Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Değil. Ancak... Onların şahsında "TSKnın tavrı" olarak yorumlanıyor. "Askerin siyasetteki ağırlığı sürüyor" iddiaları için fırsat(!)Öte yandan...İHLlilere üniversite kapılarını açmak, Kopenhag Kriterleri içinde mi?Değil.Ama...Sanki "özgürlükler ve insan hakları" sorunuymuş gibi gündeme taşınıyor.Ayrıca...AB kulislerinde "AKPnin B planı işareti" gibi kuşku ateşlerini harlandırıyor.AB medyası, son aylarda Erdoğanın aldığı olumlu mesafelerin üzerine "Ya Türkiyede zamanla tercihini din devletine kaydıracak bir çoğunluk oluşursa" gölgeleri düşürmekte.Ve bir başka soru..."19 Mayısta Ankarada Atatürkün gençliğe hitabını, İzmirde Atatürke gençliğin cevabını okuyacak öğrencilerin İHLli olmaları çok mu gerekliydi?"Bütün ortaöğretim gençliğinin sadece yüzde 3ü İHLli... Ama hem Ankara, hem İzmirde mikrofon onların. Diğer illerin dökümü elimde değil ama diğer illerde de böyle bir oransızlık yaşanmış olabilir.Ayrımcılık yapıyor değilim.Elbette... İHLliler de bu vatanın evlatları.Onlar da bizim insanlarımız.Hatta Atatürkü içselleştiren söylemleri olumludur da.Fakat...Ne öğrencileri İHLlerin temsil oranı tutuyor... Ne de şu sırada ortam böyle görüntülere uygun.Gergin sinirler üzerinde tırnak gezdirmek gibi bir şey.Hani, siyasal ortamda yeni bir olumsuzluk patlatmakla birileri özel görevlendirilse ancak böyle "iki fünye" sokuştururlardı 19 Mayıs törenlerine... Kuvvet komutanlarının, Atatürkün Gençliğe Hitabını okuyan İHL öğrencisini alkışlamamış olmaları, "Kopenhag Kriterlerine aykırı mı?" 19 Mayısta Atatürkün Türk gençliğine hitabını okuyan İHLli öğrenciyi Cumhurbaşkanı Sezer ve Genelkurmay Başkanı Özkök alkışlamışlar... Dört kuvvet komutanı ise parmaklarını bile oynatmamışlar.Bu satırlara tanıklık eden görüntüler de gazete sayfalarında ve TV ekranlarında yayımlandı.Kimileri tepelere taşıdı...Mesajlar yansıttı:"Hadise askerin tavrıydı..."İmalarda bulundu:"Hadise komutanlarla Genelkurmay Başkanlığı arasındaki, hatta Cumhurbaşkanı arasındaki görüş farkını" yansıtmıştı.Kimileri ise "hadiseyi, gazetecilik objektifliğiyle ve gerekli yorumu da katarak verdiler ama karbonatlayarak kabartmadılar, gazetelerin tepelerine çıkarmadılar. Makul büyüklükte ve makul yerlerde gördüler."Maytaplar patlar ama ışıkları söndükten sonre geriye gerçeğin manzarası kalır.....Ne gerek vardı maytap sandıklarının üzerine ateşle gitmeye? Yorum maytapları İHLli gencin psikolojisini de algılıyorum.Yaşamının belki de "unutulmaz" olayını yaşayacağı için geceleri heyecandan gözlerini uyku tutmamıştır.Günlerce hitabı ezberlemiştir.Giysilerini anası özenle ütülemiştir.Kravatını kim bilir kaç kez beğenmemiş, baştan bağlamıştır.Ayakkabılarını pırıl pırıl parlatmıştır.Bu harikulade günü ileride çocuklarına, torunlarına anlatacaktır.Fakat...O gün olanlardan sonra, belki de bir yıkım yaşadı.Belki çocuklarına, torunlarına hiç anlatmayacağı üzüntüyü yaşadı.İçine bir hüzün çöktü.On binlerce İHLli bu simge olayla kırıldı, döküldü.Türkiyeyi geren kafa, bu çocukların mavi ufuklarını da kararttı.Gençler üzerinden siyasi oyunlar artık durmalı.Bu yara artık daha fazla kanatılmamalı.Anayasal, laik düzenin gerektirdiği çözüm olabildiğince erken devreye sokulmalı.Türkiye, AB yolunda kenetlenmiş yürürken, önüne böyle yapay gündem engelleri konulmasın.Not: 1969 Ankara Hukuk Fakültesi mezunu arkadaşlarım, bugün toplanarak 35. mezuniyet yılını aramızda kutlayacağız, fakültedeki eski sıralarımızda oturacağız, öğle yemeğini birlikte yiyeceğiz, akşam da birlikte olacağız.Rektörler, dekanlar, yüksekokul müdürleri, yüksek yargı daire başkanları, anayasa mahkemesi üyesi, avukat, hakim, hatta emekli, özlem gidereceğiz.Duyuruyorum, sevgilerimle G.C. g.civaoglu@milliyet.com.tr O gencin dramı