irak Başbakanı Şii Maliki ile köprülerin atılması...
Sünni Başbakan Yardımcısı Haşimi’nin Türkiye’de konuk edilmesi.
Dışa dönük bu görüntü sürerken içte darbelerin tozunun atılması...
..............................
Ergenekon ve “türevleri” yargı sürecinde demokrasi tarihinin “tek boyun eğmeyen algısını” vurgulamak.
Eski Genelkurmay başkanının, eski ikinci başkanın, eski kuvvet komutanları-nın, ordu komutanları-nın, diğer generallerin, rütbeli subayların yıllardır hapiste tutuklu olmaları, daha 4-5 yıl önce kimin aklının köşesinden geçerdi?
Hukuk penceresinden bakılarak elbette tartışılmakta bu ama...
Siyaseten getirisini bir düşünün.
1960’tan bu yana her darbede iktidardan düşürülen ortadan sağa açılan yelpazedeki kesim ilk kez “mağdurdan, mağrura” geçişin psikolojisini yaşamakta.
Solun bir bölümü ve liberaller de öyle.
Onların puanları Erdoğan’a yazılmıyor mu?
.............................
Eğitime geçin...
Üniversitelerde başörtüsü diye bir sorun kaldı mı?
4+4+4 ile İmam Hatipler reenkarnasyonu (yeniden doğuş) puanları kime?
Son olarak seçimlik derslerde başörtüsüne yeşil ışıkla açılan oy trafiği de hakeza.
............................
Kürt politikası da iyi okunmalı.
Bir yandan okullarda “Kürtçe seçimli ders”, mahkemelerde “Kürtçe savunma hakkı”, devlet televizyonunda “24 saat Kürtçe yayın” gibi demokrasi açılımlarıyla Kürt yurttaşları, PKK ve uzantılarının şiddet siyasetinden ayrı tutmak...
Öte yandan...
“PKK’ya ve uzantılarına sopayı göstermek.”
Kamuoyu araştırmaları “ama fazla oldular artık, hadleri bildirilmeli” beklentisinin yüksek olduğunu ortaya koymakta.
............................
İşte PKK’lılarla kucaklaşan BDP’li milletvekilleri için dokunulmazlığın kaldırılmasında kararlılığa bu mercekten de bakılmalı.
............................
Peki...
Hepsini toplarsak hedef nedir?
Başkanlık sistemini kabul ettirerek Çankaya’ya çıkmak mı?
Kurulacak referandum sandıklarına öyle yüksek oranda “kabul oyu” atılmalı ki Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı tartışma dışı olsun.
Ayrıca...
Başbakanlık konutundan, Çankaya Köşkü’ne partisinden kopmuş bir tarafsız cumhurbaşkanı olarak değil başkanlık sisteminin başkanı olarak geçmek.
Nasıl olacağı yarına...

TARİHTEN BİR YAPRAK

DÜN Başkan Kennedy’e yıllar sonra ABD Başkanı seçilecek Bill Clinton’un genç bir izciyken tanıştırıldığı fotoğrafı yayımlamıştım.
Bugün tarihten bir yaprak daha...
“Varoluşçuluğun” büyük yazarı Jean-Paul Sartre, Küba ihtilalinin ikonu ünlü Che (Guevera) ile konuşuyor ve notlar alıyor.
İkisi de hala gençlerin tutkuları...