CHP’nin ‘fetih’ senaryosu

CHP‘nin “parti içi iktidar sorunu” için “kalmadı” denebilir.
Üst üste iki kurultaya Kemal Kılıçdaroğlu damgasını bastı.
Ama...
“Parti içi muhalefet” bir akut yaradır. “Kapandı” denemez.
Seçimli olağan kurultayda bir şans “denemesi/zorlaması” yapacaklardır.
Ama...
Şu son “pazartesi kurultay depremin”in sadece artçı sarsıntısı olmaktan ileri gidebilecek gibi görünmüyor.
CHP’nin bundan sonraki yolculuğu başka duraklara odaklı.
Ciddi bir “sosyal demokrat program” olağan kurultaya kadar hazırlanmalı.
Topluma “alternatif iktidar” olmanın ayak sesleri izlenimi verilmeli.

BAŞARI ÖYKÜSÜ
AMA...
Asıl önemlisi, genel seçimler öncesi Kılıçdaroğlu ve ekibinin bir “başarı öyküsünün (success story)” olabilmesidir.
Fikret Bila’ya ait bu teşhisi paylaşıyorum.
Genel seçimler öncesinde “iktidar alternatifi parti” izlenimini/umudunu verebilmek için böyle bir başarı öyküsü eşiğinin aşılmasında fayda var.
Bu da “yerel seçimlerde” bir “işaret fişeği” gibi yükselen ışık yakabilmektir.
Örneğin...
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmak...”
AKP’nin kalesini fethetmek...
İstanbul merkezli “şok” dalgası yaratır.
CHP karargâhında bu konu gündemde.
Aday adayları çok...

GÜLÜN RENGİ
ANCAK...
İstanbul’u almak kulağa hoş geliyor da, çok zorlu hedef.
AK Partili seçmen çoğunluğunu oluşturan çevre ilçelerde saflar sıkı.
Göç almış, yeni oluşmuş, inanç faktörü etkin, yardım paketlerinin önemli rol oynadığı kesimler bilinen gerçekler...
Bunun ötesinde Başkan Kadir Topbaş’ın başarısını da dikkate almak gerek.
Tünelleri, metroları, geçitleri, genişleyen yolları, yeşillendirme ve ağaçlandırma uygulamaları CHP’li seçmenin de takdirini almakta.
Kadir Topbaş’ın karşısına da bir “başarı öyküsü” olan aday konulmazsa İstanbul’un fethi sadece hoş fakat boş bir proje olarak kalır.
Başarı öyküsü olan isimler pek fazla değil.
Özel konuşmalarda Mustafa Sarıgül’ün adı sık sık dile getirilmekte.
Sarıgül gerçekten başarıyı kanıtlamış bir başkan.
İsmi, aday olacağı partinin üstünde seçmen getirisi yapar.
Şişli, Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy, Sarıyer gibi lokomotif ilçelerdeki seçmen profiline çevre ilçelerden de oy katılımı yaptıracak çekim alanı yaratabilir.
CHP’deki ayak oyunları ve kifayetsiz muhterislerin kazacakları çukurlar, yükseltecekleri engeller sebebiyle adaylık serüveni hangi sonuca ulaşır bilemem ama “su yolunu bulur” söylemi siyasette de geçerliyse Sarıgül’ün şansı var.

FUTBOLUN PATRONU
YILDIRIM Demirören “Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan” olarak Beşiktaş’a 12 yıl hizmet etti.
Neredeyse “oy birliği” denebilecek büyük çoğunlukla Futbol Federasyonu Başkanı seçilmesinin arkasında böyle sağlam bir deneyim birikimi var.
Buna daha küçük yaşlardan başlayan “ailedeki futbol kültürü ve geleneği” alt yapısını da ekleyin.
Babası Erdoğan Demirören Beşiktaş’ta futbol oynamıştır, daha sonraki yıllarda da Beşiktaş’ta yakın ilişkisini hep sürdürmüştür.
Yıldırım Demirören’i “çocukluk” yaşlarından beri tanırım.
Onun kariyer grafiğini izlemek kişisel olarak benim için ayrı bir değerde.
Ancak...
100 küsur milyon liralık alacağını Beşiktaş’a bağışlayarak vedası, bu tutkunun bir göstergesi olmanın yanı sıra Beşiktaş’ta Başkanlığa soyunacaklara ve diğer kulüp yöneticilerine de bir örnektir.
Özellikle de kulüplerinden olan alacaklarını kongrelerde yeniden seçilmek için şantaj olarak kullanma yanlışına düşenlere...
Ve...
Seçimden sonra “Beşiktaşlıyım, Galatasaraylıyım, Fenerbahçeliyim, Trabzonsporlu, Bursasporluyum, bütün kulüplerimize aynı yakınlıktayım” söylemiyle verdiği “kulüplerden yana tarafsız, Türkiye futbolu için taraf” mesajı bir federasyon başkanının güzel başlangıcıdır.
Önünde, seçiminden çok daha zorlu bir süreç var; “Türkiye takımlarını, uluslararası arenadan mahrum etmeksizin şike krizinin üstesinden gelmek.”
İçeride adalet, dışarıda ince diplomasi...
Yolu açık olsun...