Şimdi Irak toprakların olan eski Babil'de, yeni yıl kutlamaları kralın soyunmasıyla başlardı.
"Kral çıplak" söylemi, bu adetten kalmış olsa gerek.
Babil'de yeni yıl ilkbaharda başlardı.
Festival günü, kral giysilerini çıkartırdı.
Birkaç gün, herkes istediği gibi eğlenirdi.
Sonra...
Görkemli bir gösteri alayı düzenlenirdi.
Kral, bu gösterinin en başında, son derece zarif giysilerle yer alırdı.
Herkes, giyimine ve hareketlerine özen gösterirdi.
Böylece...
Yeni yıl ile birlikte, Babilliler yeni bir yaşam için taze ve düzenli bir başlangıç yaparlardı.
1998 Türkiyesi'nde öyle olaylarla karşı karşıya kaldık ki, pek çok kez "kral çıplak" denildi.
Bakalım, 1999'a girerken görüntüler nasıl olacak?
Tarih boyunca, bazı takvimler güneşe, bazıları aya bazıları ise, ikisine birden endekslenmiştir.
Biz, Roma İmparatoru ünlü Sezar'ın takvimini kullanıyoruz.
Romalılar'dan önce, yeni yıl 1 Mart'ta başlardı.
Sezar, kökünü Tanrı Janus'tan alan ve İngilizce adı January, Fransızca Janvier olan ocak ayının 1'ini yeni yılın başlangıcı olarak değiştirmiştir.
Tanrı Janus, iki başlı idi.
Başlarından biri, geriye yani geride kalan yıla bakardı.
Diğeri, ileriye, gelecek yıla...
Eski Roma'da yeni yıl festivalle kutlanırdı.
Evler süslenirdi.
Karşılıklı hediyeler verilirdi.
Köleler ve sahipleri, yılın o günü, birlikte içki içerler, yemek yerlerdi.
Tarihte ve coğrafyada, bu bağlamda bir ufuk turu ve çeşitleme yapalım.
Eski Mısır'da, yeni yıl, eylül ayı dolaylarında Nil'in taşmasıyla başlardı.
Çünkü, o topraklardan bereket fışkırırdı.
Yeni yılı ve bereket müjdesini kutlamak için Tanrı Amon, karısı ve oğlunun heykelleri, Nil Nehri üzerinde kayıkla gezdirilirdi.
Bir ay boyunca, halk şarkı söyler, dans ederdi.
Sonra...
Heykeller, yeniden tapınağa konurdu.
Eski Fransa'da, yeni yıl ekim sonunda başlardı.
Yeni yıl festivalinde, halk, hayaletlerin geri gönderilmesini sağladığına inandıkları ökse otu toplardı.
Vietnam'da yine yıl, 21 Ocak ile 19 Şubat arasında başlar.
Vietnamlılara göre, her evde bir tanrı vardır.
Yeni yılda, o tanrı, öbür dünyaya gider ve bulunduğu evdeki her bireyin geride kalan yıl neler yaptığının hesabını verir.
Vietnamlılar, bu tanrıların Sazan balığı sırtında dolaştıklarına inanırlar.
O nedenle...
Canlı Sazan balığı satın alıp, nehre bırakırlar.
Japonlar da, bizler gibi yeni yıla 1 Ocak'ta girerler.
Ama...
Eski geleneklerini korurlar.
Örneğin...
Evlerinin ön duvarına, boydan boya samandan yapılmış bir ip gererler.
Bu ipin, kötü ruhların eve girmesini önleyeceğine, iyi talihi ve mutluluğu evde tutacağına inanırlar.
Çin'de yeni yıl, 17 Ocak ve 19 Şubat arasında başlar.
Çinliler de, evlerinin camlarına ve kapılarına mühür basarlar.
Kağıttan yapılmış mühürlerin, kötü ruhların içeri girmesini önleyeceğine inanırlar.
Çin'de ayrıca, görkemli fener alayları düzenlenir.
Onbinlerce fener ve mumu taşıyan insan seli, caddelerde akar.
Kötü ruhları korkutmak için, havai fişekler atarlar.
Saint Sylvester adıl bir papa, müthiş bir deniz canavarı yakaladığına inanıyordu.
1000 yılında, bu deniz canavarının kapatıldığı yerden kaçacağını ve dünyayı yıkacağını öngörmüştü.
Avusturya ve İsviçre'de, 1000. yıl geçtikten sonra, canavar hala ortaya çıkmamamış olduğu için, her yıl kutlamalar yapılır.
Halk, ilginç giysilerle sokaklara dökülür.
1000. yılda, canavar çıkmadı.
Ya rakam hatası yaptığı için 2000 yılında çıkarsa?
Şaka bir yana, insanlık, tarih boyunca ne canavarlarla karşı karşıya kaldı.
Daha bu yüzyılın ortalarında, günahsız insanların hatta çocukların kitle halinde fırınlara sokulup yakılması canavarlık değil midir?
İnsanlara, aydınlara, hala işkence yapılması, akıl hastanelerine tıkılmaları canavarlık değil midir?
Saint Sylvester'ın deniz canavarı, Hitler'in, Mussolini'nin, Stalin'in ve benzerlerinin yanında masum kalır.
İskoçya'da, katran varilleri ateşe verilerek, sokaklarda yuvarlanır.
Böylece...
Eski yılın yakıldığı ve yenisinin aydınlatıldığı simgesel olarak anlatılmak istenir.
Ne yazık ki, kötü anılar böylesine kolay yanıp yok olmuyor.
Yazıyı güzel noktalayalım.
Hindistan'da yeni yıla, insanlar çiçek kolyeleriyle girerler.
Pembe, kırmızı, mor ve beyaz...
Çiçek, yeni yılın güzellikler getireceği inancınının simgesidir.
Uzakdoğu inancına göre, gülümseyiş de açan bir çiçektir.
1999'un size, Türkiyemize, insanlığa yeni açan bir çiçek gibi gülümsemesi dileğiyle.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr