Yalım Erez'in hükümet kurma girişimi ile 1970'li yıllarda Orgeneral Faruk Gürler'in Cumhurbaşkanı seçilmek umuduyla, Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa etmesi arasında paraleller kuruluyor.
Merhum Gürler, günümüzün deyimiyle, gaza getirilmişti.
Her gün, onlarca milletvekili Gürler'e gidiyor ve onun Cumhurbaşkanlığı için oy kullanacaklarını söylüyorlardı.
Gürler de bu yalan rüzgarına kendini kaptırmıştı.
Sonunda...
Cumhurbaşkanlığı seçimi için oylama yapılırken, Parlamento üzerinde jetler bile uçtu.
Ama...
Acaba, Gürler'i desteklemek için mi?
Yoksa...
Meclis'tekilere "hiç çekinmeyin" mesajını vermek miydi amaç?
Galiba, ikincisi.
Nitekim...
O jetlere uçuş emri veren dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, sonraları CHP'li olarak Parlamento'ya girdi, 12 Eylül öncesi uzayıp giden Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en yüksek oyu aldı.
Kimin yüreğinde, hangi aslanın yattığı bilinmez.
Politikada sağlam zemine basmak, çok önemlidir.
Gürler, üniformasından soyunduktan sonra, birkaç dostu dışında yapayalnız bırakıldı.
Kahrından öldü.
Peki, kim Cumhurbaşkanı seçilecekti?
Orduyu kışlasına sokabilecek isim olarak, emekli Oramiral Fahri Korutürk akla geldi.
Demirel ve merhum Çağlayangil, bu ismi Ecevit'e de uçurdular.
Ondan yeşil ışık yanınca, Korutürk dinlenmekte olduğu Moda'daki evinden telefonla arandı.
Gelirken, frakını da getirmesi istendi.
Çağrı sebebi, havaalanında karşılandığı zaman kendisine anlatılacaktı.
İşte, merhum Korutürk'ün seçimi ve Gürler'in boşlukta kalışı...
Hiçbir olay, diğerinin aynısı değildir.
Paraleller, zorlama olmamalı.
Belki, gaza gelmek, umutlandırılmak, sonra da boşlukta bırakılmak gibi benzerlikler var.
Ama...
Abartmamak gerekir.
Ne Erez, siyaset hayatını bu deneyimle kapatacaktır... Ne de siyasetin duayeni Ecevit "frakını hazırla nedenini sonra açıklayacağız" söyleminin, başbakanı olur.
Fakat...
Şurası bir gerçek.
"Demokrasi gelenekleri tam işlemediği zaman, böyle manzaralar hep oluşur."
Erez'in "kimseye mağdur olmadığını" söylemesi, Yılmaz'dan ve Ecevit'ten son kez destek aramak yerine, doğrudan Çankaya'ya çıkarak görevi iade etmesi...
Liderleri, sadece teşekkür için ziyareti, siyaset düzeyidir.
Şimdi de, geleceğe yönelelim.
Bir bilanço yapalım.
Anavatan içinde, dün de belirttiğim gibi, bazı kaygılar var.
Şöyle ki:
"- 55. Hükümet'in 2 ortağından büyük olanı Anavatan, dışarıda bırakılıyor. Hükümet kurma görevi, tek başına küçük ortağa veriliyor.
Böylece...
55. Hükümet'in düşüşü için bütün olumsuzlukların adresi, Anavatan oluyor.
- CHP ile birlikte 10 bakanlı bir hükümet ortağı olabilecekken, tek başına DSP hükümetine 0 bakanla dışarıdan destek, başarılı bir siyaset stratejisi mi?
Tabana ve seçmene, bu iyi anlatılmalı.
- DYP, 'Anavatan'ı dışarıda bırakan bir hükümeti, kurdurmak için' silah olarak gene Anavatan'ın açıklamalarını kullanıyor.
Biliyor ki...
Anavatan 'HAYIR' derse, DSP ile olan blok çatlayacaktır."
Kısacası...
Anavatan'ın, bu oyunda kayıpları var.
DYP'ye gelince...
"- FP ile göbek bağını kesti.
Laik kesimlerdeki tepkileri, törpülemeye yöneliyor.
'- Hükümeti bozarım... Bir günde siyaset manzarasını değiştirir, hükümet kurdurturum. Siyasetin anahtarı biziz' mesajını vermiştir."
FP, penceresinden de göstergeler olumlu sayılabilir.
"- Erez tarafından hükümette yer alma önerisinin yapılmasını, kendi seçmenine, 'Bize iktidar yolu kapalı değildir' söylemiyle anlatacaktır.
- Anavatan ve diğer partilerin elinden de, 'FP'nin oyu, ister yüzde 10, ister yüzde 40 olsun, iktidar verilmez' silahını almıştır.
Artık, FP'ye gidecek oylar ziyan olur kaygısı, büyük ölçüde giderilmiş olabilir."
CHP, açısından bakıldığında, "en az 6 bakanla hükümette yer alabilecekken, hem hükümet dışında kalınması ve hem de başlıca rakibi DSP'ye tek başına iktidar döneminin açılması, şans değil."
İşte bütün bu nedenlerle, Anavatan kurmayları, CHP kurmaylarının kapılarını sık sık çaldılar.
Bu olasılığı anlatmaya çalıştılar.
Sonuç alamadılar.
Oysa...
CHP, ilk ve kendine ait olan modelde kalsaydı, 2 yıla yakın süredir sürdürdüğü siyaset mimarisinde, son aşamayı da gene kendisi gerçekleştirebilirdi.
Cumhurbaşkanı Demirel, önce Yılmaz'a "yeni hükümeti kurma görevinin, kamuoyuna yansıyan demeçler doğrultusunda, Ecevit'e verilebileceği" eğilimini yansıttı.
Ardından...
Ecevit'e "bugün görev için Çankaya'ya çağrılacağı" mesajı iletildi.
Ecevit, bu şansı DSP'nin solda büyük patronluğu için değil, kendisinden beklenen devlet adamlığı doğrultusunda geniş vizyonlu kullanmalıdır.
O zaman, 2000 yılının gündemine dönük kaygılar azalabilir.
..................
NOT: Dünkü yazımda, "DSP'nin içinde bulunmadığı..." ifadesi, sehven "DSP'nin içinde bulunduğu" şeklinde yer almıştır.
Düzeltiyorum. G. C.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr