Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Maliye Bakanı Sümer Oral anlatıyor:
"Sabahın erken saatlerinde genel müdürlüğün nöbetçi şoförlerinden biri, bir servis aracı alır.
Genel müdürün şoförünün şehir dışında olan evine gider.
30 - 40 kilometre gidiş...
Onu alır, genel müdürlüğe getirir.
30 - 40 kilometre de dönüş...
Şoför, makan otosunu hazırlar.
Birkaç kilometre yakında oturan genel müdürü konutundan alır, işine getirir.
Akşam aynı süreç tekrarlanır.
Yani...
Makam şoförü, genel müdürü makam otomobiliyle evine bırakır.
Sonra geri dönüp, makam otosunu genel müdürlük garajına çeker.
Nöbetçi şoförlerden biri, onu servis aracı ile şehir dışındaki evine götürür.
Geri gelir.
Böylece...
Ortalama 2'şerden 4 kilometre yol yaparak, genel müdürü evine götürüp getirmek mümkünken, sadece şoförünü sabah evinden almak ve akşam evine bırakmak için 160 kilometrelik yol yapılır.
Müthiş bir savurganlık.
Şimdi yeni bir uygulama getiriyoruz.
Genel müdür, evine ticari bir araçla gidip, gelecek.
Ödediği taksi ücreti, kendisine makbuz karşılığı verilecek.
Tasarruf oranı büyük."


Sisifos'un kayası

Maliye Bakanı Sümer Oral, bu örneği 2000 yılının bütçesinde yapılacak ödünsüz tasarrufun simgesi olarak anlattı.
Bütçenin her kaleminde böylesine çarpıcı tasarruf modelleri uygulamaya konacak.
Devlet hovardalığı sona eriyor.
Bu çok önemli.
Çünkü...
IMF ile anlaşmanın ve yeni ekonomik istikrar önlemlerinin başarısı, bütçe öngörülerinin gerçekleşmesine bağlı.
Eğer faiz gidirleri dışında, bütçe artıya geçmezse, çekilecek bunca sıkıntı bir kez daha havaya gider.
Türkiye, tepeye kadar taşıdığı kaya, tam üst noktaya gelindiğinde geriye kayan Sisifos'un dramını sürekli tekrarlamaktan kurtulamaz.
Sümer Oral zarif bir insandır.
Bu örnekle, amacı, genel müdürleri, müsteşarları incitmek değil.
Sadece bir zihniyet değişimini ortaya koymak istedi.
Bu programın başarıyla uygulanması için kilit isimlerden biri de Sümer Oral.
Ödün vermeden, baskıları göğüslemesi gerek.

Püf noktası

Türkiye ekonomisi, yüzde 20 - yüzde 25 koridoruna sokuldu.
Kamuda ve özel sektörde ücretler, döviz kur artışları bu oranda kalacak.
Fiyatların hatta kiraların da bu oranda tutulması hedefleniyor.
Faizlerin de bu orana çekileceği umuluyor.
Maya tutar mı?
Genel kanı öngörülen oranların biraz üstende bile olsa, tutacağı yolunda.
Kaygılar şöyle...
- ÇİFT KUR: "Yoksa Özal öncesinin çift kur sistemine yeniden mi dönülüyor?"
Hayır.
Özal öncesindeki çift kur, Merkez Bankası'nın yapay olarak ve piyasa değerleriyle makas açarak saptadığı resmi kurdur.
Merkez Bankası, döviz alımlarıyla piyasaya müdahale edemiyordu.
Çünkü 70 sente muhtaçtı.
Şimdi ise kuvvetli döviz rezervlerine sahibiz.
Dövizin dünya pariteleriyle makas açılmayacak.
Merkez Bankası, sadece psikolojik enflasyonla pompalanan döviz spekülasyonlarını önlemek üzere piyasaya müdahale edecek.
Kısa vadede bir risk yok.
Ama...
İstikrar programına güven sağlamak açısından yararı büyük.
Buna karşılık...
Orta vadede, gerekirse bu tutum revize edilebilir.
- İÇ BORÇLANMA FAİZİ: Devlet borçları için ödemelerden daha az borçlanma nasıl yapılacak?
Bu soru, programın yumuşak karnı değil mi?
İşte genel müdürün şoförü burada önemli.
Çünkü...
23 milyar dolar iç borç ödemesinin 10 milyar dolarının bütçede yapılacak tasarruflarla karşılanması öngörülüyor.
Kısacası faiz ödemesi sonrası bütçenin fazlalık verme hedefi, ödünsüz tasarruflarla gerçekleşmeli.
Geriye kalan 13 milyar dolar borç ödemesinin 3 milyar dolarının dış kredilerde artışla karşılanabileceği öngörülüyor.
Çünkü...
İstikrar paketi ve kur güvencesi, dışarıdaki parayı cesaretlendirebilir.
Böylece...
2000 yılında, 23 milyar dolarlık iç borç ödemesinin sadece 10 milyar dolarlık kısmı için devlet kağıdı çıkarılması amaçlanmış.
Böyle bir istikrar görüntüsüne dış talep de artacağı için faizlerin düşeceği, vadenin uzayacağı umuluyor.
Sorun, hala "genel müdür şoförlerinin ötesinde, genel müdürlerin ne yapacağı(!)"



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr