Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

MEHMET Ali Birand’ın belgeseli ve sonrasında 28 Şubat tartışılmakta.

Yazılarımın her gün kesilip konulduğu klasörleri raflarından indirdim.

Bakalım o süreçte neler yazmışım.

7 Ocak 1997...

Kanal D’de pazar gecesi sunduğum DURUM programımdaki konuğum Başbakan ve Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’dı.

Canlı yayın yaptığımız RP Genel Merkez binasında daha önce bir kez Refah belgeseli için bulunmuştum.

Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı devri ve Erbakan’ın hükümet kurma görevini devralması bağlamında RP Genel Merkezi’nde Erbakan’la söyleşmiştik.

Haberin Devamı

Bu son gidişimden insan manzaraları oldukça farklıydı.

Giyimleri itinalıydı. Şıklık özlemini yansıtıyordu.

Boğaza kadar yükselen yelekler.

Gösterişli kravatlar.

Yeniliği belli giysiler.

Gözlerinde tepki değil sanki iktidar olanaklarını ve itibarını paylaşmaya nihayet başlamış olmanın havasındaydılar.

Stres ve negatif enerji yüklü değiller gibiydi.

Adeta sistemle barışıyorlardı.

Bunu ekranda Necmettin Erbakan da açık söyledi.

Hâlâ İslam devriminden söz edenlere, Genel Merkez’de softa gözüyle bakılıyor.

.......................

Oysa...

Bir de RP’ye oy vermiş sokaktaki daha radikal İslamcı siyaset yanlıları var.

Başka yayın organlarının etkisindeler. Onların amaçları İslami esaslara göre bir devlet.

Öte yandan bu köktencilere karşı her türlü zoru kullanmaya dönük olan radikal laik kesim de var.

Fay tabakaları gibi toplum içinde uzanan karşı karşıya iki blok...

.......................

Daha sonra 10 milyona yakın oylarıyla RP gerçeğine işaret etmişim. RP’nin beyaz saçlılarının fay tabakaları arasında bir bakıma tampon bölge oluşturmaları gerçeğine işaret etmişim.

YOLLAR

16 Ocak 1997’de ortak hükümette RP ve DYP arasında yol ayrımına gelindiğine işaret etmişim.

DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci partide Necmettin Cevheri ile birlikte iki eski ve deneyimli politikacıdan biridir.

Onun gazetelere yansıyan “hükümet ortağımız kafamızı bozmaya başladı” söylemi DYP grubunda istifaların belki de ilk habercisiydi.

.......................

“Taksime cami” projesi makası açmaya başlamış.

Haberin Devamı

Erbakan “ordu da bizimle beraber, Atatürk hayatta olsa o da bizimle olurdu” diyor ama kendi kafasına buyruk ilerlemek istiyormuş.

Çankaya ve DYP kanadından “projenin bürokraside engelleneceği” görüşleri güvence olarak kabul ediliyormuş.

Türban ise büyük problem değilmiş.

Türkiye’nin 61 üniversitesinden sadece ikisinde türban yasağı varmış.

O da bazı fakültelerinde.

“Kararnameye gerek yok bu yasa dekanları bile kaldırabilir” diye yazmışım.

HARBİYE BALONU

ANKARA‘da “Harbiyelilerin Zafer Meydanı’na yürüyüp Atatürk heykeline çelenk koymak istedikleri, ancak Harp Okulu komutanının izin istediği Genelkurmay Başkanı’nın hayır cevabı verdiği” söylentisi yoğunmuş.

Ben de araştırmışım.

“Harp Okulu’nun 5 gündür tatilde olduğunu, söylentinin gerçek dışılığını” yazmışım.

Öte yandan komutanlar Gölcük toplantılarında “laikliğe karşı gelişmeleri vahim bulduklarını” Milli Savunma Bakanı Tayan’a söylemişler.

Birkaç satırlık notlarım şöyle:

“Ordu siyasetin dışında kalmak istiyor.”

MÜDAHALELER ÇÖKERTİR

VE 28 Şubat’ta MGK’nın o ünlü toplantı günü şöyle yazmışım...

Haberin Devamı

“Dışarıdan müdahaleler, ihtilaller kalıcı bir çözüm olmamış güçlü bir bünye yaratamamıştır.

Müdahaleler devlet yapısını yorgun düşürür hatta çökertir.”

..........

İşte “geçmişte bu günlerden izlerim...”

Not...

Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tahliyeleri, Türkiye’de basın özgürlüğü adına güzel beklentiler için umut veriyor. Meslektaşlarımıza bu en güzel gecelerinde aileleriyle birlikte mutluluk diliyorum.