Güneri CIVAOĞLU
Avrupa Komisyonu'na,
Slovakya hakkında verilen rapor şöyle:
"- Bu ülkede demokrasi yok.
- Gerçek anlamda seçilmiş bir parlamento da yok. Bir tür Kurucu Meclis niteliğindeki sözde Meclis'in, hiçbir karar yetkisi yok.
Sürekli müdahale altında.
- Cumhurbaşkanı ile Başbakan iktidar çatışması halindeler.
- Hukuksal reform yapılamadı. Hukuk devleti değil.
- Personel yasası çıkarılmadığı için, Komünist sistemin bürokratik yetkileri ve emredici otoritesi aynen sürüyor."
Avrupa Birliği Komisyonu, işte bu rapora rağmen
Slovakya ile
Mart 1998'den itibaren tam üyelik görüşmelerini başlatıyor.
İkinci dalga diye anılan diğer
4 ülke,
Romanya, Bulgaristan, Litvanya ve Letonya ile birlikte
Slovakya, 5. aday ülke olarak
Avrupa Birliği'ne girecek.
Slovakya için gözlemleri yansıtan raporun satır aralarından
Türkiye, Avrupa Birliği yönetimine sesleniyor:
"Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğe adaylar arasına girmeyiş nedenleri olarak şu gerekçeleri öne sürdünüz:
- Demokrasiniz yeterli değil.
- İnsan hakları alanında ilerlemelisiniz.
- Komşularınızla sorunlarınızı çözmelisiniz.
- Azınlık haklarını korumalı ve saygılı olmalısınız.
- Sorunlarınızı Uluslararası Lahey Adalet Divanı'nda çözmelisiniz.
- Ekonominiz, Avrupa Birliği standartlarına gelmeli.
Peki...
İşte Slovakya'nın durumu...
Sıraladığınız
6 şarttan en önemlisi olan ve - ekonomi dışında - hemen hemen hepsinin üst başlığı olan - demokrasi -
boyutunda, bu ülke için komisyonunuza sunulan rapor - kırmızı alarm -
vermekte.
- Bu ülkede demokrasi yok. Parlamento yok. Kurucu Meclis gibi görünen, sözde parlamentonun karar yetkisi yok. Hukuk devletinin gereği olan hukuk reformu yapılmamış. Yani, hukuk devleti bile değil. Rejim, sürekli müdahale altında. -
deniyor.
Ve siz, - bazı eksikleri olsa bile -
demokrasinin temel unsurlarına sahip bir hukuk devleti olan Türkiye'yi değil, Slovakya'yı tam üyeliğe aday gösteriyorsunuz. Mart ayında tam üyelik görüşmelerini başlatıyorsunuz.
O halde...
Gerekçeleriniz samimi değil, göstermeliktir.
Çifte standart uyguluyorsunuz.
Türkiye'ye karşı iki yüzlü politika izliyorsunuz."
Türkiye'nin ekonomik durumu ile ilgili eleştirilere gelince...
Komşumuz
Bulgaristan, ekonomik açıdan
Türkiye'nin çok daha gerisinde.
Batıyla uyumlu finans sistemi, insan kaynakları, iletişim, borsa, sanayi
Türkiye'nin 20 yıl gerisinde.
Ama...
Avrupa Birliği, Bulgaristan'la da
Mart 1998'de tam üyelik görüşmelerini başlatıyor.
Avrupa Birliği bu anlamda da çifte standart uyguluyor.
Ancak...
Kendimizi de fazla şişirmeyelim. Diğer
9 adayın yanı sıra, yukarıdaki satırlarda eleştirdiğimiz
2 ülkenin de
"insan hakları standartları" Türkiye'nin üzerinde.
Raporlar bunu ortaya koyuyor.
Ayrıca...
Ekonomi alanında baktığımızda...
62 milyon nüfuslu, fert başına milli geliri henüz
3 bin dolar üzerinde ve de yıllardır
yüzde 100 dolaylarında enflasyon batağında olan
Türkiye'yi sindirebilmek kolay değil.
Oysa
Bulgaristan'da bu yılın başında enflasyon
yüzde 452 idi...
Enflasyonu ayda
yüzde 0.7'ye düşürdü. Yıl sonu hedefi
yüzde 10...
Önlerine
Avrupa Birliğine tam üyelik hedefi konunca
Slovakya, insan hakları çıtasını yükseltmiş.
Bulgaristan, enflasyona şok düşüş yaptırmış.
Türkiye'nin önüne de tam üyelik hedefi konulsaydı... Tam üyelik görüşmelerine başlanacak olsaydı... Ama, sonuç 2000'li, ileri yıllara bırakılsaydı..
Belki, insan hakları, demokrasi ve enflasyonda yeni hız viteslerine geçerdik.
Peki ne olacak?
Şu gerçekleri saptayalım.
Türkiye ihracatının yüzde 53'ünü Avrupa Birliği'ne yapıyor.
Gümrüksüz, - neredeyse - kontenjansız olarak mallarımızı
Avrupa'ya satıyoruz. Resti abartırsak, bu pazarı yarı yarıya yitiririz.
Buna karşın...
AB ile ihracat - ithalat farkımız
11 milyar dolar aleyhimize ama,
yüzde 80'i fabrika için yatırım malları çünkü
Türkiye sanayileşiyor. Büyümesini sınırlayan kalıplara sığmıyor.
Ayrıca...
Türkiye de,
Avrupa Birliği üyelerinin
4. büyük pazarı.
Avrupa Birliği, bu pazarı kaybetmeyi göze alamaz.
Türkiye, yakın gelecekte
Orta Asya ve Rusya kaynaklı enerji hatlarının tamamının geçtiği olağanüstü stratejik bir ülke olacak.
Avrupa'nın atardamarı konumuna gelecek.
Bu atardamarın çıkış noktası
Ceyhan'ı kontrol etmek için
Kıbrıs çok önemli.
Avrupa, Kıbrıs'ın egemenliğine oynuyor.
Artıları ve eksileri ile bu konuda yazılacak ve tartışılacak daha çok şey var.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr