BU festival İKSV’den değil. Süper final başlıyor. Türkiye gündeminin yarısı 4 hafta boyunca “futbol...”
Latin Amerika’nın “muz cumhuriyetlerinde” ve “General Franco İspanya’sında” halk için otoriter yönetimlerin demir yumruğunu kaplayan kadife eldivendi futbol.
Futbol, yoksul halk çocuklarının umududur.
Yaşamlarının yoksulluğunda sınıf atlama hayalidir.
Topçuların arasında varsıl ailelerden gelenler yok gibidir.
Olanlar da istisnadır.
Futbol milyonların tutkusudur da...
Bütün yaşam sorunlarının dışına çıktıkları bir trans halidir.
Taraftarların sosyalleşmesidir.
Tribün kardeşliği, onların “ötekileşme” burukluğuna ilaçtır.
Birlikte sevinir, birlikte acı duyarlar, birlikte haykırırlar, birlikte alkışlar, birlikte küfür ederler.
Gerilimlerini boşaltırlar.
Topluluk psikolojisiyle ve dayanışmasıyla büyüklük hissederler.
Varsıllar da futbolu severler.
“Çağdaş gladyatörlerdir” futbolcular onlar için.
Kendileri, top koşturmuşlardır ama asıl golf, tenis, yelken, polo, at binmek, yüzmek gibi sporları yaparlar.
Futbol seyircilerine “iddia” ya da “spor toto” gibi akçalı oyunlarla zenginlik hayali kuran tribünleri mekân etmiş olanları da ekleyin.
Futbolcuların büyük transfer ücretleri futbol seyircisi için “çenelerini yoran zenginin malıdır.”
Futbol keyiftir.
Sahadaki 90 dakikanın öncesinde başlayan, maç sonrasında da süren geyiktir.
Telefon ve internet laf sokmalarıdır.
Bunların hepsi önümüzdeki 4 hafta boyunca tavan yapacak.
Bugün Beşiktaş-Galatasaray...
Yarın Fenerbahçe-Trabzon...
Keyfin de sürmesi için hepsine şans diliyorum.
Eşitler arasında birinci olarak da Galatasaray’a önceliğim var.
MİSAFİR ŞAHANE DEĞİL
FERZAN Özpetek’in “Şahane Misafir” filmini izledim.
Doğrusu...
Bir tat alamadım.
“Acaba yanıldım mı” diye düşündüm.
Güvendiğim sinema yazarlarına telefon ettim.
Onlardan da “parlak değil” cevaplarını aldım.
Daha önce Ferzan Özpetek’in filmlerini izlerken “hiç bitmesin” derdim içimden...
Bu kez öyle olmadı.
Ama...
Gene de izlerken sıkılmadım.
Ferhan, Ferhan’dır ne de olsa...
İyi bir yönetmenin hep aynı yüksekliğe koyması mümkün değil çıtayı.
Dünya sinemasının guruları da bazen bir filminde bekleneni vermediği olur.
İZMİR CUMHURİYETİ
EGE’LİLER “İzmir Cumhuriyeti” derler.
Tıpkı...
Fenerbahçelilerin “Fenerbahçe Cumhuriyeti” söylemi gibi...
Gerçekten bir başkadır İzmir.
Yanlış bir algılama var.
“İzmir’de doğup büyüyenler” gibi bir ayrım yapılıyor sanılır.
Oysa öyle değil.
İzmirli olmak “yaşam tarzıdır...”
Özgür, batıya açık, çağdaş, laik...
İzmirli entelektüel sayılır.
Ama sosyalist değildir.
İyi kazanmayı, iyi yaşamayı sever.
İktidarın “sigara tedbirleri işe yaradı şimdi sıra içkiye geldi” söylemi İzmirlileri nasıl da olumsuz etkilemiş inanamazsınız.
Kulaklarımla işittim tepkilerini.
Geçen hafta sonu İzmir’deydim.
Kordon/Konak’ta operanın uluslararası ünü olan -İzmirli- ikiz sopranoları Sinem ve Didem Balık’ın konserindeydim.
Operadan girdiler, tangoyla sürdürdüler, Türkçe popla noktaladılar.
Halk Kordon’u çimlerine kadar doldurmuştu.
Alkışlar...
Ve hatırlamıyorum kaç kez “bis” yaptırdılar.
Şimdiye kadar hiç tanık olmadığım bir alkış türüne de işaret edeyim.
Kordon’daki binaların her katından yüzlerce ışık yakılıp söndürülüyordu.
Apartman daireleri mega ateş böcekleri gibiydi.
Konak Belediye Başkanı (Eski Çalışma Bakanı ve gazeteci ) Hakan Tartan şehircilik hizmetlerinde başarılara imza atmanın ötesinde Konak’ı kültür ve sanat boyutunda da tırmandırmış.
Aldığı oylar da bunun kanıtı.
Son not: Beyaz perdede Ferzan Özpetek imzalı tek bir fotoğraf bile olsa 90 dakika gene de izlerim.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025