Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ya Türkiye?O yıllarda bizim polis de aydınların evlerine baskın düzenliyor, "Larousse" lügati bulduğunda, "Burada RUS kelimesi geçiyor" diye el koyuyordu. Lügatin sahibi de sorgulanmaya yollanıyordu. Larousse lügatinde 30 yıl önceleri ne kadar "voleur" karşılığı "hırsız" izahı yapılırsa, atasözlerinden örnek olarak Voleur comme un grec cümlesi yer alırdı. Türkçesi "Yunanlı gibi hırsız!.." Yunanistan, devlet politikası olarak bu cümleyi Laroussetan çıkarttırdı. Sadece bunu değil, Larousse ve diğer Fransız ve başka ülke lügatlerinde, ders kitaplarında yer alan tüm "aşağılayıcı" ifadeleri çıkarttırdı. Sonra...Yeni nesiller "hırsız" denince artık "Yunanlı gibi" sözünü bilmiyorlar.Ama Fransızca lügatlerinde Türkler için aşağılayıcı - bir bakıma atasözleri - ifadeler sürüyor.Örneğin her gelenin sorduğu, altı yaylı yuvarlağa, "TÜRK KAFASI" denir.Boksörlerin kum torbası gibi, ama antrenman için değil eğlence için vurulan kafadır yaylı yuvarlak.Tokat, yumruk...Kelleye patlatılır.O nedenle "Türk kafası" (kellesi) bir bakıma aşağılayıcı bir deyimdir. Bu bağlamda "kalın kafalı, odun kafalı" anlamına, anlayışı kıt olanlar, jetonu geç düşenler için de kullanılır.Üzücü ama gerçek...Bizim diplomasimiz bu cümleyi çıkarttırmış değildir.Hiç olmazsa buna çaba gösterilmiş midir?Neyse...Geçelim... Türk kafası Bunları dün Parise uçarken Le Monde gazetesinin manşetinde yer alan "kafa ütüleyen Türk" deyimini okuyunca düşündüm.Manşet "YENİ AVRUPA, KAFA ÜTÜLEYEN TÜRKLE YÜZ YÜZE" idi. (La Nouvelle Europe face au casse - tete Turc)Deyim, "kafa s... " anlamına kadar gider.Yani..."İlla ABye gireceğim diye vıdı vıdı vıdı Avrupanın kafasını ütüleyen, bıktıran Türk" anlamında bir manşet.Ayıp...Çirkin.Hadi lügatlerden çıkartamadık, ama Türkiye Büyükelçisinin bu ülkenin ve dünyanın referans gazetesi Le Monde genel yönetimiyle hiç mi bir "selamı, sabahı" yok?Bu, basın özgürlüğüne baskı değil, nezaketin, özenin hatırlanacağı bir ilişkidir, hoş sedadır.Büyük başkentlerde diplomatik misyonların, bulundukları yerin medyasıyla üst düzeyde ilişkiler kurabildiği dönemlerde, böyle yayınların grafiği iniştedir.Hadi bu olmadı...Hiç değilse, önümüzdeki günlerde bu deyim için birkaç üzüntü satırının yayımlanması sağlanmalı.Belki yazanlar için de ölçüsüz satırlara, başlıklara fren yaptırılabilir.Bu duyarlılığın beklentisi ve umuduyla bir not düşelim:Türkiye - Fransa ilişkileri neredeyse Hasan Işık dönemini anımsatan bir gerilim yansıtıyor.Le Mondeun manşeti de bu etki altında olabilir.Şimdi manşetin altına geçelim. Türk kafası manşette Sayfanın tepesinde bir karikatür. "Fondaki camiler ve Türk bayrağı önündeki genç ve güzel kadın, 12 yıldızlı Avrupa bayrağı altındaki erkeğe ellerini açarak, adeta onu kucaklayacak gibi koşuyor. Eteğin altından ise bir polis çıkmış, üzerinde KÜRTLER yazılı şişman, toparlak, başı poşulu birini copluyor."Karikatürün ve haber - yorumun mesajı şu:"Türkler Kıbrısta referandumla AB üyeliği için olumlu bir adım attılar...Ama...Hemen ardından DGM, DEP milletvekillerini tahliye etmeyerek bu adımın etkisini sıfırladı.Türkiyenin tam üyeliği yerine tam üyeliğe yakın bir özel statü verilmelidir."Belirttiğim gibi...Fransayla ilişkiler giderek soğuyor.Bu nereye kadar gider? Ankaradan girişimler var. Siyasi ve ekonomik... Bu özel ilişkileri TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger düzenlemekte ve yürütmekte.Ve... Kısa süre sonra Cumhurbaşkanı Chiracın da Türkiyenin durumu için bir açıklama yapması bekleniyor. Kaygı duyulduğu kadar köşeli ve katı bir açıklama olmayacak. Fransa, Türkiye için meydanı sadece İngiltere ve Almanyaya bırakamaz.Temel bu... Ama bizim tarafın da o temel üzerine bir diplomasi mimarisi kurabilmesi ve bunu beşeri ilişkilerle uygulayabilmesi gerek. g.civaoglu@milliyet.com.tr Eteğin altı