Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BU satırların yazarı da -değişiklikler yapılmış olsa da temelde 12 Eylül konsepti olan- bu Anayasa’nın yerine “yenisinin yapılması” gereğine inanmaktadır.
Çünkü...
Şu haliyle sistem demokrasinin “üç Y” mimarisine aykırıdır.
Yani...
“Kuvvetler ayrılığı” ilkesi gereği birbirinden “bağımsız” olmaları gereken “yürütme, yasama ve yargı” uygulamada -hissedilir ölçüde- “yürütmenin iradesine bağımlı” haldedir.
Hatta yürütmenin başında olan “tek kişiye...”
Tek kişi iktidar partisinin milletvekili adaylarını saptayarak yasamaya -neredeyse- hakimdir.
Yürütmenin Adalet Bakanı ve Müsteşarı HSYK’nın içinde ve başındaysa bunun yargıyı etkilememesi mümkün mü?
O halde demokrasi mimarisine hiç uymayan bu yapı yeni bir anayasayla yeniden çizilmelidir.
Peki...
Nasıl?
Parlamenter sistemi bütün kuralları ve kurumlarıyla işler hale getirecek kuvvetler ayrılığının 3 taşıyıcı sütunu üzerine inşa edilerek mi?
Yoksa...
“Denetim ve denge” ekseninde “başkanlık sistemine geçilerek” mi?
Örneğin Amerika’daki gibi...
“Çağdaş” demokrasi modeli benimsemek koşuluyla -tercihim birincisidir ama- ikisi de olabilir.
Peki...
O çağdaş modelin ilkeleri nedir?
Bunun cevabını AK Parti MYK üyesi ve şimdi İstanbul Birinci Bölge listesinden aday olan Dr. Osman Can’ın satırlarıyla sunayım. (*)
Bakın başka siyaset görüşlerinden biri değil, damardan AK Partili...

Haberin Devamı

ASLOLAN ADALETTİR, SİSTEMİN ADI DEĞİL

Adaletin muhatabı sadece yargı sistemi değildir. Bir bütün olarak devletin adil olması, yurttaşlara adaletli, hakkaniyetli ve eşitçe davranması gerekir. Yani yasama organının kanun çıkarırken adalet ilkesine uygun davranması beklenir.
Yürütme organı, kamusal politikalar yürütürken, ülkenin iç ve dış siyasetini belirlerken, kamu hizmetlerini yürütürken ve toplumsal taleplere cevaplar verirken adil davranması zorunlu.
Bu yüzden adalet deyince akla sadece yargının, bu bağlamda savcı, hâkim ve avukatın gelmesi doğru değil.
Adaletin muhatabı sadece “adliye” değil, “sistem”dir. Bu da nasıl bir anayasal düzende yaşadığımızla ilgili...
Anayasal düzen adil değilse, mükemmel bir yargı sisteminin adaleti sağlayabilme şansı yoktur. Bu hem imkânsızdır. Hem de anayasal düzeni adil bir şekilde kurmayan egemenlerden, aslında “mükemmel” bir yargı sistemini kurmalarının beklenmemesi nedeniyle de böyledir.
Sistemin adil olması temel esasları itibarıyla “adaletin muhatabı olma” ile çok ilgili değil. Adaletin sağlanmadığı bir siyasal sistemde, sistemin adının ne olduğunun da çok bir önemi yok.

Haberin Devamı

ETİKETLER!..

Osman Can “etiketin” değil “adalet” hedefinin önemli olduğuna işaret ediyor.
İşte satırları...
......................
Etiketler gerçekliği ikame edemez. Bazen öyle görmek isteyenler etiketlerde gerçekliği gördüğünü iddia edebilirler.
Bir anayasal düzende hükümet modelinin “meclis hükümeti”, “başkanlık”, “yarı başkanlık” veya “parlamenter” sistem olarak öngörülmüş olmasının da temel adalet idesi bakımından önemi yok.
Sistem tercihlerinin gerek pragmatik yaklaşım, gerekse adaletin gerçekleştirilmesi bakımından biri diğerine göre daha avantajlı olabildiklerini söylemek yanlış değil. Ama sistemin demokratik bir şekilde ve adalet talebine uygun olarak kurgulanması durumunda gerçekten de temel sorun ortadan kalkmış olur.
Tersinden düşünelim. Sistem demokratik bir şekilde ve adalet talebine uygun olarak kurgulanmamışsa, yurttaşlar bakımından tehdit olmaktan çıkarılmamışsa, yurttaşların güvenliği eksiksiz ve kararlı bir şekilde korunamıyorsa, kısacası toplumsal varoluş gerekçelerine göre yapılandırılmamışsa, gerçekten adının hiçbir önemi yok. Başkanlık sistemi de olsa, parlamenter sistem de olsa durum değişmez.
Önemli olan adaletin muhatabı olan anayasal düzenin, bu talep doğrultusunda oluşturulması. Bu konuda Türkiye’nin kaybedecek zamanı yok. Bu gerçeği tüm siyasi partilerin dikkate almasında yarar var.
......................
İşte bunu tartışmalıyız.
Adama göre sistemi değil, sistemin ne olması gerektiğini.
Sistem tutarlı olursa kimin ne olacağını demokrasinin temeli seçimler tayin eder.
......................
(*) Osman Can / 08 Nisan 2015 / AKŞAM