Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cem, TRT Genel Müdürü'yken ve sonrasında tehditler alıyordu. Cinayetlerin günde 30'a ulaştığı ve sadece bir istatistik veri gibi algılandığı 1970'li yılların sonlarında bir süre için ailesini de alıp Paris'e gitmişti.12 Eylül ihtilalinden sonra döndüğünü dostum Ercan Arıklı'dan öğrenmiştim. "Güneş'i kurarken sana bir armağanım var" diyerek, "İsmail Cem'in bizimle çalışabileceği" mesajını vermişti. O günden başlayarak gerçekten güzel bir arkadaşlığı çeyrek yüzyıldan fazla sürdürdük. İsmail Cem'i de yitirdik. İlk gençlik yıllarımızda da merhabamız vardı, ama asıl arkadaşlığımız Güneş'i kurarken başladı. Cem'le bir dağ otelinin zemin katında yan yana iki oda tutmuştuk. Karlı yollarda yürüyüşler yaptık. Bir hafta boyunca Güneş'in nasıl bir gazete olması gerektiğini konuştuk, tartıştık.Öyle mükemmeliyetçiydi ki... Ne ayrıntılar üzerinde durdu. Fotoğraf ustası olduğu için sadece içerik değil, estetik üzerinde de çözümler üretiyordu. Gazetenin çıktığı sabahın ilk saatlerine kadar bütün arkadaşlar çalışmıştık.Ama, hâlâ ayakta olan, Oğuz Demircioğlu, o ve bendik. Matbaaların tam kapasiteyle çalışarak ancak basabildiği 750 bin gazete sabah 08.00'de bitmişti. Gazetecilik deyimiyle "yok satıyorduk", sabah çaylarımızı içerken keyfimize diyecek yoktu. Cem'le dağda Cem siyasete de Güneş gazetesinde yazarken girdi. CHP'de Bozkurt Nuhoğlu ve ekibiyle dirsek temasındaydı.Daha o yıllarda genel başkanlığa adaylığını koyuyor ve bunu gelecekte sonuç almanın ciddi bir adımı olarak niteliyordu. Zaten en sevdiği sözcük "ciddiyet" idi. İşini ciddiye alırdı. Ailesini ciddiye alırdı. Dostluklarını ciddiye alırdı. Hiçbir şeyi rastlantıya bırakmazdı. Cem politikada Cem 2002'de yeni bir siyasi oluşum için Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan, Mehmet Ali Bayar ile bir sinerji yaratmıştı. Kamuoyu araştırmalarında bu sinerji için yüzde 42 oy görünüyordu. Tutun ki yüzde 20 yanılma payı vardı. Gene yüzde 30'un üzerinde oyla tek başına iktidar olabilirlerdi. AKP'nin ise esamesi okunmuyordu. Derviş'in CHP'ye ansızın geçmesiyle bu sinerjinin çökmesi üzerine, AKP iktidar alternatifi olabildi. Cem çok üzüldü. Siyaset için bir ömür boyu birikimlerini nihayet ülkesine ve halkına sunabileceği umudu noktalanmıştı. Belki bir o kadar da çocukluk yıllarından tanıdığı ve güvendiği dostu Derviş'in onu yarı yolda bırakmasına üzülmüştü. Cem arkadaşlığa özen gösterirdi, önem verirdi. Hiçbir arkadaşına yalan söylemedi, yapamayacağı sözü vermedi. Ama bunu yapanları da -sayıları az değildir- hiç unutmadı.Onun sabaha karşı yazı yazarken masamda çektiği fotoğrafım ve sisler içindeki Boğaziçi'ne "Rakı Kadehinden Boğaz" adlı fotoğrafı duvarımdadır. Cem'i, bu büyük yüreği sevgiyle uğurluyoruz. Çok kırıldı POSALAŞMIŞ KÜRE Suna ve İnan Kıraç'ın Pera Müzesi'nde, Ivan Chermayeff ve Tom Geismar'ın tasarım yapıtlarından bir sergi düzenlendi. Dünyanın pek çok ünlü markasının -Koç Holding ve bazı Koç kuruluşları dahil- logoları için gerçekten değerli tasarımlardan oluşuyor bu sergi.Çağımızın "savaş", "barış" ve de "çevre" konularıyla örtüşen gerçekten özgün çizgiler, kolajlar, desenler sıralanıyor. Ama...Özellikle "dünya"nın zaman yolculuğunda son dramını yansıtan görüntü etkileyiciydi. Posası çıkmış ya da pörsümüş, özsuyu çekilmiş yeryuvarlağı ancak bu kadar güzel yansıyabilirdi gözlerimize.Çevreciler bunu "amblem" yapmalı. gunericivaoglu@milliyet.com.tr