Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

AMIN Maalouf’un “Çivisi Çıkmış Dünya” adlı kitabını okuyorum.
Mesajı şöyle:
“Tarihin hiçbir döneminde tüm mega sorunlar, topluca ve aynı takvim yapraklarında dünyanın üstüne üstüne böylesine gelmemişti. Yönetimler şaşkın. Yönetimler allak bullak. Bu kadar büyük dalgaların her taraftan vurduğu süreçte çözüm üretmekten aciz kaldılar.
Sonuç...
Dünyanın çivisi çıktı.”
Gerçekten...
Ekonomik kriz, dine dayalı terör, küresel ısınma, komünist ideolojinin çöküşüyle birlikte boşlukta kalan toplumların din, ırk, ayrılık gibi alt başlık zihniyet coğrafyalarına savrulmaları, yöresel müdahaleler ve savaşlar, Çin ve Hindistan gibi büyük nüfuslu ülkelerde ekonominin tırmanışa geçmesi ve hayat standardı yükselen milyarların enerji ve tarım başta olmak üzere dünya kaynaklarını emmesi ve yutması... İran ve Kuzey Kore gibi tehlikeli ülkelerde nükleer silah tehdidi...
Liste uzatılabilir.
Her biri zaten tek başına bile dünyayı silkeleyebilecek güçte fay kırıkları...
Ve uygarlıkların aciz kaldığı bu manzarada Amin Maalouf’un kitap kapağında verdiği mesaj; “Çivisi Çıkmış Dünya/Uygarlıklarımız Tükendiğinde...” (*)

Türkiye’nin çivisi

Çivisi çıkmış dünya

ÇİVİSİ çıkmış dünyada Türkiye’nin hiç yalpalamadan, sağa sola kaymadan, fay kırıkları yaşamadan bir “efsane ada” gibi kalabilmesi mümkün değildir.
Çivi çıkmışsa, küresel sarsıntılar her coğrafya için tehdittir.
“Sadece birine teğet geçer” iddiası gerçekçi olmaz.
Böyle durumlarda eğer sağduyuluysa kriz yönetimi, bilgelik çizgisinden sapma yapmaz.
Mümkün olduğunca bu küresel dalgalara karşı en az hasar yapacakları pozisyonları alır.
Ve en önemlisi, kendisi de içeride yeni dalgalar yaratmaz, yeni sarsıntılar ve fay kırılmalarına neden olabilecek yanlışlardan uzak durur.
Toplumun dikkatini başka alanlara çekecek, saptırma yaptıracak, heyecan çıtasını yükseltecek siyaset fantezileri birkaç gün ya da hafta amaca hizmet eder ama daha sonraları gerçeklere dönüldüğünde yönetimlere çok tuzlu bir fatura çıkar.
Yekûn hanesinde “inanç aşınımı” yazan bir fatura...
Oysa...
Çivilerin çıktığı, zembereklerin boşaldığı, pusulaların bozulduğu süreçlerde yönetimlerin gücü “güvenilir, inanılır” olmalarıdır.
Kürt açılımı için elbette önce toplumun buna psikolojik olarak hazırlanması gerekiyordu.
Dün de bu köşede belirttiğim gibi, büyük olasılıkla uluslararası profesyonel danışmanlardan hizmet alınarak bu psikolojik zemin örülmekte.
Ne var ki, söylemler gene karbonatlanıyor, köpürüyor, beklentiler yükseltiliyor, amacı aşıyor.
Ve...
Bu da çivileri sökmekte.
Yakın yarınlarda karşılanamayan beklentiler, “inanç ve güven aşınımı” oluşturduğu ölçüde, -çözüm bir yana- Kürt sorunu, sürecin başındakinden daha karışık hale de gelebilir.
........................
(*) Çivisi Çıkmış Dünya (Le dereglements du monde)/ Yapı Kredi Yayınları / 2009

Haberin Devamı


Haberin Devamı
Çivisi çıkmış dünya

BERLUSCONI ESRARI
FRANSA‘nın saygın ve çok satan dergisi L’express, İtalya Başbakanı Berlusconi’yi kapak yapmıştı.
“Avrupa’nın palyaçosu - İtalyanlar neden hâlâ onu seçiyorlar?”
İç sayfalarda Berlusconi’nin vergi davaları, kendini aklamak için çıkarttığı yasa, seks skandalları, avukatlarının yalan beyan nedeniyle hapse mahkûmiyetleri sıralanıyordu.
Ve gene aynı soru:
“Böyle bir adamı 15 yıldır lider olarak sırtında taşıyor. İki kez de başbakan yaptı. Nasıl olur bu?”
Kimilerine göre İtalyan halkının, daha doğrusu İtalyan erkeğinin genlerindeki tüm negatifleri temsil ediyor da ondan...
Kimileri ise, pozitifleri de temsil ettiğini, ekonomide başarılı olduğunu iddia ediyor.
Ama... Genelde şöyle deniyor: “Berlusconi, yönetmen Fellini’nin ünlü Dolce Vita (Tatlı Hayat) filmine çağrışım yapıyor.
Anita Ekber’in yanında Trevi çeşmesindeki köpüren mutluluk gibi görünüyor.
Ya da film yönetmeni Pasolini’nin ekonomik Boom’dan sonra İtalya’daki kültürel gerilemeyi karelerle anlatışını hatırlatıyor.”
Demokrasinin beşiğinden seçen ve seçilen manzaraları bu...