Dün sabahki yazı işleri toplantısında konuğumuz, bu kez
Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'dı.
Söyleşinin omurgası ise
İstanbul'da deprem.
"Saçma sapan ve asılsız söylentilerle, İstanbullular dehşet içinde.Kimileri, arsa bulup prefabrik konut kooperatifleri kurmaktalar.
Marmara sahilleri boşalırken, Boğaz sırtları, Etiler - Levent, Zincirlikuyu, Kurtuluş... Daha ötelerde Belgrad Ormanları ve Karadeniz'e yakın yerlerdeki evler prim yapıyor.
Kiralar arttı ama bekleme kuyrukları da oluştu."
Peki gerçek nedir?
Şiddetin yansıması
Prof. Celal Şengör, Fransız Bilim Adamı Le Pichon ile birlikte bir
İstanbul deprem haritası çıkarttı.
Bu harita, deprem parametreleri kullanılarak,
LDG (Laboratoire de Dedetection Geophysique) laboratuvarlarında oluşturuldu.
En kötü senaryo,
K. Marmara fay hattının boydanboya kırılmasıdır.
Mercalli ölçeğine göre bu kırılma
12 şiddetindedir.
Richter ölçeğinde 8,1'den fazlasını gösterir.
Büyük afeti işaretler.
Marmara kıyılarına varışı, 9 - 10 Mercalli ölçeği dolaylarındadır.
Richter ölçeğine göre ise 7 dolaylarında bir büyüklüğü gösterir.
Çok tahripkar ve yıkıcı olarak nitelenir.
Nispeten güvenli dediğimiz Boğaz ve diğer kayalık yörelerde şiddet 6, 7 ve 8'e düşmektedir.
4,9 - 5,5 - 6,9 arası Richter ölçeği ile örtüşen ve yöreye, zemine göre değişen şiddetlerdir.
Bunlar, yörelere göre "şiddetli, çok şiddetli ve tahripkar" diye nitelenebilir.
Celal Şengör ile bu konuları uzun uzun söyleştik.
Cumhuriyet Gazetesi'nin geride kalan cumartesi günkü "Bilim Teknik" ekinde de ayrıntılarıyla yayınlandı.
Özetle...
Güvenli yerlerde, iyi yapılmış binalarda, raflardaki kitapların ve resimlerin düşmesinden bacaların kırılmasına, alçıların çatlamasından başlayarak en tahripkar durumlarda sütunların, yüksek fabrika bacalarının, bazı duvarların yıkılmasına, ağır mobilyaların ters dönmesine kadar uzanan ciddi bir sarsıntı hissedilecektir.
Kötü yapılmış binalar, Allah'a emanet.
Marmara kıyıları için iyi ya da kötü yapılmış binalar bağlamında, Cumhuriyet'in "Bilim Teknik" ekini almalarını öneririm.
Ve Celal Şengör'ün çok önemli bulduğum bir uyarısını yansıtayım:
"Depremin tarihi hakkında konuşmak olası değil.
Geride kalan 20 - 25 yıl içinde de aynı tehlike vardı.
Olasılık, önümüzdeki 20 - 25 yıla da uzanabilir.
Üstelik bu en kötü senaryodur.
Daha iyisi olabilir."
İstanbul'u hazırlamak
Bayındırlık Bakanı Koray Aydın ile işte böyle bir
İstanbul'u depreme karşı hazırlamayı konuştuk.
Bundan sonra yıpılacak bütün binaların, tıpkı yeminli mali müşavirlik gibi mühendislik kontrol büroları denetimine verilmesi ve mali - cezai sorumluluk öngörülmesi...
Hazine'nin zorunlu sigorta uygulamasını devreye sokmak üzere olması, zemin haritalarının yapılması, yeni kaçak binalar için belediyelere yıkım zorunluluğu yüklenmesi, daire sahipleri arasındaki anlaşmazlık nedeni ile deprem önlemlerinin alınmasını kolaylaştırmak üzere apartman yöneticilerine karar verme yetkisi tanıyan yasa tasarısının yolda olması... Köprüler, viyadükler, otoyollar ve yolların
Japon ve
ABD firmalarınca denetlenmesi olumlu işaretler.
Koray Aydın çok vaat etmeyen ama vaat ettiğini yerine getiren, gösterişten hoşlanmayan, yalın politika yapan bir bakan izlenimi verdi.
Dosyalarını iyi biliyor, alanına girmeyen konularda konuşmaktan kaçınıyor.
Ama...
TÜPRAŞ'ın,
İstanbul'la koyun koyuna tahrip gücü yüksek bombalar gibi olan akaryakıt ve gaz dolum tesislerinin durumları hakkında bilgi alamadık.
Sorumlusunu da öğrenemedik.
İçişleri Bakanı'nın, vali ve diğer üst düzey birimlerle yaptığı toplantının içeriği ve sonuçları da meçhul.
Çabalar, varolan deprem yaralarını sarmaya yoğunlaşmış.
Gelecek depremi göğüsleyecek önlemler konusunda doğrusu kaygılıyız.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr