Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şu kendini dağıtmış haliyle, Atletizm Federasyonunu andırıyor. "Doping skandalı" yerine, başka skandallar...Örneğin...- Hızlandırılmış tren felaketi ve sonrasındaki sorumsuzluk...- İlaç alım rezaletleri...- Yargıtay - MİT - Çakıcı ekseninde uçuşan ses dinleme kayıtları...- Bazı yüksek hakimlerle ilgili dosyaların kapatılması...- Türkiyeye nefes tutturan kritik 24 saat sonu ancak geri alınan YÖK yasa tasarısı...- IMF ile yeni anlaşma bağlamında aylarca ayak sürümek...- Merkez Bankası Başkanının "hedefteki adam" haline getirildiği ve ekonominin "ampulleştirileceği" kuşkuları..................Ağustos 2004 Türkiyesinin gündemi bunlar mı olmalıydı?Yoksa...ABden tarih almak gibi bir "büyük amaca" mı kilitlenmiş olmalıydık?Türkiyenin adeta zembereklerinden boşanmakta olduğu - aslı öyle değil - görüntüleri, talihsizlik.Ama - iyi performanslardan sonra - böyle üst üste binen kötü rastlantıların üstesinden, usta bir "kriz yönetimi" ile gelinebilir. Türkiye geri sayıma böyle mi girmeliydi? AB üyeliği için görüşmelerin başlaması kararına böyle mi final koşulur? İşte böyle bir ortamda Çetin Altanın yapıtını anımsatan "Bir Avuç Gökyüzü" görünür gibi oldu.Arı hareketinin kurucusu ve lideri Kemal Köprülüyü dinlemek, "yelpaze" etkisi yaptı.Arı Hareketi, etkin ve saygın bir sivil toplum örgütü.10 yıl önce kuruldu.Araştırmaları, fikir üretimleri ve uluslararası ilişkileriyle siyasete ciddi katkılarda bulundu.Şimdi de, ABden tam üyelik görüşmelerine tarih almak finali için "Son 100 gün" programını başlatıyor.1 Aralıkta düğmeye basılacak.Sorunlu üye ülkelerin parlamentolarında panelleri de içeren, çok iyi hazırlanmış, isimleri saptanmış yoğun etkinlikler öngörülmekte.Avrupada iyi tanınan Kemal Derviş - belki de ileride AB ile müzakereler sürecinin başında olabilir - bu etkinlikler vitrininde yer alacak.Programı dinlemek bile heyecan verdi. Arılar Böyle tarihi süreçlerde, "kanaat önderlerini kazanmak" önemlidir.O nedenle, Avrupanın ünlü yazarları, müzisyenleri, ressamları, gazetecileri de Türkiyenin yanında yer almalılar.Onlara, "siyaset ahlakı gereği," Türkiyenin Avrupalı olması iyi anlatılırsa sonuç alınabilir.1959dan bu yana sözler verilmiş, sözler tutulmamış...Hiç değilse bu son kararla, Türkiye gene aldatılmamalı.Avrupa bir kez daha yalancı konumuna girmemeli...Birçok özel ilişki kurma çabasındansa, bu "etik" yanlışı anlatabilmek, Avrupalı entelektüeli kazanmak için daha geçerlidir.Bu yalın gerçeği, büyükelçiler değil, gene saygın ve uluslararası ilişkileri olan isimlerimiz anlatabilir.Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, Fazıl Say, Elif Şafak, Sami Kohen ve diğerleri...Kanaat önderleri, Avrupa kamuoylarını etkiledikleri ölçüde, Türkiye için karar verecek politikacılar da tereddütlerinden sıyrılacaklardır.........Belki...Ankara manzaralarından başka bir Türkiyenin de var olduğunu göstermiş olurlar. g.civaoglu@milliyet.com.tr Ya kanaat önderleri