CUMHUR-BAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekili adayı olmak için görevinden istifasını olumlu bulmadığını” söyledi.
İktidara yakın medyaya göre Erdoğan “gene ters köşeye yatırmış.”
İnsana dair hiçbir şey şaşırtıcı değildir.
Belki de gerçektir.
Ama...
Siyasete biraz yakın olanların bu söylemi içselleştirmesi çok zor.
Şöyle ki...
PARMAĞI KADAR YAKIN
HAKAN Fidan, Erdoğan’a -Süleyman Demirel’e ait bir söylemle- “parmağı kadar yakındır.”
Tam güvenine sahiptir.
Yıllarca Erdoğan’ın “Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığını” yaptı.
Tabiri caizse “Erdoğan’ın siyaset sırlarının harem dairesindeydi.”
Siyasetin mahremine vukuf edebilen çekirdek kadrodaydı.
En gizli görev olan “PKK ile Oslo görüşmelerinde” üst düzeyde bir MİT görevlisiyle birlikte görüşmeleri yürüttü.
Dönemin Başbakanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın özel izni ve yetkisiyle donatılmıştı.
Türkiye’nin genel, Erdoğan’ın özel “tarihi riskinin” omuzlarına yüklendiği adamdı.
Sonra...
MİT’in başına getirildi.
MİT Müsteşarı oldu.
İmralı’da Öcalan’la görüşmeler onun üzerinden sürdürüldü.
Öcalan’ın Kandil’e mektupları, Kandil’in cevapları onun elinden geçiyordu.
Bütün bunları elbette Erdoğan’ın çizdiği yol haritasında gerçekleştirdi, sürdürdü.
Cumhuriyet tarihinin “çözüm süreci” gibi en duyarlı misyonunu üstlenen “ikinci adam” konumundaydı Fidan.
Bunlara...
Erdoğan için “olmak ya da olmamak” önemini taşıyan 17 Aralık ve 25 Aralık sürecini, Fidan için bir özel “dokunulmazlık yasası” çıkarılmasıyla sonuçlanan 6 Şubat’ı da ekleyin...
Yani...
İç politikanın en zorlu sorununu...
“Güven dokusu” yıllar içinde bu kadar sağlam örülmüş bir ilişkiye rağmen Hakan Fidan’ın kendi başına, sadece kendi iradesiyle MİT Müsteşarlığı’ndan istifa ederek AK Parti’den milletvekili seçilmek üzere yaşamında “adaylık” sayfası açması mümkün mü?
Hele Recep Tayyip Erdoğan gibi “güvenilir olmayı” değer skalasında birinci sıraya koyan bir lidere rağmen...
HÜKÜMET ÇEKİRDEĞİ
İRDELEMEYİ uzatmıyorum.
“Hayırlı olsun” diyorum.
“MİT Müsteşarı iktidar partisinden milletvekili olmamalı. Kendisinden önceki MİT başkanları ve müsteşarları gibi emekli olmalı, köşesine çekilmeli” yorumlarına gelince...
Anayasa ve yasalar milletvekili seçilmenin şartlarını sıralamıştır.
Fidan’ın önünde bir engel yok.
O halde diğer devlet görevlerindekiler gibi MİT Müsteşarı da iktidar veya muhalefet partilerinden milletvekili adayı olabilir.
Erdoğan’ın konuyla ilgili bu görüşü hukuka dayalıdır.
......................
Hakan Fidan için “Davutoğlu’nun yerine başbakan olacak” yakıştırması için de birkaç satır.
Küçük bir ihtiyat payı bırakmakla beraber bu yakıştırmanın gerçekle örtüştüğünü düşünmüyorum.
“Beştepe’de” kurulan siyaset satrancı farklı oyunlarla oynanıyor.
Hükümette Başbakan, Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde -önce- Başdanışmanıydı. Sonrasında ise Dışişleri Bakanı.
Erdoğan’ın Müsteşarı Efkan Ala, Aralık 2013 krizinden sonra Meclis dışından İçişleri Bakanı yapıldı.
Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan Başbakan Yardımcılığı’na getirildi.
Hükümetin “çözüm sürecini” yürütüyor.
Yani...
Erdoğan’a parmakları kadar yakın 3 kişi Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı olarak hükümet içindeki “çekirdek kadro.”
“Hakan Fidan’ın seçilmesinden sonra en büyük olasılıkla hükümete girerek o çekirdek kadro içinde yer alacağı” söylenebilir.
Dördü de Erdoğan’ın en yakınındaki / maiyetindeki “doruk bürokratlar...”
Bunlara bir de Hakan Fidan’ın “milletvekili dokunulmazlığı” ile donatılmasını ve yükleneceği misyonda daha da kritik aşamalarda güvence altına alınmasını da ekleyebilirsiniz.
.......................
BENİM siyasi görüşlerim bellidir.
Ama bunun dışında...
Eğer Türkiye’nin bütünlüğünü sürdürecek “çözüm” yolunda sürece önemli bir katkı yapacaksa, Fidan’ın “seçilenler” statüsüne gelmesi akılcıdır.