Tarih
29 Haziran 1923.General Harrington, İstanbul'daki işgal kuvvetlerinin
İngiliz komutanı.
Harrington, İngiliz işgal kuvvetleri takımı ile oynamak üzere
Türk futbol takımlarına meydan okumuştu.
Bu çağrıya
Fenerbahçe karşılık verdi.
Gerçi
Harrington, "Türkler isterlerse karma bir takım oluşturabilirler" demişti.
Ama...
Fenerbahçe, hiç takviye almadan, kendi başına sahaya çıkacağını bildirdi.
Fenerbahçe'nin ünlü isimlerinden
Rüştü Dağlaroğlu anlatıyor:
"Çok küçük yaştaydım.Harrington Kupası'na gitmiştim. Babam beni bir polise emanet ederek göndermişti.
En heyecan duyduğum maçtır.
İçeri girdiğimiz zaman, kadın, erkek büyük çoğunluğu yabancı, belki 500 - 600 - 1000 fesli var.
7 - 8 bin seyircinin, o zamanki rekor, 6 - 7 bin yabancı.
Bunların çoğu da asker ve subay. Sahanın etrafı iskemlelerle dolu.
Mısır'dan, Cebelitarık'tan yani bütün Akdeniz havzasından gelmiş İngiliz generalleri, valileri, başta Malta Valisi olmak üzere sandalyelerinde oturuyorlar.
Aileleri de beraber.
Fenerbahçe, böyle bir yerde top oynayacak.
Masanın üzerinde bir metre boyunda muhteşem bir kupa duruyor.
Düşünün böyle bir sahada Fenerbahçe bunları yendi."
Gerçekten...
O gün
Fenerbahçe ilk yarıyı
1 - 0 geride kapatır.
İkinci yarıda ise iki gol atar.
Sonuç
2 - 1, Fenerbahçe galip.
Bu maçın nasıl biteceği, o sırada
Lozan görüşmelerine katılan
Türk heyeti tarafından da merakla beklenmektedir.
Telgraf geldiğinde
Türk heyetini öyle bir sevinç ve gurur sarar ki, konferans salonuna her zamankinden daha bir azametle girerler.
Milli Mücadele ve FB
Yukarıdaki anı,
Fenerbahçe taraftarlarının uzun süre
Türkiye'de büyük çoğunluğu oluşturmasının nedenlerinden bir örnektir.
Fenerbahçe, işgal yıllarında ulusumuzun başını dikleştiren bir vitrindi.
İstanbul'da
İngiliz ve
Rum takımlarıyla oynadığı hemen her maç, futbolun ötesinde, ulusumuzun onur mücadelesiydi.
Fenerbahçe, 13 Kasım 1918'de başlayan işgalin
5 yılında düşman takımlarıyla
50 maç yaptı.
Bunların
41'inde galip geldi,
4'ünde berabere kaldı.
Bütün bu maçların sonuçları,
Anadolu'daki
Milli Mücadele güçleri tarafından yakından izleniyor ve cephedeki askerlere iletiliyordu.
Ama mücadele sadece yeşil sahada kalmıyordu.
Fenerbahçe'nin unutulmaz başkanlarından
Faruk Ilgaz şöyle anlatıyor:
"1966 yılında bizim eski ahşap stadımız yıkıldığı vakit, enkaz altından Milli Mücadele yıllarından kalma 100'e yakın tüfek bulmuştuk. Bunlar Anadolu'ya aktarılamayan silahlardı." Gerçekten...
Fenerbahçe'nin
Dereağzı'ndaki küçücük lokali,
Anadolu'ya gönderilecek silahların gizlendiği ve gece oradan teknelere yüklendiği bir
Milli Mücadele üssüydü.
Atatürk de
Fenerbahçe'ye büyük sempati duyardı.
Hatta...
Atatürk'ün bu tarihi lokali ziyaret ettiği ve
Fenerbahçe defterine duygularını ve
Fenerbahçe'nin
Milli Mücadele'ye katkılarını yansıtan satırlar yazdığı bilinir.
Ne yazık ki o defter sonraları yanmıştır.
Güzel jestler
Yıllarca
Cumhuriyet'in ilanından sonra yıllarca
Fenerbahçe Stadı'na
Deniz Harp Okulu öğrencileri ve
İstanbul'daki bütün ordu mensupları bilet ücreti ödemeden girdiler.
Sonraları
Hava Harp Okulu, İstanbul'a gelince aynı uygulama sürdürüldü.
Bu satırların yazarı bir
Galatasaraylı'dır.
Ama...
Böyle bir
Fenerbahçe'yi de gönülden sever.
O nedenle...
Dünkü maçta
Pendik karşısında
Fenerbahçe'nin yenilgisi bağlamında,
Pendik'i büyük başarısı nedeniyle kutlamak isterdim ama gene
Fenerbahçeliler'i anlıyorum.
Fenerbahçe buna layık değildir.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr