Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CIVAOĞLU

TÜRKİYE'nin Washington Büyükelçisi Nusret Kandemir, 10 yıldır bu görevde. Daha önce Dışişleri Müsteşarı'ydı. Bağdat Büyükelçiliği de yapmıştır.
Washington - Bağdat - Ankara üçgeni içindeki bunalım alanını çok iyi tahlil edebilecek deneyimli diplomattır.
ABD'nin, Irak'ı heran vurabileceğinin gerilimi yaşanırken Kandemir'in tahlillerini dinledim.
Bu çok deneyimli diplomat kelimeleri özenle seçerek, mayınlanmış sahada patlamalara neden olmayacak bir söylem gezisi yaptı.
Satır aralarından edindiğim izlenimleri yansıtıyorum:
"Birleşmiş Milletler Gözlem Komisyonu yıllar boyu direnç görmemek nedeniyle çalışma üslubunu ve tavırlarını giderek büsbütün özensiz hale getirdi.
Dilediği yere, dilediği saatte girmek, dilediği şeyi görmek, dilediklerini sorgulamak, dilediği köşelere dilediği yerlere kameralar koyarak gözetleme yapmak yetkisi var.
Bu yetkiyi kullanış tarzı artık gençleşen ve yeni nesillere geçen orduda ve parlementoda tepkiler yaratıyor.
Saddam, ülkesinin onurunu koruyamayan, ülkesini işgal altındaymış gibi utanç verici bir statüye bağlayan lider durumuna düşmekte, yıpranmakta.
Eskiden nispeten daha yaşlı komutanlara ve politikacılara kabul ettirebileceği görüntüleri yeni nesil içine sindiremiyor.
Saddam, saygınlığını ve otoritesini korumak, kısacası ayakta kalmak için kişilik gösterisi yapmak zorundaydı."


İzlenimleri sürdürelim...
"ABD'nin ağırlıklı olarak temsil edildiği, Birleşmiş Milletler Gözlem Komisyon'unu geri göndermek ve ABD'nin U-2 casus uçaklarını düşüreceğini açıklamak, Saddam'ın hayli aşınmış itibarını yeniden onarmaya dönük tavırlardır.
Ayrıca... Birleşmiş Milletler'in bu kez Irak'ın vurulması için karar almayacağını biliyor.
Fransa, Rusya ve Çin, güvenlik konseyinde ABD'nin Irak'ı vurmasına karşıdır.
O nedenledir ki... Madem kuvvet kullanılmasına yeşil ışık yakmıyorlar, Irak'a çok ağır yaptırımlar için ABD'nin yanında yer almaktadırlar.
Örneğin, - Irak'ın üst düzey devlet adamlarının - bundan böyle Birleşmiş Milletler Üyesi ülkelere konuk edilmemesi kararına imza atmışlardır. Sözgelişi Irak Başbakan 1. Yardımcısı Tarık Aziz Türkiye'ye gelmek ve ülkesinin görüşlerini Ankara'da anlatmak istese bu mümkün olmayacaktır. Güvenlik Konseyi kararı gereği sınırlarımızdan içeri giremeyecektir.
Fakat... Bu en ağır koşullara karşın ABD'nin kuvvet kullanmasına yeşil ışık yakılmadığı için Saddam dikleniyor. Meydan okuyor. Kaybettiği prestiji yeniden yakalamak çabasında.
ABD gene de, Irak'ı vurmaya kalkışırsa, arkasında koalisyonu bulamayacaktır. Yalnız kalacaktır.
Eski camlar bardak oldu.
Saddam bu gerçeği bilerek oynuyor.
Fakat, bu kez de Clinton'u köşeye sıkıştırıyor. O da yıpranmakta.
Yitirmekte olduğunu prestijini yeniden yakalamak için Clinton sınırlı bir saldırı yapabilir.
Kısacası belalı bir durum.
İki ucu pislikli bir değnek.
Türkiye, bu değneğe el sürmemeye çalışıyor."


Dün Başbakanlık'ta, Ecevit'in başkanlığında, Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin, Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Korkmaz Haktanır ile uzmanlar toplandılar. Yukardaki satırlarda çizdiğim manzarayı tartıştılar.
Bugün Dışişleri Bakanlığı'nın bir açıklama yaparak "taraflara sağduyu çağrısında bulunmasını" kararlaştırdılar.
Türkiye bu hengamenin dışında kalmak istiyor.

Körfez Savaşı'nın sonlarında Irak tükenmişti. Devrin ABD Başkanı Bush baş ve işaret parmaklarını maşa gibi kullanıp, ateş üzerindeki kestane gibi pişmiş ve yutulmaya hazır hale gelmiş Saddam'ı çekip alabilirdi. Yokedebilirdi. ABD'de Silahlı Kuvvetleri Bağdat'a 40 kilometreye kadar yaklaşmıştı.
Ancak Bush, Saddam'a dokunmadı.
Çünkü, yerine getirecek bir adamı, bir kurumu yoktu. Şimdi durum değişik.
Aradan geçen yıllarda, ABD ve İngiltere Kuzey Irak'ta, Saddam'a muhalif güçleri bir araya getiren ve yöneten "Irak Milli Komitesi'ni" kurdular. Geliştirdiler.
Ayrıca... Bağdat'ta isimleri sır gibi saklanan alternatif lider adayları oluşturdular.
Bunlardan biri, Saddam'ın damadıydı.
Saddam onu yok etti, fakat, diğerleri kesinlikle gizli tutuluyor. Onlara ve adamlarına ABD büyük destek vermekte.
Saddam düşürülürse, Irak'ın geleceği eskisi gibi belirsiz değil.
Saddam bunları sezinliyor.
Birleşmiş Milletler Komitesi'nin böyle tertiplerin içinde olduğu kuşkusuyla, heyeti iteliyor.
Şu aşamada iki tarafın da yararı ne yazık ki, gerilimi tırmandırmak.
Sanki, bir bombanın pimini gövdeye bağlayan ipe asılıyorlar.
Yahut... Clinton ve Saddam avuçlarına kızgın kor ateşi almış yumruklarını sıkıyorlar.
Birbirlerinin dayanma limitlerini sınar gibiler...
Bu arada Saddam'ın füzeleriyle ya da uzun menzili toplarla milyonlarca kişiyi öldürebilecek, zehirli gaz, mikrop ve virüs bombalarını yöre ülkelere fırlatma olasılığı hiç de az değil.
ABD'nin ise, Körfez'deki ya da Doğu Akdeniz'deki gemilerinden, Bağdat'ın yarısını yok edecek füzeleri ateşlenebilir.





Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr