TELEFON bağlantıları sırasında bekleme sesleri, genellikle bir müziktir.
Katibim'den, Rodrigo konçertoya kadar çeşitli melodiler...
Dün, görevinden alınan İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu ile konuşmak üzere telefonda beklerken, kulağıma gelen ve belirli aralıklarla tekrarlanan ses şöyleydi:
"Yasalara karşı gelenler, karşısında polisi bulur."
3 - 4 kez bu anonsu dinledikten sonra, bunca kirlenmeyi yaşayan Türkiye insanının nihayet "işte polis" diyebildiği Kemal Yazıcıoğlu ile konuştuk.
Üzgündü...
Sesi kırıktı.
Öğrenmek istediğim bir karanlıkta kalmış önemli nokta vardı.
"Topal'ı öldürdükleri iddiasıyla Emniyet'te 3 polisin sorgulanması, cinayet soruşturmasını yürüten Sarıyer Başsavcılığı'dan hangi nedenle gizli tutulmuştur?"
Gerçekten...
Ömer Lütfü Topal, evine giderken Yeniköy'de öldürülmüştü.
Soruşturma, Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülüyordu.
Buna karşın...
Topal'ı öldürdükleri iddia edilen özel timden 3 polis, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sorguya çekilmişlerdir.
Bu 3 polisin kendi aralarında "operasyon bitti" ve "silahları attık" gibi telefon konuşmalarının dinleme bantları olduğu iddia ediliyor.
Ne Emniyet'teki sorgulama, ne de bu bantlar Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilmiş değil.
Evet... Neden?
Bir başka soru:
"Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı'nın Topal cinayetini soruştururken, bu 3 özel tim mensubu polise dair elinde hiçbir iz yok.
Peki İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 65 milyon insanımız arasından, nasıl oluyor da, özel timden 3 polisi sanık olarak görüyor ve sorguluyor?"
Sorunun cevabı "ihbar".
ANLAŞILAN kirli yumağı ihbarlar açıyor.
Kirli gölgeler gibi, onları ele veren gölge sesler de var.
Susurluk kazasından sonra Mercedes'te ölü bulunan Mehmet Özbay'ın aslında Abdullah Çatlı olduğu da ihbarla anlaşılmadı mı?
Nitekim...
Ömer Lütfü Topal cinayeti daha önceki bir tarihte işlendiği halde, Susurluk kazası sonrasına kadar, Sarıyer Savcısı, Emniyet Müdürlüğü'nde olanlardan haberdar değil.
Yani...
Bu cinayetin sanığı olarak 3 polis memurunun sorgulandığından, telefon dinleme bantlarından, 3 polis memurunun Ankara'ya gönderildiğinden, orada serbest bırakılarak, Sedat Bucak'ın korunması görevine verildiklerinden...
Yargı ile idare arasında tam bir kopukluk var.
İşte Kemal Yazıcıoğlu'na bunun nedenini sordum.
Dürüstlüğü, meslek değeri ve yeteneği ortak kanı olan Yazıcıoğlu, eğer varsa bazı pisliği örtme tezgahlarının içinde olamazdı.
Yazıcıoğlu'nun yanıtı şöyle oldu:
"Bütün bildiklerimi hiyerarşik düzen içinde büyüklerime anlattım. Her şeyi biliyorlar."
Yazıcıoğlu böylece anlayanlara şu mesajı vermiş oluyordu:
"Memurin Muhakemat Kanunu'na göre, devlet memurlarına ilişkin bir suç kuşkusu durumunun savcılığa intikali için, amirinin onayı gerekir."
Böylesine büyük bir olayı, öyle anlaşılıyor ki, Kemal Yazıcıoğlu, hiyerarşik düzen içinde Ankara'daki büyüklerine intikal ettirmiş.
Yazıcıoğlu bu kadarını söyledi.
Gerisini çeşitli kaynaklardan edindiğim izlenimlerle yansıtayım.
ANKARA'dan, bu 3 polis memurunun "gönderilmesi" isteği geliyor... Yazıcıoğlu, isteği yazıya döktürüyor ve sanık polisleri, zabıt tutturarak teslim ediyor.
Yani, sorgulama sürecini devam ettiriyor.
Sanık polislerin serbest bırakılmaları ve Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı'nın bildirilmeyişi Ankara'ya dayanmakta.
Bununla beraber belirtmeliyim ki... Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı, Ankara'ya yazıyla başvurmuş durumda. Bu 3 polisi ve eldeki bütün bilgileri, belgeleri, sözlü ifadeleri dinleyenlerin tanıklıklarını istiyor.
Bu denli yayılan bir olay, kolay kapanamaz.
YAZICIOĞLU "hiyerarşik düzenle büyüklere her şeyi anlattım" derken, bunlar arasında Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın da bulunduklarını ortaya koyuyor.
Erbakan'la görüştüğü sıralarda, hakkında hazırlanmış bulunan "görevinden alınması için üçlü kararnameden" habersiz.
Erbakan, onu dinledikten sonra "Yazıcıoğlu'nun çalışmalarını takdir ettiğini, yerinde kalması gerektiğini" söylüyor. Üçlü kararnameyi de imzalamıyor.
Hatta...
Başbakanlık Müsteşarı'yla Mesut Yılmaz'a bir şahsi mektubunu gönderiyor.
Başbakanlık Müsteşarı, Yılmaz'la beraberken, Akşener'in, bu kez Kemal Yazıcıoğlu'nu, diğer 3 sanık polis ve yardımcısı Bilgin Ünan'la birli