Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, üzerinde çok konuşulan,
"Cumhurbaşkanı adayı olabilirim" açıklamasını yapmış ve masasına dönmüştü.
Etrafı kuşatılmıştı.
"Hayırlı olsun" deyip öpenler, özel görüşme isteyen televizyoncular, konuşulanlara kulak kabartan meraklılar...
Bir ara alçak sesle, ikili konuşabildik.
"Sözlerim kesin bir karar değil. Çünkü bir Faruk Gürler olmak istemem" dedi.
Yani
1973'de
Cumhurbaşkanı adaylığına soyundurulup sonra ortada bırakılan komutan örneğini yeniden vermemek için ihtiyatlı.
Bu söylem, kafalardaki birçok soru işaretini aydınlatabilir.
Çevik Bir, dolduruşa ya da oyuna gelip, bir oluşum ihtimaline balıklama dalıyor değil.
Kurmay hesapları
Gerçekten...
Bir kurmay, duygulanıp, o anda aklına ya da ağzına geleni söylemez.
Yönelimi, eylemi ve söylemi planlıdır.
Bu nedenle bir süredir katıldığı etkinlikler, düşünülmüş bir vitrin olabilir.
Açıklamalarına, belirsiz, yeterince net değil izlenimi vermesine gelince...
Bu ihtiyatlı söylemleri de
"hesaplanmış" olarak yorumlanmalı.
Çünkü...
Kurmay hesaplarında, gerektiğinde
"ricat" yani geriye çekilme yolları açık bırakılmalıdır.
Şimdiden bütün köprüleri atarak yola çıkmak ve dönüş için gerekli olabilecek yolları tıkamak, gemileri yakmak istemiyor.
O nedenle...
"Aday olabilirim, siyasete girebilirim" gibi kesinlik ortaya koymayan formüllerle yetindiği izlenimlerini alıyorum.
Söz vermiyor, angaje olmuyor.
Orgeneral Bir'in
"Faruk Gürler olmamak" söylemi, çeşitli vaadler ve dolduruşlardan sonra ortada yapayalnız bırakılmamak kaygısını dikkatlerden uzat tutmayalım.
Örtüşmek
Şimdi niyetlerle, olasılıkların örtüşmesi bağlamında bir fikir jimnastiği...
1- Siyasete girmek,
Cumhurbaşkanı adayı olmak gibi fikirlerin kaynağı
Türk Silahlı Kuvvetleri mi?
Sanmıyorum.
Çünkü
Silahlı Kuvvetler'in geleneğine göre,
Genelkurmay başkanları, kendi düzeylerine çıkmamış, yani
Genelkurmay Başkanlığı yapmamış bir asker kökenli
Cumhurbaşkanı'nın emrinde olmayı kolay kolay içlerine sindiremezler.
Ayrıca
AB'den
"ordu ve 28 Şubat süreci, devlet yönetimindeki ağırlığını azaltmalı" telkinleri yapılırken,
Silahlı Kuvvetler'in
28 Şubat simgesi olmuş bir generali,
Cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya sürmesi pek olası görülmüyor.
Öte yandan...
Anayasa değişir ve
Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi kabul edilirse,
Çevik Bir, siyasi sömürü malzemesi olarak kullanılır ve
TSK ile millet arasında bir rekabet ya da zıtlaşma gibi gösterilmek istenebilir.
Ayrıca...
Anayasa'nın değişme olasılığı hiç de fazla değil.
2- Cumhurbaşkanı'nı
Parlamento seçecek gibi görünüyor.
Parlamento'nun
5'te
1'inin dışarıdan
Çevik Bir'i aday göstermesi ve
FP'ye,
DYP'ye rağmen,
Cumhurbaşkanı seçilmesi hiç olası görünmüyor.
3- Çevik Bir, "kendisi için Kristal Ayna denildiğini, açık konuştuğunu" söyledi.
Halk arasında ilgi görüyor fakat seçilme yolları açık görünmüyor.
4- Politikanın gerektirdiği esnekliği henüz kazanamamış.
Murat Birsel'in içtenlikle sorduğu
"kendisine dirsek atmak" tanımlaması,
"böyle şeyler şevkimi, hevesimi kırıyor" söylemleri, politikanın gerçeklerinden hayli uzakta.
Ayrıca...
Murat'a da haksızlık.
Yürek açıklığı ile gidip
Murat'ı öpmesi, özür dilemesi ise, olgunluk ama keşke o sahne yaşanmasaydı.
5- "Demokraside yeniden balans ayarı olacak mı?" sorusuna cevap vermedi.
Ama...
İleride bu soru çok sorulacak.
Hazırlıklı olmalıydı.
6- 60 yaşında, iyi yetişmiş, dinamik, cesur, Atatürkçü, laik, deneyimli,
Türkiye'de geniş çevresi olan bir
Orgeneral'in kenarda oturup, terlikleriyle, pijamasıyla inzivaya çekilmesi düşünülemez.
Stratejik araştırma enstitüsünü kurması, sivil demokratik çalışmalara katılması ve siyasete soyunması olumludur.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, böyle başka sürpriz adaylara da hazır olalım.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr