RİGHT of Privacy, kişinin özel hayatı ve gizliliği koruma hakkındaki hukuki güvencelerin ABD'deki adıdır.
Türkiye'de bu hakkın ihlal edildiği bir yana, adeta ırzına geçildiğini söyleyebiliriz.
ABD'de kişinin haberi ve onayı olmadan sesini dinlemek, kaydetmek, özel yaşam fotoğraflarını almak, görüntülerini, sesini videoya almak suç.
Hatta, kişi eğer bir cürüm işlemişse ve bu cürümün kanıtı olarak izinsiz alınmış video görüntüleri, ses bantları mahkemede değerlendirilmişse... Medya gene bunları da teşhir edemiyor.
İlke olarak böyle kanıtların toplanmasında Hukuki mercilerin yazılı izni gerekiyor. Çok kaçınılmaz hallerde ve son çare olarak bu izin verilebiliyor. Yani kişinin evinin, telefonlarının, işyerinin, otomobilinin dinlenmesi, yazışmalarının açıklanması...
Fransa'da, İtalya'da, İngiltere'de de düzenlemeler hemen hemen böyle.
Sadece Almanya'da polis çok acil hallerde izin almadan özel yaşama dinleme ve gözlemeyle gizlice müdahale edebilir. Ama bu durumda da 48 saat içinde savcılığa bilgi vermesi ve izin istemesi şartı var. Eğer savcılık izin vermezse, yapılmış bulunan dinlemeyi gerekli bulmazsa, kanıt olarak kullanılacak nitelikte de olsa bütün dinleme bantları imha ediliyor.
ABD'de Omnibus Crime Control Act'a göre "ABD Başkanı dinleme emri vermiş olsa bile, davayı gören yargıç, Başkanın emrinin yasalara uygunluğunu, yetkinin yerinde kullanılıp kullanılmadığını araştırmaya, bu yolla sağlanmış delilin geçersizliğine karar vermeye yetkilidir."
Bütün bunlar sıradan vatandaşlar içindir. Bir muhalefet partisi liderinin gizlice dinlenmesi, gizli servislerle ilişkili katil çetelerine yakın adamlarca ona saldırılması düşünülemez bile...
Nitekim...
ABD'de, muhalefet partisi seçim karargahı telefonları dinlendiği için ünlü Watergate skandalı patlamıştı. Başkan Nixon düşürülmüştü.
DÜN Sultanahmet Meydanı'nda konuşan Ana Muhalefet Partisi lideri Mesut Yılmaz vahim bir iddianın sahibidir.
Evinin duvarlarında dinleyicilerin bulunduğunu söylemiştir. Telefonlarının dinlenmesinden şikayetçidir.
Daha bir hafta önce, karanlık güçlerin uzantısı olduğu sanılan kişilerin tecavüzüne uğramıştır.
Sadece bu hadiseler bile bir demokratik tepki seli yaratmanın nedeni olabilirdi.
Kaldı ki...
Ancak Güney Amerika'nın muz cumhuriyetlerinde görülebilecek skandallarla çalkanıyor ülke.
Mitolojideki bütün kötülüklerin içine hapsedildiği Pandora'nın kutusu sanki Susurluk'ta açılmış gibidir. Pislikler dökülüyor.
Mafya - siyaset - bazı polis şefleri çeteleri... faili meçhul cinayetler... uyuşturucu trafiği... uluslararası mafya ile bağlantılar... Siyasi partileri ele geçirme senaryoları...
Sanki hızla yayılan kanserli dokuların ortasında giderek daralan adacıklardayız.
İşte böyle bir manzarada tepkileri yansıtmak üzere dün Sultanahmet'te, Abide - i Hürriyet'te... İzmir, Antalya, Bursa, Kayseri'de mitingler yapıldı.
Fakat doğrusu meydanlar boş kalmadı... Ama beklenen ilgi ve görkem yeterince yoktu.
Karanlık güçleri ve onlara arka çıkanları ürpertecek, deprem gibi sarsacak bir demokratik tepki patlamasını - beklenen ve istenen ölçüde - göremedik.
Gene de bu manzaraları birer tepki başlangıcı gibi yorumlayarak iyimser olmaya çalışıyoruz.
Çünkü... Bilmeliyiz ki demokrasi içinde çözüm üretmenin ön koşulu, halk kitlelerinin kazanılmasıdır.
Siyasetçinin mücadele gücünün hayat suyu kitlelerin desteğidir.
KAMUOYU araştırmalarına göre toplumun çoğunluğu temizlenmeden ve arınmadan yana olduğu halde, neden meydanlara yığılmadı?
İnsanlarımızı meydanlara sel gibi akıtamamış olmanın nedenleri üzerinde durmalıyız.
Galiba heyecan unsuru yetersiz kalıyor.
Toplumu elektriklendirecek karizma, manyetik alan yaratır.
Kitleleri çeker.
Yılmaz dürüstlüğü ve son günlerin karanlık güçlerce hedef seçilmiş adamı olması gibi nedenlerle, insan selleri yaratmak için doğru adamdı. Doğru zamanda harekete geçmiştir.
Ancak... Megavatlık patlamalarla siyaset depremleri yaratacak elektrik topluma verilemedi.
Çünkü, Yılmaz'ın ötesinde olumsuz ve frenleyici etkenler var.
Örneğin yalnız bırakılmıştır. İlk neden budur.
Ecevit, Danimarka'da...
Baykal etkin değil...
Türkeş sessiz...
Oysa bu demokrasi hepimizin.
Ayrıca... Yılmaz, bütün bu karanlık güçlere karşı insanlarımıza çağrıda bulunurken, etrafında ve vitrininde yer alanlara bir baksa, neyin yanlış olduğunu saptayabilir. Yok aralarında bir fark... kökleri aynı dedirtecek tipler.
Temiz eller kadar, çevre temizliği de gerekli değil mi?
Gözler,