"Dallar çiçek açar.Veysel dert açar."
Aşık Veysel
Yenilikçilerin
GÜL açması, yoksa
FP'ye dert mi açacak?
Çünkü...
Ak saçlı gelenekçiler,
Gül'ü koparmak için
Necmettin Erbakan'ın
FP üzerindeki ipoteğini son kongrede öylesine açık seçik gösterdiler ki...
Adeta
Anayasa Mahkemesi'ne
"FP, RP'nin devamıdır. İşte kanıtı" der gibiydiler.
Başsavcı Vural Savaş, Anayasa Mahkemesi'ne
"FP Kongresi'nin video çekimlerini ek kanıt olarak gönderebileceğini" söyledi bile.
Hikmetinden sual
Hoca'nın hikmetinden sual olmaz.
Ama...
Gene de
FP'nin, RP'nin devamı olduğu gerekçesiyle,
Anayasa Mahkemesi'nde kapatma davası sürerken, kongrede sergilenen
Erbakan patronajı sorgulanmalıdır.
Bu
"taammüden kapatma" kalkışımının izahı şöyle yapılıyor:
"Erbakan ve yar-ı vefakarları, yakın tehlikeye öncelik vermişlerdir.FP'nin kapanmasına kadar Allah kerim."
Erbakan "FP yönetiminin elinden kaymak üzere olduğunu" sezmiş olmalı.
O nedenle...
Her şeyi göze alarak, kendi uzaktan kumandasını kabul etmeyeceklerini bildiği
Gül ve arkadaşlarının önlerini kesmek, bir köşeye savrulup atılmamak için önündeki tek yoldu.
Bunun ötesinde...
Bir de yağmur duası gibi senaryolar var.
FP kapanırsa...
FP'den milletvekilleri,
Meclis dışı kalırsa...
Ara seçim yapılırsa...
Ve
Erbakan bağımsız seçilirse...
Duayla rahmet ne kadar yağarsa, bu da öyle.
Galiba işin aslı,
Erbakan'ın karargahında,
"AB üyeliği eşiğindeki Türkiye'nin artık parti kapatılacak ülke olmadığı yolundaki kanıdır."Referans
Öte yandan...
Kim yenilikçi, kim gelenekçi?
Bu da ayrı bir soru.
"Demokrasi benim için amaç değil, araç...Referansım İslam" söylemlerinin sahibi
Recep Tayyip Erdoğan, yenilikçi mi?
İşin gerçeği şu ki...
Yenilikçi olarak kamuoyu önüne çıkanlar, ortaya
"somut ve yeni" bir şeyler koyamadılar.
Kürsüden
Erbakan'a çiçek atmakta gelenekçilerle yarıştılar.
Ama...
Libya'da
Erbakan, Kaddafi tarafından azarlanırken, dönemin bakanı ve şimdiki yenilikçilerin genel başkan adayı
Abdullah Gül'ün
"utandım" diyebilmiş olması, hiç değilse
yüz surat yenileme referansıdır.
Phoenix
Demirel, bugün
Çankaya Köşkü'nden
Güniz Sokak'a dönüşü gibi, geçmişte sürgünden de döndü.
Namlu ile indirildiği
Başbakanlığa ulusal iradeyle döndü.
6 kez gitti,
7 kez döndü.
Bu trafikte bir tek onun başı dönmedi.
"Düşmez kalkmaz bir Allah, düşer kalkar Demirel" söylemi, siyaset jargonuna girdi.
Peki bu kadar çok kez döndü de iyi mi oldu?
Demokrasinin kanıtı olarak evet.
Aktif siyaset bilançosunda ise artıları da var, eksileri de...
Ama siyaset üstü
Cumhurbaşkanlığı'nın özellikle son yıllarında çıtası tırmandı.
Bunalımları iyi okudu.
Ciddi bazı tavırların
vahime dönüşmesini deney birikimleriyle önleyebildi.
Zor günlerde, tankların balans ayarı ile rejimin ince ayarını siyaset duayeni olarak dengeleyebildi.
Peçeli demokrasiye geçit vermedi.
Demokrasiyi de kurşunlatmadı.
Ve geldik bugünlere...
Mitolojide
Phoenix, kendi küllerinden yeniden doğan kuşun adıdır.
Demirel de siyaseten
"bitti" denildiği zaman kendi küllerinden yeniden doğabilmiştir.
Ya bu kez?Demirel, yeniden doğmalı mı?
Yoksa şu son haliyle mi kalmalı?
Zaten artık mitoloji de yok ki...
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr