Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

İngiltere’nin eski Ankara Büyükelçisi Peter Westmecott’un babası I. Dünya Savaşı’ndan sonra Ortadoğu haritasını cetvelle çizen ekipteydi.
Büyükelçi Westmecott “artık babamın bir zamanlar cetvelle çizdiği Ortadoğu haritasındaki sınırların dağılması, silinmesi, yeniden çizilmesi süreci başlamıştır” diyor.
Westmecott’a göre “yeni sınırlar aynı mezhep, aynı etnisiteden olanların yaşam coğrafyalarına çerçeve olacak.
Farklı inançların, mezheplerin, etnisitelerin aynı sınırlarda yer aldıkları cetvelle çizilmiş devletler geçerliliğini yitirmekte.”
Yani tarih kendi mecralarında akacak.
O nedenle Ortadoğu daha yıllarca karışacak.
Cetvelle sınırları çizilmiş ve devlet olarak üretilmiş Suriye de bu karışıklığın coğrafyalarından biri.
Genelden özele dönelim.
Suriye’de “sıfır” noktası.
Esad’a Amerika ve Rusya’nın ortak çözüm önerisi...
Rusya’dan gemilerin, vatandaşlarını almak için Suriye’ye doğru hareketlenmeleri...
Bunlar Esad’ın sonunun iyice yaklaştığının işaretleri.
Ancak...
Esad’ın gitmesi, kendisinin “belki” ama Suriye’nin “sonu” değil.
Suriye “sıfır” noktasına geliyor.
Macera asıl bundan sonra başlamakta.

Haberin Devamı

Cetvel sınırlarında sona doğru

ATATÜRKÇÜ BİR DİN ADAMI
YIL 1948...
Denizli’nin Güney adlı yöresindeki dağ köyüne vali gelir.
Köy kahvesinde oturan erkekler saygıyla ayağa kalkarlar.
Bir delikanlı hariç...
Vali, ona ters bir bakış atar.
“Büyüklere saygıyı öğrenmedin mi? Hiç mi eğitim almadın” diye çıkışır.
Delikanlı kızarır, bozarır ayağa kalkar.
Vali hızını alamaz.
Söylenmeyi sürdürür.
Bunun üzerine ağzı daha iyi laf yapan köylülerden biri araya girer.
Vali’ye şöyle der:
“Vali bey o delikanlı adına söylüyorum kusura bakmayasın.
Ama hani ‘hiç mi eğitim almadın’ diye sordun ya, ona cevap vereyim.
Eğitim almadı.
Nasıl alacaktı ki!
Köyümüzde okul yok.
Sen bize öğretmen göndereceğine söz ver, ben de sana söz veriyorum binası bizden.”
Vali söz verir.
“Tamam göndereceğim öğretmeni.
Ama okul binası temin etmezseniz külahları değişiriz.”
......................
Vali gittikten sonra köylüler “okul için bina” sözü veren adamın etrafını kuşatırlar.
Eleştiriler başlar:
“Hangi binayı okul yapacaksın?
Köyümüzde bir tane bina mı var ki?
Sözünü tutamayacaksın.
Durup dururken Vali’yi bize düşman edeceksin.”
Adam parmağıyla köyün camiini gösterir.
“İşte okul binası. Cami, ibadet edilmeyen saatlerde çocuklarımıza okul olacak.”
.........................
Gerçekten cami, okul olur.
Valiye o sözü veren kişi zaten caminin imamı olan Molla İbrahim Tokat’tır.
O okuldan nice çocuk mezun olur, yaşamlarında başarılara imza atarlar.
Onlardan biri de Molla İbrahim Tokat’ın oğullarıdır.
Aradan yıllar geçer.
Oğullardan Yasin Tokat, aile bağında yetişen üzümlerden şarap yapmak için şaraphane kurmak ister.
Köyün diğer bağlarında yetişen üzümleri de işleyecek yüksek katma değer sağlayacaktır.
Hem kendileri, hem de köylüler para kazanacaktır.
Babadan bunun için izin isterler.
Molla İbrahim Tokat uzun uzun düşünür.
Sonunda onay verir.
Ama bir şartla...
“İslam’da şarap günahtır.
Fakat...
Ticaret için şarap üretebilirsiniz.
Tek şartım şarabı üretecek ama içmeyeceksiniz.”
...........................
Pamukkale Şarapları 1962 yılında böyle kurulur.
Pamukkale Şarapları Türkiye’nin en büyük şarap ihracatçısı.
“Güney” diye anılan yöre Fransa’nın Loire ya da California’nın Napa’sı gibi göz alabildiğine uzanan üzüm bağları vadisine dönüşmüş bulunuyor. Sadece Pamukkale değil, Türkiye’nin bütün büyük şarap markaları da orada büyük topraklar aldılar.
Üzüm bağları kurdular.
“Güney” artık Türkiye’nin en ünlü yörelerinden biri.
Turistlerin de uğrak yeri.
...........................
Geçen hafta Pamukkale Şarapları’nın 50’nci Kuruluş Yıldönümü bağlamında, öyküyü Yasin Tokat’tan dinledim.
“Camide okul kurmaktan” başlayan ve köy imamının çocuklarına “şarap üretebilirsiniz ama içmemeniz şartıyla” söylemine ve sonunda Türkiye’nin şarap ülkesi Fransa dahil dünyaya en fazla şarap ihracına kadar uzanan bu öyküden etkilendim.
Paylaşmak istedim.
Ailede yönetimi artık ikinci kuşak almakta.
Üretimde Kimya Mühendisi olan yeğen ve ona yardımcı “artık Türkleştim” diyen Fransız önolog ile tanıtım ve satışta Selda Tokat...
..........................
Türkiye gerçekten ilginç sentezlerin ülkesi.
Yazının başına dönelim.
Molla İbrahim Tokat Kurtuluş Savaşı’nda, Atatürk’ün ordularına katılmış, bir süre Yunan’a esir düşmüş, istiklalin coşkusunu yaşamış, Atatürk hayranı aydın bir din adamıdır