YOĞUN bir grup çalışması. Su şişelerinin içine mide rahatsızlıklarına karşı kullanılan ve suyla karıştırılmış Talcid dolu pet şişeler hazırlanıyor.
Gruptakilere dağıtılıyor.
Polisin gazını soluyanlardaki mide bulantısı ve kusma haline karşı tedbir bu.
Pet şişelerde suya karıştırılmış limon. Bunlar da gaza maruz kaldıktan hemen sonra göze sürülecek. Ortasında yeşil yuvarlak bir kapakçık olan filtreli maskelere de ilave kızlar viks sürerek özel işlemler yapıyor.
Hem gaza karşı geçirgenliği azaltmak, hem de nefes alırken ferahlık etkisi yapması için.
Ellerinde cep telefonları, sürekli haberleşiyorlar.
“Polisin biber gazı stokları bitmiş, bugün daha kuvvetli olan -portakal gazı- kullanacak” mesajı üzerine tabletler açılıyor.
“Nasıl korunuruz” diye bir araştırma yapılıyor.
Sonuç...
“Sirke karıştırılmış suyla yüzün ve gözlerin yıkanması...”
Sonra...
Sirkeli suyla ıslatılmış pamuğun ağız ve buruna kapatılarak nefes alınması.
Bir de “nefes alma öğretisi” var.
Aktivistler sürekli hareket halindeler ve de adrenalin seviyeleri yükseldiği için sık ve derin nefes alıyorlar. İşte tehlikeli olan bu.
Çünkü böylece ciğerlerine daha çok gaz çekiyor, daha fazla etkileniyorlar.
O nedenle gruptakilere “nefesinizi kontrolde tutun, daha az ve daha seyrek nefes almaya çalışın” öğretisi yapılıyor.
Gaz maskesinin yanı sıra gözleri de korumak için yanları lastik kaplı “yüzme gözlükleri” takanlar var.
.......................
Taksim’e yürüyen gruplarla zaman zaman beraber oldum.
Yukarıdaki satırlarda yansıttığım gözlemler içimi acıttı.
Bu gençler, bu insanlarımız sadece demokratik protesto haklarını kullanmak istiyorlar.
Savaşa gidiyorlarmışça-sına, savunma hazırlığına itilmelerini anlamak mümkün değil.
Gruplara bakıyorum hiç de yetkililerin (!) “marjinal gruplar” iddiasıyla örtüşmüyorlar.
Laik, aydın demokratlar.
Çevreye zarar veren bazı esrarengiz tiplerin “sivil giysili resmiler olduğunu” konuşuyorlar.
Çektikleri “tanıklık” fotoğrafları gösteriyorlar.
......................
Sadece İstanbul değil.
Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya, Nazilli ve diğer illerde de aynı sivil aktivistler meydanlarda, sokaklarda.
Sosyal alevler yayılmakta.
Demokratik hakların yasal düzlemde kullanılması koşuluyla, iktidarın bu insan selinin dalga seslerini dinlemesi ve anlaması gerek.
Tansiyon öyle hızla yükselmekteki artık “Topçu Kışlası yapılacak ama AVM değil belki de müze” gibi formüller dahi geçerliğini yitirmekte.
Çünkü “İdare Mahkemesi, Toçu Kışlası yapımı için yürütmeyi durdurma kararı” verdi.
Yargı kararıyla hukuk pusulasının ibresi göstericilerin iradesine doğru yöneldi. Artık daha fazla zorlamamak, germemek noktasındayız. Yargı kararına uymak ve Danıştay’a başvurulsa bile ağaç sökmeye, iş makinesi çalıştırmaya, Taksim Gezi’sini kendi güzelim yeşilliğine bırakmak gerekir.
Sağduyu tercihi bu olmalıdır.
Yargının sunduğu çözüm bir altın fırsattır.
Acılar çekildi ama halkın demokratik tepkisi hiç değilse İstanbul’da sonuç aldı.
Taksim’e uzanan yoldaki bir kahve önünde protestocu gençlerle beraberdim.
Filtreli maskenin yanı sıra, kenarları kapalı yüzme gözlükleri gaza karşı gözleri koruyor. Maskelere viks sürülüyor, pet şişelere talcid’li su dolduruluyordu.
Dünya Güzelimiz Azra Akın ve 2012 (son) Dünya Güzeli Wenxia Yu arasında.
GÜZEL TÜRKİYE’NİN GÜZELLERİ...
ÇOK önceden tarihi tespit edilen Türkiye Güzellik Yarışması jürisinde olan bizlerin, gözümüz podyumda ama aklımızın yarısı az ötemizdeki Taksim’deydi.
Aramızdaki konuşmalarda içten içe bizi dürten “Taksim’de bunlar yaşanırken” diye başlayan konuşmalarımız oluyordu.
Dünya Güzeli Azra Akın “ben de dışarda, onlarla beraber olmak isterdim ama söz vermiştik ve burada da önemli bir görevimiz var, güzel Türkiye’nin güzellerini seçiyoruz. Türkiye’yi temsil edebilecek olanları seçmek gibi bir görevimiz var” dedi.
Ben de gerisini şöyle getirdim:
‘Güzellik yarışmaları laik, demokrat, Atatürkçü Türkiye’nin yansımalarından biridir.
Atatürk’ün konservatuar, senfoni orkestrası, opera kuruluşlarına imza atmasının yanı sıra, Türkiye’nin ilk Güzellik Yarışması da onun döneminde yapıldı.
1932 yılında Keriman Halis, ilk Türkiye Güzeli seçildi. Aynı yıl Keriman Halis Belçika’daki uluslararası yarışmada Türkiye’yi temsil etti, Kainat Güzeli ve Zarafet Güzeli seçildi.’
İstanbul Kültür Merkezi’nde çok güzel düzenlenmiş bir geceydi.
Ama... Dışarıda yaşananlar nedeniyle buruktuk. Kenan, Göksel ve Ceyda Düvenci de bu duyguları dile getirdi. Alkışlandı.
Türkiye’yi temsil edecek 4 güzelimizin yolları açık olsun.
Geceyi özenle hazırlayan Can Sandıkçıoğlu da gözleri dolu dolu “güzellikleri değil çirkinlikleri konuşuyoruz, üzgünüm” dedi.
ŞEFFAF Oda’nın bugünkü konukları Okan ve Esma Er. Esma Er, yıllar önce Okan’ın programına seyirci olarak katılmış ve o gün Sinema TV eğitimi alamaya karar vermiş.
Okan, Radyo Trafik FM’de kitap okuyor.
İlki böceğe dönüşen birini anlatan Kafka’nın “Dönüşüm’ü...”
“Sen neye dönüşmek istersin” sorusuna “cevabı, kendi ideal insanıma...”