Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Elif ve Mazhar’la kum saati


KUM saatini yan yatırmak “zamanı durdurmak” anlamına geliyor. Çünkü... Kum artık akmıyor.
Bazen öyle zamanlar yaşanır ki içinizden “Keşke dursa” denir.
Ve... Keşke yan yatmış kum saati simgesel değil de gerçekten zamanı durduracak büyüye sahip olsa.
Elif Şafak ve Mazhar Alanson’la ŞEFFAF ODA söyleşimiz yan yatırılmış kum saati zaman paranteziydi.
İkisinin de yeni yayımlanan kitapları ekseninde konuştuk.
Elif daha önce yayımladığı kitaplarından seçme satırları on başlık altında toplamış.
Kitabın adı “Kâğıt Helva...”
Tadı da öyle...
Mazhar’ın kitabının adı ise “Mazhar Olmak...” Burada hoş bir kelime oyunu var.
Ali Taran ona “Bu bir kitap değil, bir şey bu” demiş.
Gerçekten Mazhar’ın el yazısıyla şarkı sözleri, felsefe satırları, resimleri, desenleri, boyamaları, fotoğrafları, kolajlarıyla “kitaptan da öte...”
Büyük keyifle okudum.
Arka sayfalarına ve sayfalarına notlar düştüm.
Kâğıt Helva’dan bir Elif Şafak alıntısı:
“Tanrı’nın şekerleme saati...”
Her iki kitabın sayfalarında dolaşırken Tanrı bize “şekerleme” yaptırıyor.
Elif de, Mazhar da çalışmalarında olduğu kadar yaşamlarında da tasavvuftan besleniyorlar.
Gene Elif’den DNA’sı tasavvuf olan “yeniden başlamak için, ölmeden ölmek...”
Kimse “artık yeniden başlayamam” yılgınlığına girmesin.
Elif bu cesareti veriyor.
Mazhar da bunu “ölmeden dünya hırslarından soyunmak” diye yorumluyor.


Aşk-ı Memnu’dan çocuklara...
Elif ve Mazhar’la kum saati

ADANA’DA ŞEFFAF ODA için Hanımın Çiftliği setindeydik. Mehmet Aslantuğ ve Özgü Namal’la söyleşirken bu dizideki giysilerin bir açık artırmayla satılmaları ve gelirinin hayır kurumlarından birine verilmesi fikri oluşmuştu.
O proje hayata geçirilmeden Aşk-ı Memnu oyuncularının bazı giysi ve takılarının kimsesiz çocuklar yararına açık artırmayla satıldığı bir davetteydim.
“El ver, hayata tutunsun” çağrısıyla insanlarımızı hareketlendiren TÜRKİYE KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR VAKFI (Koruncuk) Sait Halim Paşa Yalısı’nda etkinlik düzenlemişti.
Yemeğin özelliği Aşk-ı Memnu’nun tüm oyuncularının da katılmış olmalarıydı.
Dizinin yapımcısı AY YAPIM başkanı Kerem Çatay da oradaydı.
Koruncuk’a omuz vermişti.
Oyuncuların hepsine ilgi büyüktü.
Elbette Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ iki odaktı. Tişörtleri, giysileri, aksesuarları, takıları için fiyatlar uçtu.
Günün sürprizi dizide kötü adam Hilmi Bey’i oynayan Recep Aktuğ’un sahnedeki “küçük” konseriydi.
Tanju Okan’ı andıran derin ve tok bir ses... Keyifli dakikalardı. Başarılı dizilere imza atan Kerem Çatay ile bir süre TV’leri ve dizilerini konuştuk.
“Aşk-ı Memnu, gelecek sezon da sürecek mi?”
Kerem Çatay’a göre “bitmesi gerekiyor.”
Ama izleyicilerin de bizim Kanal D’nin de “devamdan yana” rüzgâr estirdiklerini hissediyorum.
Ben de “devamcılar” arasındayım.
Koruncuk’un Başkanı Pınar Aran’ı yıllardır tanırım. Başarılı işadamlığının yanı sıra Singapur Fahri Konsolosu’dur. Eşi Yıldız Aran’la birlikte sosyal sorumluluk projelerini sürdürüyor. Pek bilinmeyen tarafını -çocukluk yıllarımdan arkadaşım olduğu için- açıklayayım.
Çok iyi piyano çalar, Türkiye’nin en iyi sopranolarından Belkıs Aran’ın oğludur. Belkıs Aran’ın konservatuvar hocalığı için çok güzel anılardan birini de Mahsun Kırmızıgül’den dinlemiştim.
Onun konservatuvardaki “koruyucu meleği” imiş.


VEDA
Elif ve Mazhar’la kum saati

ZÜLFÜ Livaneli’nin “Veda” filmi galası Türkiye’de yapılan en görkemli gösterimdi.
Haliç Kongre Merkezi muhteşem...
Atatürk’ün yüreklerimizdeki büyük yerinin referansıydı.
Zülfü bir kez daha pırıltılı ve büyük projeyi hayata geçirdi.
Televizyon muhabiri arkadaşlar görüş alıyorlardı.
Daha salona girilmemişti, film gösterilmemişti.
Onlara “Zülfü Livaneli için önyargılıyım, ne yaparsa iyi yapar” dedim.
Bu önyargımın doğruluğunun tanığı izleyenlerdir.

CANDAN’DAN TURŞU
Elif ve Mazhar’la kum saati

CANDAN Erçetin doğduğu Lüleburgaz’da toprak aldı. Bir çiftlik oluşturdu. Hafta sonları oraya gidiyor.
Ailesine böylece daha yakın oluyor.
Geçen yıl laf arasında çiftlik ürünlerinden kurduğu turşuları anlatmıştı. Bana da göndereceğine söz vermişti.
Millet sırada...
Dün gazeteye geldim.
Baktım bir büyük kavanoz turşu.
Lahana, biber, patlıcan, salatalık...
Dayanamadım, hemen açtım.
Patlıcanla başladım...
Gerçekten nefis...
Candan bildiğim kadarıyla yemek yapmayı da seviyor.
Evde turşunun yanına rakı şarttı. “Şerefine” diye onun duru dostluğuna kadeh kaldırdım.