1- "Dinleme kararları şahsidir. Sadece hakkında mahkemece dinleme kararı verilmiş olanların ses bantları yasal delildir" ne demek?Hakkında telefonlarının dinlenmesi için mahkeme kararı olan şahıs, telefonda kendi kendine mi konuşacak?Eğer öyleyse, kendi kendine konuşanı devlet değil, akıl doktoru dinler.Birisinin telefonları, "Kimlerle konuşuyor, ne konuşuyor, kuşku duyulan suçu işliyor mu, suç ortakları var mı?" sorularının cevapları için yasal dinlemeye alınır.2- Bu yasal süreçte sesi dinlemeye düşen şahıslar için de telefon dinleme gereği duyulursa, hemen savcı onayı alınır, zaman geçirmeksizin dinleme süreci başlatılır.24 saat içinde mahkemeden de karar alınması yasa emridir."Böylece sudaki halkalar gibi, ikinci yasal dinleme halkası" oluşur.İkinci halkada, sesleri dinlemeye düşenlerin konuşmaları da delildir."Yasal dinleme halkaları" böylece çoğalabilir.Ama bu yasal koşullar yerine getirilmemişse "korsan dinleme halkaları" oluşmuşsa, ses bantları artık "yasal delil" sayılmaz.CMUK, "yasal yoldan elde edilmeyen bulgular delil sayılmaz" hükmünü bu anlamda vazetmiştir.Yani...Ne savcıdan izin al...Ne 24 saat içinde mahkeme kararı al...Sonra da, banda aldığın sesleri delil olarak sun...Bu da olmuyor. Hukukun filtrelerini tozdan dumandan arındıralım. 3- Savcı onayı ve mahkeme kararı olan dinlemeler 3 ay için geçerlidir. En fazla 2 kez daha üçer aylık süreçlerle uzatılabilir.Sonuncu 3 ayın bitiminde de bir suç karinesi saptanmamışsa, dinleme süreci biter.Yasa, bu durumda "en geç 10 gün içinde savcı gözetimiyle ses bantlarının tümünün yok edilmesini" emrediyor.Eğer savcı onayı ve mahkeme kararı olmadan korsan dinleme yapılmışsa, ses bantları, bazen elden ele serseri mayın gibi dolaştırılıyor. Üzerinde oynanmış, montajlanmış, saptırılmış olarak şantaj için kullanılıyor. Neredeyse Ulus pazarına düşüyor.Çünkü...Kayda girmemiştir, yasadışıdır, kaçak maldır.O nedenle, yasa gereği, "10 gün içinde savcı denetiminde yok edilmek" gibi bir zorunluk elbette olmaz. Üstelik "Peki ama yasadışı nasıl dinleme yapabildiniz?" sorgulamasına çarpma riski nedeniyle "yasal süreçte yok edilme olasılığı" da yoktur. 3 X 3 ay 4- Yargıtay başkanları - pratikte - neredeyse dinlenemez konumdalar.Çünkü, Yargıtay başkanları hakkında bir suç ihbarı, halinde 9 Yargıtay Daire Başkanından oluşan Başkanlık Divanı toplanır. Durumu araştırması için bir "ön raportörü" görevlendirir. Soruşturmaya gerek görülürse, Yargıtay ceza dairelerinden birinin başkanı "muhakkik" seçilir.Soruşturmayı o yönetir."Muhakkik," soruşturma yaptığı Yargıtay Başkanının telefonlarının dinlemeye alınmasını gerekli görürse, kendisine görev veren Başkanlık Divanına başvurabilir.Top böylece döner dolaşır gene Yargıtay Başkanlık Divanına geri gelir.Dinleme kararını gerekirse bu Başkanlık Divanı verir.Böyle bir süreçte, "gizli" olması gereken telefon dinlemesi de, "aleni olan gizlilik(!)" haline gelir.Böyle dinleme olur mu?Yargıtay daire başkanları, üyeleri ve başsavcı için de durum aynıdır.5- Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısına gelince. O üye değil, tetkik hakimi statüsünde olduğu için Adalet Bakanının oluruyla Teftiş Kurulunda düğmeye basılmış bulunmakta.......Bu konu uzun süre gündemde kalacağa benziyor. Yukarıdaki satırlar, kafaların karışmaması için "faydalı notlardır." g.civaoglu@milliyet.com.tr Dinlenemezlere kulak
