Silahtarağa Santralı o dönemde bir efseneydi. Hatta 1926da yayımlanan "AMELİ ELEKTRİK DERGİSİ", santral için "Silahtarağa tüm İstanbulu aydınlatıyor" diye yazıyordu. Silahtarağa, o zamanlar Haliçin "Işık kent" diye anılan Parisiydi. Lojmanlarına 24 saat sıcak su verildiği tüm Türkiyede "efsane gibi" anlatılırmış.Zaman geçti...Silahtarağa yaşlandı, teknolojisi çağın gerisinde kaldı.Kapatıldı...Ama, bu kez sadece İstanbulu değil, tüm Türkiyeyi aydınlatacak bir kültür merkezi oluyor. Küresel aydınlıkları veren ışık kaynaklarından biri olarak hizmete girecek. 1 Mayıs bağlamında anayım... Haliçteki Silahtarağa Elektrik Santralında çalışan Ali Rıza Arı, Atatürkün seçtiği Türkiyenin ilk işçi milletvekilidir. Dün Hidiv Kasrında Enerji Bakanlığıyla Bilgi Üniversitesi arasında bir imza töreni vardı.Bu imzalarla emektar santral binası, ekleri ve 17 dönümlük arazi, Bilgi Üniversitesine geçiyor.Orada Modern Sanatlar Müzesi kuruluyor.Türkiyede ilk ve tek...Son 200 yıl içinde yapılmış binalar, Türkiyede ve dünyada kaderlerine terk edilmişti.Şimdi müze ya da diğer çok amaçlı hizmetler için onarılıyor ve toplum yararına sunuluyor.Örneğin, Paristeki tren garından "dOrsay Müzesi" oluştu. New Castleda bir un fabrikası "Baltic Sanat Merkezi" ve Eyfel Kulesinin demir döküm atölyeleri Grenoblede müze oldu. New Yorktaki bir matbaa ise "Dia Center" Müzesine dönüştü.Silahtarağa müze projesine en yakın ve başarılı örnek; Londradaki "Bankside Elektrik Santralı" ndan müze haline getirilen "Tate Modern"dir. Bankside Elektrik Santralı da Silahtarağa ile aynı tarihlerde üretimini durdurmuş... 1960larda Çağdaş Sanat Müzesine dönüştürülmüş. Tate Moderni yılda 5 milyon kişi ziyaret ediyor.Bilgi Üniversitesi, Tate Modernden farklı bir yol izleyecek, binalar ve içlerindeki donanım, enerji üretimin öyküsünü anlatan bir "Enerji ve Doğal Kaynaklar Müzesi" olarak korunacak.Üniversitenin anlatımlarına göre, sanat eserleri, bu tarihi endüstri dokusu ile iç içe sergilenecek.Müzede, resim, heykel, desen, sinema, video, fotoğraf, performans sanatları, müzik, mimarlık ve tasarım eserleri / işleri sergilenecek. Eğitim programları sürdürülecek.Bu müze, diğer ülkelerin müzeleriyle ortak girişimlerde bulunacak. Atölyelerinde ressamlar, heykeltıraşlar çalışacaklar. Santraldan müzeye Hidiv Kasrında dünkü törende, devlet kesiminden hayli farklı söylemlerle karşılaştım. Birincisi Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Gençin yaptığı sürprizdi. Kürsüye geldi... Piyer Lotiden satırlarla Eyüpün hoş bir tanımını yaptı. Bu müze girişimine övgülerde bulundu. Ve sonra da devlet kesiminden hiç duymadığımız bir şey oldu.Şöyle dedi:"Biz bu güzel girişim için bir sürpriz hazırladık. Müzenin yapılacağı yerin beş binlik ve binlik haritalarını, tüm paftalarını hazırladık, tasdik ettik.Bilgi Üniversitesinin yönetimi pazartesi günü belediyemize başvursunlar, kendilerini hiç bekletmeden hemen inşaat ruhsatlarını vereceğiz. Ruhsatları da hazır."40 yılı aşkın gazetecilik yaşamımda ilk kez böyle bir söylemle karşılaşıyorum. Bürokrasideki ağırlığının kırılma noktası Eyüp oldu.Ve ikinci sürpriz.Enerji Bakanı Hilmi Güler, gerçekten kapsamlı bir konuşma yaptı. Enerji politikalarının toplumun günlük yaşamında benimsenmesi gibi ilginç fakat yararlı bir yaklaşımı var. O da, "Bizim Bilgi Üniversitesine taahhütlerimizi 3 ay öne alıyorum." dedi.Üniversiteden de, "müzenin açılış takvimini 3 ay önceye almasını" istedi. Devletin hantallığı, özel sektöre "sürat vitesi" önerisinde bulunuyordu(!)Bu girişim galiba, sadece akademik yaşamda bir farklılığı ve yeniliği ortaya koymakla kalmıyor, devlet ve bürokraside bir değişimi, dönüşüm işaretini de vitrine taşıyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr İki farklı ses