Dün, bugün, yarın
Bugün AKP için kapatılma istemiyle açılan davaya karşı sert söylem sahipleri, acaba 2001’de Fazilet Partisi kapandığı zaman hangi havadaydılar?
Siyasete biraz yakın olan herkes biliyordu ki, yeni bir parti kurmayı planlayanlar, hareketlerini Erbakan’ın Fazilet Partisi’ne endekslemişlerdi.
Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi’ni kapatırsa, Erbakan ve onun kader arkadaşlarından koparak yeni partiyi ilan edeceklerdi.
Yani...
Kafalarından Erbakan’ı da, FP’yi de silmişlerdi.
Zaten AKP’yi kurarken de “Milli Görüş gömleğimizi çıkardık” dememişler miydi?
Onlara göre, başta Erbakan ve FP’nin ak saçlıları “gelenekçi”ydiler. Kendileri ise “yenilikçi...”
Bunun sınırlar ötesi algılamasının, “ılımlı İslam” modeli olduğunu daha sonraki yıllarda öğrendik.
Adı, ileride AKP olarak açıklanacak yeni partinin kurulması hazırlıkları için düğmeye daha Anayasa Mahkemesi’nin FP’yi kapatma kararı açıklanmadan hayli önce başlanmıştı.
FP’nin devamı olacak partiyi Erbakan’ın vekili Recai Kutan kuracak ve başına geçecekti.
Bu biliniyordu.
Erdoğan, Gül ve diğer kurucuların çoğu FP kapanmasa da, artık o partide kendilerine hayat olmadığının farkındaydılar.
Manzara budur.
Her son bir başlangıç
Fakat... FP kapatıldığındaki söylemlere bakıyorum. Bugünle bir çelişki yok.
Örneğin o zaman Recep Tayyip Erdoğan, “Tarihe geçecek kara bir karardır” demiş.
Ve gene bugünlerde de dile getirdiği söylemi tekrarlamış:
“İleri demokrasilerde bir siyasi partinin kapatılması kararını millet vermeli.”
Abdullah Gül ise, “siyasi parti kapatmanın, bir derneği kapatmaktan bile daha kolay olduğunu” söylemiş.
Bunlar, tepki söylemleri gibi görünüyor ama bakınız Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının gerisini nasıl getirmiş.
Gazeteci soruyor:
“Bu kararla birlikte yeni oluşumun bir an önce parti haline dönüşmesi zorunluluk oldu mu?”
Erdoğan’ın cevabı şöyle:
“Bizim bugüne kadar yapmış olduğumuz ciddi çalışmalarda değişiklik olmayacak.”
Bülent Arınç ise,
“Oturup ağlayacak değiliz. Bu kapatmanın ortaya çıkardığı sonucu en iyi değerlendirmek ve siyasi çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam etmek zorundayız” diyor.
Kan kokusu alındığında...
Bugünlere dönelim... AKP’nin içinden kaç kişinin gönlünde “Çankaya aslanı” yatıyor?..
Kaç kişi kendini başbakanlığa, yeni kurulacak bir partinin başkanlığına hazırlıyor?
Dün de yazdım.
Siyaset denizinde “kan kokusu” sızmayagörsün.
Sular nasıl da karışır...
CNN’DE TÜRKİYE YOK
Uzun süredir CNN International ekranlarında Güney Kıbrıs turizm reklamları yayımlanıyordu.
Kıbrıs Rum kesimi sahillerini cennet gibi gösteren klipler... Şimdilerde de Yunanistan turizm klipleri döne döne yayımlanmakta.
CNN International, ABD’nin ötesinde Avrupa, Uzakdoğu, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde de çok izleniyor.
Türkiye reklamı neden hâlâ yok?
Anlaşılır gibi değil.
Bu arada, bakıyorum, devletten tek kuruş yardım almayan TÜTAV (Türk Tanıtma Vakfı) kurulduğundan bugüne 5 kıtada 33 ülkede 1 milyon km kat ederek 800’ü aşkın performans gerçekleştirmeyi başarmış.
Son olarak da “Türklerin ve Anadolu’nun Dünya Uygarlık Tarihindeki Yeri” konulu bir sempozyum düzenlemiş.
Amacı, genetik olarak Türklerin Orta Asya köküyle kültürel kökü olan Anadolu Medeniyetleri harmanını bir arada göstermek.
Anadolu topraklarında var olan tüm medeniyet katmanları aslında bizim tanımımızdır. 25’i aşkın yabancı bilim adamı ve 45 Türk bilim adamının -bilim kadınlarının- katıldıkları bu etkinliğin altındaki imza da gene TÜTAV’ın ilk gününden bu yana başkanı olan Kemal Baytaş’ın...
