Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

GEORGE Clooney dünyada ve Türkiye’de sürekli liste başı...
Bedelleri değişiyor fakat listedeki yeri aynı.
Ertuğrul Özkök Oscar sonrası “Herkes bilsin. Jack Nicholson devri kapanmıştır. Artık George Clooney devri” diye yazdı.

Clooney teknede iki kızla...

Şimdi de “Clooney gay mi” tartışması var.
Öyle veya değil...
Ancak benim bu konuda bir anımı yansıtayım:
Sanıyorum... Galatasaray’ın Monaco stadında Real Madrid’i devirerek Süper Kupa’yı aldığı yazdı.
Çok yakın bir dost grubu, bir arkadaşımızın kiraladığı güzel bir tekneyle Kuzey Akdeniz sahillerinde tatil yapmıştık.
Dubrovnik’ten Venedik’e sonra...
Çizmeyi dolaşarak Capri’ye ardından en güzel ve orijinal pahalı malların 3 kuruş 10 para denebilecek kadar ucuz satıldığı bir sahil kenti pazarına ve nihayet son durak olarak Cannes limanına hoş bir yolculuktu.
Programımız UEFA kupasından sonra Süper Kupa için Galatasaray’ın Real Madrid’le karşılaşacağı maça gitmekti.
Teknenin yemek işlerine yardım eden gemicilerden biri güzel bir Fransız kızdı.
Kaptanla zaman zaman laflıyorduk.
“Sizden önceki müşterimiz George Clooney’di” dedi.
Yardımcısı olan gemici kızı işaret ederek... “George Clooney herhalde senin yardımcınla flört etmiştir” diye damarına bastım.
Kaptanın yerine kız cevap verdi:
“Kur yaptı. Çok tatlıydı. Ama bana kalmadı. Cannes’da karaya çıktı. Dönüşünde oracıkta tanıştığı iki kızı getirmişti. Kızlar Clooney’ye sinekler gibi yapıştılar. Gezi boyunca o kızlarlaydı...”
Aldığım izlenim o ki George Clooney tam bir “aygır...”
Çiftleşmek için yaratılmış.
İçimden “helal olsun” diye geçirmiştim.
Gelelim “gay mi” sorusuna?
Benim dinlediklerime göre değil.
Clooney ise gazetecilerin bu konudaki sorularına “ben de duyuyorum ama hiç aldırmıyorum. Gay değilim desem gay dostlarıma ayıp etmiş olurum. İsteyen istediğini söylesin” cevabını vermiş.
Çok küçük bir olasılıkla biseksüel de olabilir.
Çağımızda hâlâ bunlar konuşuluyor.
Ayıp oluyor.
Gerçi...
Epey mesafe alındı...
Örneğin, Paris ve Londra belediye başkanları “gay olduklarını” saklamaya gerek bile duymuyorlar.
Ama...
Konu bir zamanlar Hollywood yakışıklıları olan Cary Grant’a, Rock Hudson günümüzde George Clooney’e gelince “yoksa gay mi” geyikleri başlıyor.
“Bence bu erkek kıskançlığı...”
..................
Bu konuda bizim mahalleden de bir anekdot.
İki köşe yazarının arası iyice açılmıştır.
Birbirlerine yazılarında devamlı saydırırlar.
Sonunda biri “diğerinin gay olduğunu” ima etmeye başlar.
Bunun üzerine karşı taraftan açık ve net bir yanıt yayımlanır köşesinde.
“ Ben ib.. olabilirim ama sen ise p..ş..t’sun...”
..................
İşte bir “hafta sonu” yazısı...

GS’Lİ VE TRT’Lİ
İNSANLAR sevgili değiştirirler.
Eşlerini bırakıp başka bir kadınla evlenebilirler.
Tuttukları siyasi partiden kopup bir başka partiye oy verebilirler.
Ama...
Tuttukları futbol kulübünü değiştirmezler.
Bu tutkunun bir örneğini de şu şike davası sürecinde Fenerbahçe taraftarı muhteşem bir duruşla ortaya koydu.
Ben Galatasaraylıyım.
Bu “aidiyetim” yaşamım boyunca değişmeyecek.
Başka aidiyetlerim de var.
Bunlardan biri de “TRT’li oluşum...”
TRT’ye daha ilk gençlik yıllarımda girmiştim.
TRT’nin kuruluş yılıydı.
Sayımız henüz 50’yi bile bulmuyordu.
Binamız yoktu.
Ankara radyosu binasında haberler bölümünün bir kısmına sıkışmıştık.
Her sabah 5’te, ortalık daha karanlıkken bir taksi alır, Ankara radyosuna götürürdü.
Rahmetli Nurettin Yerdelen ile sabah 9 haberlerini yayına hazırlardık.
Oradan muhabirlik yaptığım AKİS’e geçerdim. Sonraları daha deneme yayınlarında Teoman Erel, Melih Aşık’la ilk TV programlarından birini yapmaya başladık.
TRT bu ülkenin televizyonculuk okuludur.
1990’lı yıllarda kurulan özel televizyonların hayat damarları TRT’ciler olmuştur.
BBC’den gelenlere uzmanlar eğitim vermişlerdir.
Objektif habercilik, sağlıklı haber yazmak, yayıncılık ilkeleri, haber dili, spikerlerin donanımı TRT’nin temel taşlarıdır.
İktidarlar ve TRT yönetimleri değişmiştir ama benim bu kuruma manevi bağım hep sürmüştür.
Son olarak TRT’nin Çırağan’daki bir sunum gecesine katıldım.
Gene bir önemli işleve imza atıyorlar.
BBC, Cambridge Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi ile birlikte TRT ilginç bir “görüntü ve sesli programla” İngilizce derslerine başlıyor.
Kapsama alanı 4 milyon 200 bin öğrenci.
Derslerin “örnek filmini” izledik.
Seyahatlerle değişen ortamlarda, çekici manzaralarda yapılan konuşmalar ilgiyi ekranlarda sürekli tutuyor.
Kutluyorum...