Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

AKP için kapatma davası bağlamında notlara devam...
l Bir partinin kapatılması,“ağırlaştırılmış müebbet hapis” gibidir.
Çok ağır bir cezadır.
Deliller varsa bunların, “yakın ve ciddi tehlike oluşturmak” ölçütü içinde değerlendirilmesi gerekir.
“Niyet okuma” yöntemiyle olmaz.
Yargıtay Başsavcısı’na, ne yazık ki Anayasa, sadece “parti kapatmak” istemi gibi tek bir seçenek veriyor.
Oysa...
O noktaya varmadan önce “ara ceza kademeleri” örneğin “uyarı”, “ihtar” ve benzeri seçenekleri olmalıydı.
 Bunlardan sonra parti  hâlâ aynı çizgiyi sürdürürse, Anayasa dışı alanlara daha da yoğun odaklanırsa, “kapatma istemine” o aşamada başvurulmalıydı.
Bu konuyu Prof. Ergun Özbudun’la da konuştuk.
Sadece Başsavcı’yı baypas etmeye dönük “özel” Anayasa paketi yerine böyle bir düzenleme, hukuk ilkeleri için de saygın girişim olur.

Haberin Devamı

HEDEF GÖSTERMEK
Adalet devrimini hazırlayan Atatürk’ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, sunduğu tasarıda savcılar için “Cumhuriyet Savcısı” deyimini  kullandığı için Atatürk’ün çevresinde tepkilerle  karşılaşır: “Neden Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi, Cumhuriyet Hâkimi değil de sadece Cumhuriyet Savcısı?”
Bozkurt izah eder:
“Devletin yararlarını gereğinde onlara karşı bile savunacak kişi savcıdır. O nedenle Cumhuriyet Savcısı...”
Atatürk, “Devam et Bozkurt” diyerek onun yolunu açar.
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya da -kendi yorumuyla- Cumhuriyet’i savunmak üzere Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Bu onun görevi...
Yüzde 50 oy almış bir parti ve onun yöneticileri için dava açılmasını istemek hem çok zor hem de çok risklidir.
Bu görevi yapan şahsı “hedef” haline getirecek söylemler, tehditler, görevini yaptı diye yargılanmasını istemek  ise vahim yanlıştır.
Türban davasına bakan Danıştay Dairesi’ne silahlı baskın unutulmasın.

GÜVENLİK SUPABI
Anayasa Mahkemesi henüz Yargıtay Başsavcısı’nın dava başvurusunu kabul etmiş değildir.
Geri çevirmesi olasılığı da var.
O halde, mahkemenin kararını etkileyebilecek tepkilerden, yorumlardan, gösterilerden, hatta tehditlerden uzak durmaya özen gösterilmelidir.
Dava açılmadan bu denli yüksek volümlü tepkiler, dava açılırsa tüm ölçüleri aşan vahim boyutlar alabilir.
Öyle bir baskı ortamında yargının etki altında kalmaksızın sağlıklı işleyebileceği hayli kuşkuludur.
Anayasa Mahkemesi’ne güven duymadığı izlenimleri veren bir iktidar ve onu destekleyenler, hukuk devletinin en önemli kurumlarından birini tahrip etmiş olurlar.
Anayasa Mahkemesi aslında demokrasinin de güvenlik supabıdır.

Haberin Devamı

BAYPAS ZOR
Anayasa’yı değiştirerek, partiyi kapatma istemi yetkisinin Yargıtay Başsavcısı’ndan alınıp bir kurula verilmesi  gibi bir çalışma medyaya yansıdı.
“Yargıtay Başsavcısı’nı baypas planının” işlerliği var mı?
Bu mümkündür ama “sakat” yoldur.
Ceza hukukuna göre  de görülmekte olan davada, sanığa -eğer  lehindeyse-  yeni hüküm uygulanır.
Ceza  hukukundaki bu uygulama, belirli bir vaka değil, genel ve benzer durumda olan herkesi kapsayan yeni yasa içindir.
Sadece AKP dosyası açıldığında Anayasa değişikliği yapmak  ise hukukun “kanun önünde eşitlik”  ve “yasaların objektifliği” yani “herkese eşitlik”  ve “herkese uygulanma” temel  ilkelerine aykırı olur.
AKP’yi Anayasa Mahkemesi’nden kurtarmak için Anayasa’nın değiştirilmesi gibi genel değil, özel bir durum olur.
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir.
Gerçi Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerini sadece “şekil” yönünden inceleyebileceği hükmü vardır ama bunun istisnaları da olmuştur.
Yüksek Hâkimler Kurulu kararlarının “yargı tarafından denetlenemeyeceği” yolundaki hüküm, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Gerekçe şöyledir:
“Hüküm, yargının sınırlanmasıdır. Bu ise, hukuk devletinin sınırlanması anlamına gelir. Hukuk devletinin sınırlanması ise, Anayasa’da tanımlanan devletin değişmez temel unsurunun ortadan kalkması demek olur.”
Tek bir davayı ortadan kaldırmak için anayasa değişikliği, “hukuk devleti”  yorumuna takılabilir.