Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Generallerin kollarındaki eller

Asker de, polis de güvencemiz.  Ancak...
Orgenerallerin gözaltına alınma görüntülerinde “bir” ayrıntı “pir” önemdeydi.
Polisler, adi suç zanlıları gibi askeri hiyerarşide Kuvvet Komutanlığı ile eşdeğer olan Jandarma Genel Komutanlığı ve hem Ege, hem 1. Ordu Komutanlığı yapmış paşaların kollarına girmişlerdi.  Em. Org. Şenuygur’un görüntüleri net olmadığı için yanılıyor olabilirim ama Em. Org. Tolon’un koluna girildiği çok açık.
Elbette yasalar önünde herkes eşittir. Fakat bunca hizmet vermiş, en üst noktalara sorumluluk taşımış olan, yaşını başını almış eski iki askerin, -kaçma olasılığını önlüyormuşçasına- kollarına girilmesi rahatsız ediciydi. Polisler görevlerini yaptılar. Kendilerine öğretilen buydu ama keşke bu konuda önceden uyarılsalardı.
Neyse ki İstanbul’da Eruygur ve Tolon paşalar geceyi nezarethanede değil üst kattaki odalarda geçirmişler.
Bırakın yargı kararıyla vurgulanmış bir suç olmayışını, henüz iddianame bile yokken sadece siyasi kuşkuların bulunduğu bir ortamda daha fazla duyarlılık gerekir. O iki komutanın ötesinde, tüm Silahlı Kuvvetler’i incitebilecek hoyratlıklar olmamalı.

Haberin Devamı

BEKLENEN AÇIKLAMA 
Orgenerallerin ve bazı yüksek rütbeli subayların gözaltına alınmalarıyla birlikte, siyaset kulislerinde bir kuşku rüzgârı esti.
“Başbakanlık konutunda Erdoğan ile Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ arasındaki görüşmede, acaba bu gözaltılar için yeşil ışık mı yanmıştı?”
Polislerin iki komutanı askeri lojmanlardan ve orduevinden gözaltına almaları -duyarlı konu olduğu için- belki Erdoğan ve Başbuğ arasında konuşulmuş olabilir diye düşünülüyordu. Bunun izahı da şöyleydi:
“Bir dizi darbe hazırlığı iddiaları TSK’nın üzerine kuşku gölgeleri düşürüyor. Komutanlar nereye kadar giderse gitsin ama kamuoyundaki böyle iddialardan TSK’yı arındıralım demiş olabilirler.” Bunu teori haline getirenler de vardı.
Böyle bir inancı paylaşmadım ama kulaktan kulağa doluşan kuşku fısıltılarını soru olarak dile getirdim. Bir açıklama yapılmasının yararlı olacağını, söylentileri keseceğini düşündüm.
Gerçekten dün sabah önce Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ, ardından Genelkurmay Başkanlığı ve nihayet Başbakanlık birer açıklama yaptılar. Kamuoyuna, Erdoğan-Başbuğ görüşmesinde bu konunun kesinlikle açılmadığı/konuşulmadığı güvencesi verildi.
Hem de altı çizilerek, vurgulanarak...
İyi de oldu...
TSK’nın emir kumanda zincirinde “güven unsuru”nun yenilenmiş olması önemlidir.  Bu durumda gözaltı süreci doğrudan doğruya TCK’ya göre başlatılmış oluyor. Ancak...
Siyasetin geleceği açısından bakıldığında bu gözaltılar, meteoroloji balonları olarak görülebilir, alınan sinyaller, gelecek günler için fırtına olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor.

Haberin Devamı


SINIRI AŞMAMAK
Eğer bir darbe hazırlığı varsa elbette soruşturulur. Bu da zaten yapılmakta.
Ama...
Darbe ile Atatürkçülük aynı siyaset coğrafyasına konamaz. Darbe hazırlığı iddialarını Atatürkçülükle özdeş hale getirmeye dönük iddialar ve suçlamalar çok yanlış olur.
Büyük tepkiler alır. Türkiye’nin kaldırmakta çok zorlanacağı gerilim yaşanır.  Özellikle gözaltına alınanlardan Em. Org. Eruygur’un, Atatürkçü Düşünce Dernekleri Başkanı olması nedeniyle bu duyarlı sınır tecavüzü, senaryo haline getiriliyor.
Laik, sosyal hukuk devleti ve demokrasiden yana olan Atatürkçü milyonlar kafa karışıklığı yaratma gayretlerinden rahatsız ve kaygılı.

Haberin Devamı


ÇELİŞKİ
Yargıtay Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne AKP için kapatma davası açılıyor ve kıyamet kopuyor. Olaya “yargı darbesi” damgası vuruluyor.
Bu kez İstanbul’da savcılık istemiyle ve onun gözetiminde generaller, gazeteciler, ATO Başkanı gözaltına alınıyor.
Hayret...  Aynı “öfkeli kalabalık” bu kez “yargıya saygı ve güven” çağrısı yapıyor. O kafaya göre aynı yargı demokrasiye hem darbe yapmış oluyor, hem de demokrasiyi darbecilerden korumak üzere harekete geçiyor.
Bu nasıl iş?..