Abdullah Gül'ün
FP Genel Başkanlığı'na adaylığı, bu siyaset camiasında iki büyük değişimi işaretliyor.
Birincisi...
FP'nin soyağacındaki ataları
Refah Partisi, Milli Selamet Partisi ve
Milli Nizam Partisi'nde
39 yıl boyunca bütün kongreler
" tek genel başkan adayıyla" yapılmıştır.
Necmettin Erbakan, tek aday ve
Genel Başkan'dı. Süre rekoru ondadır.
Emanetçileri hep tek aday olarak seçildiler.
Son kongrede
Recai Kutan da tek adaydı.
14 Mayıs'ta yapılacak kongreye, ilk kez birden fazla genel başkan adayıyla gidiliyor.
Kabuk kırıldı.
İtaat kültürü
İkincisi...
FP'de görünmez mürekkeple yazılmış bir ilke vardı:
"İmamın dediği olur."İmam yakıştırması,
Necmettin Erbakan içindir.
39 yıl boyunca
Erbakan, partilerinin başında olsun ya da yasaklı dönemlerinden birini
- üçüncü kez yasaklı durumdadır - yaşasın, ipleri daima elinde tutmuştur.
Her konuda son söz onun olmuştur.
Yasaklı olduğunda,
Erbakan'ın mutemet avukatları ya da
Kutan gibi kadim dostları, onun işaretiyle genel başkan seçilmişlerdir.
Kısacası...
FP ve onun soyağacı olduğu partilerde itaat kültürü esastır.
İlk kez
Abdullah Gül, Erbakan'ın onayını almadan hatta
- belki - Erbakan'a rağmen, genel başkanlığa adaylığını koymuş bulunuyor.
Abdullah Gül, sıradan bir isim değildir.
Parti içinde genel başkan yardımcılığına kadar gelmiş, kökü, mazisi, ağırlığı olan ciddi bir politikacıdır.
O nedenle...
İtaat kültürü kabuğunun da kırıldığını söyleyebiliriz.
Yarınlar
Peki adaylık için kabuğun kırılması,
Büyük Kongre'de yönetim değişikliğine varacak mı?
Örgüt kongreleri önceden yapıldı.
Delegeler genel merkezci.
Yani...
Erbakan'a, onun
40 yıllık yol arkadaşı olan eskilere ve
Erbakan'ın kadim dostu
Recai Kutan'a yakınlar.
Gerçi yenilikçilerin diğer adayları,
Abdullah Gül lehine çekildiler.
Oylarını bölmeyecekler.
Kongreye kadar il il dolaşıp,
Türkiye'yi tarayacaklar ama işleri çok zor.
Bununla beraber...
Abdullah Gül ve yenilikçi arkadaşları,
Genel İdare Kurulu'na azımsanmayacak şekilde girebilirler.
Ayrıca bir sonraki kurultay için temel atmış olacaklar.
Öte yandan...
FP kapanır ve bu doğrultuda yeni bir parti kurulursa,
Recai Kutan'ın genel başkanlık şansı olmaz.
Abdullah Gül'ün önü sanılandan çok daha kısa sürede açılır.
Ve sonrası
Peki kabuğun kırılması
FP'de zihniyet değişimini de getirir mi?
Manzara şöyle...
Kutan ve gelenekçiler,
FP'nin oylarını
yüzde 22'den
yüzde 15'e indirdiler.
Yeni politika üretemediler.
Halkla iletişimleri zayıf.
Gençlerin gözünde
"babamın partisi..." FP'nin iktidar olacağına kendi seçmeni bile inanmıyor.
Moralleri kırık.
Ayrıca...
Merve Kavakçı ve
Hizbullah süreçlerinde, yanlış söylem, yanlış eylem, gerisi gelemeyen titrek çıkışlarla
FP yönetimi kamuoyunda aşındı.
Son
Anayasa değişikliği sürecinde de
FP devre dışı.
Abdullah Gül ve arkadaşları, bütün bu
eksilerin bilincindeler.
Onlar, partinin demokratikleşmek, sistemin ve küreselleşmenin içinde yer almak, kabuk değiştirmek, yeni fikirler ve söylemler üretmek, toplumla ve anayasal kurumlarla bütünleşmek zorunluğunu görüyorlar.
Sonuç...
Kongrede oylar ne olursa olsun, gene de bu partide bölünme beklenmesin.İtaat
değilse de, cemaat
kültürü sürer.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr