Bugün Birincisinde, "Tandoğan'da, Çağlayan'da, İzmir'de, Manisa'da, Çanakkale'de ve Samsun'da olduğu gibi, milyonların katılacağı mitinglerle teröre karşı -kolektif tavır- girişimini kendi aralarında tartışacaklarını" söylemişti.Eruygur Paşa, bu fikri benimsiyordu ama konu çok duyarlı olduğu için farklı sorunlar yaşanmasından kaygılıydı.Örneğin... Bu mitingler, "ırkçı/şoven" gösterilere ve tahriklere, kaosa dönüşmemeliydi.Sanıyorum... Bunun önlemlerini planlamışlar.Diğer sivil toplum örgütleriyle de bütünleşerek "teröre karşı mitingler" için ADD düğmeye basıyor. Genelkurmay açıklaması da bu hareketlenmeyi öne aldırmış.En önemlisi... "Mitinglerin tüm toplumu temsil etmesi" gereğidir.Hiçbir siyasi parti ve görüş taraflısını dışlanmış olmamalı.Gerçi seçimler nedeniyle partilerle temas edilmeyecek ama her partiden ve her görüşten olanlara çağrı yapılacak.Ayrıca... Tüm etnisiteler de kucaklanacak.Milyonlar sel gibi akarak terörün üzerinden geçmeli.Şiddetin, "insanlık utancı" olduğu vurgulanmalı."Silahsız kuvvetler" de terörle mücadelede "silahlı kuvvetler" kadar önemli işleve sahiptir. Genelkurmay'ın "teröre karşı millet tepkisi" çağrısından sonra ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Başkanı Şener Eruygur Paşa'yla konuştum. Bu ikinci konuşmamız. Teröre karşı mücadelede en büyük güç "silahsız kuvvetlerdir."Örneği var... 11 Mart 2004'te Madrid'in 3 tren istasyonunda birden patlama oldu. 190 kişi öldü. 1000'in üzerinde yaralı vardı. 2 gün sonra başkent Madrid ve tüm İspanya'da 11 milyon İspanyol, meydanlara sel suları gibi akarak terörü lanetledi.Müthiş bir "kolektif demokratik tavırdı." Yürüyüşe bazı Avrupalı liderler de katıldı.Hepsi insan haklarının en kutsalı olan "yaşam hakkı" için omuz omuzaydı.Milyonlar, terörün üzerinden silindir gibi geçti.Böylesine ortak bir karşı tavır konulduğunda terör, sadece bir utanç konusu olur.Eylemleri artık "silahlı propaganda işlevini" de yitirir.Milyonlarca Türkiye insanı da "kolektif aklı ve duyguları" yansıtan böyle bir demokratik kitle tepkisini ortaya koymalıdır........................Yukarıdaki satırlar, bu köşede 24 Mayıs 2007'de yayımlanmıştı.Önceki gece yarısı da Genelkurmay'ın internet sitesinde "teröre karşı Türk milletinin tepki koyması" çağrısı yer aldı.Bu çağrıya yürekten katılıyorum. İNSAN SELİ TERÖRÜ BOĞAR Vehbi Koç Vakfı'nın ödülü, bu yıl Prof. Dr. Aziz Sancar'a verildi. Merhum Vehbi Bey, bir yerlerden görüyorsa, o kendine özgü gülümseyişiyle memnun olduğunu yüzüne yansıtmış, kısa ve öz "Doğru seçim yapmışlar" demiş olmalı.Anlatayım...Prof. Sancar, "DNA" ve "Biyolojik Zaman" araştırmaları nedeniyle seçildi.Bunların ne anlama geldiğini Prof. Sancar'la konuştuk.Önce... DNA çalışmaları...Sancar, kanserin bozduğu DNA'ların onarımını yapan "enzimi" bulmuş.Bu "enzim", aynı zamanda kanserli hastalara kemoterapinin yaptığı DNA tahribatını da onarıyor.Bunlar kanserle mücadelede çok önemli buluşlar.........................Ayrıca... Prof. Sancar, "biyolojik zaman" bağlamında insan vücudunun fonksiyonlarını, örneğin, vücut ısısı, tansiyon vs... düzenleyen 4 genden birini de bulmuş.Depresyon nedenlerinden biri genellikle "biyolojik zaman" bozukluğuymuş.Depresyonların ve özellikle kış depresyonlarının tedavisinde önemli bir aşama.........................Prof. Sancar, Mardin'in Savur ilçesinde doğmuş. Annesi-babası okuma yazma bilmeyen bu çocuk, okumuş, çalışmış ve azmiyle, bilim doruklarına tırmanmış. Şimdi Kuzey Carolina Tıp Fakültesi Biyokimya Bölümü'nde Profesör. ABD Başkanlığı Genç Araştırmacı Ödülü sahibi ve Amerikan Bilim Akademisi Üyesi. gunericivaoglu@milliyet.com.tr VEHBİ KOÇ ÖDÜLÜ