Yüksek Seçim Kurulu’nun kırmızı ışığı "Recep Tayyip değişti mi?" sorusunu gündemden çıkartmaz. Daha da önemli hale getirmiştir.
Bu durumu ne kadar sağduyulu ve olgun taşıyacağını göreceğiz. Onun "değiştim" demesi ve iyi niyetlilerin "canım adam değiştiğini söylüyor, neden inanılmasın" söylemleri yeterli değil.
Önyargılı olmasak da, denenmeli.
Dün açıklanan YSK kararı ile Erbakan, artık parlamenter ve başbakan olarak - bir süre - denenemeyecek.
Fakat...
Erdoğan daha da duyarlı bir sınav sürecine girmekte.
Kişisel durumunu ülke sorununa dönüştürmekten kaçınmak... Türkiye’yi germemek... Sabır ve olgunlukla kendisine duyulan kuşkuları zaman içinde ortadan kaldırmak...
İlerisi için güven duygularını ilmik ilmik dokumak.
Devletle kavga etmemek...
Kendisi için, AKP’yi devletle kavgalı hale getirmemek.
Aktif siyaset yapmak ve seçilmek yasaklısı olarak 7 yıl politikadan dışlanarak yaşamış bulunan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel şöyle diyor:
"Germemeli. Araseçim yaptırıp seçilmek falan da olmaz. Sabredecek."
Demirel’in evinde göz hapsinde geçen, adının gazetelerde görünmesi bile yasak olan yıllardan sonra, cumhurbaşkanlığına uzanan siyaset çizgisini Erdoğan iyi incelemeli.
AKP’de Demirel sürecinin şimdiden model alındığı görülüyor.
Erdoğan "Yasal olanla meşru olan farklıdır. Kararı halk verecek" dedi.
YSK kararının açıklanmasından sonra AKP’nin hukuk kurmaylarından Ertuğrul Yalçınbayır da şöyle diyordu:
"Nasıl 1987’de yasaklar halk oylamasıyla kaldırılmışsa, 3 Kasım’da Recep Tayyip Erdoğan’ın durumunu da halk, sandıklarda çözecek."
Yani zaten sezilmekte olan "3 Kasım seçimini Erdoğan’ın seçilme hakkı referandumuna dönüştürmek" kampanyasının ucu göründü.
Türkiye çok gerilebilir.
Peki ya gene mahkeme kararı ile hapiste kimilerini serbest bıraktırmak uğruna da oy isteyen partilere örnek olursa? Seçimi referanduma dönüştürmeyi amaçlayan başkalarına ilham verirse!
Hukuk devletinde meşruiyet, kaynağını yasalardan ve yargı kararlarından alır. Seçim sandıklarından değil.
Üstelik etkisi inişe geçebilir. Çünkü.
Erdoğan’ın kaçıncı kez yasaklı duruma düşmüş Erbakan’la aynı yengeç sepetinde çırpınıyor görüntüsüne sokulması imaj örtüşmesi olmaz mı?
"Erbakan’a iktidar verilmiyor, Erdoğan’a da verilmeyecek" kanısını üretmez mi?
Ayrıca 1987 referandumu, bir kişi için değildi. 4 lider için de değildi...
Aralarında Deniz Baykal’ın bile bulunduğu büyük bir grubun hakları aranıyordu.
Evet... Yazının başına dönelim. "Erdoğan değişti mi?"
Bu sorunun cevabını Erdoğan’ın kendisinin vereceği süreç başlamıştır.
"Ben"in üzerine çıkabilmek sağduyusunu gösterebilecek mi?
Bizlere "devlet adamı kazandıracak" mı?
Bir başka soru; "Erdoğan’ın seçilme hakkı mahrumiyeti yerinde midir?"
1-) Hukuk: Cezanın aslı ertelenmişse, onun ferri uzantıların da ertelenmiş sayılır.
Anayasa Mahkemesi daha önce Hasan Celal Güzel için bu gerekçeyle karar vermişti. Aynı gerekçe Erdoğan için de geçerli olmalıdır. Ama bir de Anayasa’nın 76. maddesi var.
Karışık...
2-) İnsan hakları: "İfade özgürlüğü", siyasetin ve demokrasinin temelidir. Şiddet unsuru içermedikçe, mahkûmiyet ve mahrumiyet nedeni olmamalıdır.
3-) Siyaset: Eğitimi ve entelektüel birikimi ortalamalar düzeyinde kalan Erdoğan, hiç yoktan halk kahramanı Köroğlu gibi efsane haline getiriliyor.