"Öykümüz HERKES, BİRİSİ, HERHANGİ BİRİ ve HİÇKİMSE adlı 4 kişi hakkında...
Yapılması gereken önemli bir iş vardı.
Ve, HERKES, BİRİSİ'nin bu işi yapacağından emindi.
Gerçi, işi HERHANGİ BİRİ de yapabilirdi.
Ama HİÇKİMSE yapmadı.
BİRİSİ, buna çok kızdı.
Çünkü iş HERKES'in işiydi.
HERKES, HERHANGİ BİRİ'nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu.
Ama HİÇKİMSE, HERKES'in yapmayacağının farkında değildi.
Sonunda, HERHANGİ BİRİ'nin yapabileceği bir işi, HİÇKİMSE yapmadığı için, HERKES, BİRİSİ'ni suçladı..."
Bu öyküyü seçim kampanyasının sonuna geldiğimiz şu günlerde, 6 parti için düşünün.
Öykümüz, yüzde 20'lerden fazla oy alamayacağı şimdiden görünen 6 partiye ithaf olunur.
"Hiçbirine oy vermeyeceğim. Çünkü aralarında içime sindirebildiğim yok" söylemlerinin neden etkili olduğunun cevabı, yukarıdaki simgesel satırlardadır.
Keşke hiç değilse BİRİ, gerekeni yapabilseydi.
Demokraside çözüm
"Boş oy" da bir fikirdir.
Ama tartışalım.
Demokraside
çözüm, seçimdir.Seçimi
protesto edersek, çözüm iradesini kullanmaktan da vazgeçmiş olmaz mıyız?
Elbette
ideal olandan söz etmiyorum.
Ama...
En
az kötü olanı seçebilmek ve maceraya teslimiyetten iyidir.
O halde, birincisi...
Mutlaka oylarımızı kullanmalıyız.Sandık önünde beklemekten yılmayalım.
Oyumuzu kullanmamak,
"en karşı olduğumuz düşünceye oy vermiş olmak" gibi yanlış ve tehlikelidir.
İkincisi...
Oyların ziyan edilmemesidir.Şu duyarlı dönemin
fanteziye tahammülü yok.
Oylarımızı,
marjinal yani belediye başkanı ya da milletvekili çıkarma şansı olmayan partilere dağıttığımız takdirde, ülkenin kaderini değiştirecek çok değerli
yüzde 8 - 10 oy ziyan olacaktır.
Bu küçük partilerin, ülkede dürüstlük ve erdem adına demokratik baş kaldırılar olduğunu biliyoruz.
Yeni seslerin de onlardan yükseldiğine inanıyoruz.
Ancak...
Hayata geçme şansı olmayan fikirler,
toplumun seraplarıdır.Peşine takılanlar, ona hiçbir zaman ulaşamazlar.
Buna karşın...
Yazının başlarında yansıttığım öykünün
HERHANGİ BİRİ, hiç değilse siyasetin ve toplumun gerçekleridir.
Ortak payda
Sadece siyasetin seraplarında değil,
gerçek fakat
seçim şansı olmayanlara da oylarınızı dağıtmayın.
Eğer gönlünüzdeki ve beyninizdeki parti ya da başkan adayı, iktidara yakınlaşmak veya başkan seçilme şansına sahip değilse, oyunuzu
"Ortak paydadakiler" için kullanmak yeğdir.
Örneğin...
Ankara'da CHP, İzmir'de DSP, İstanbul'da Anavatan başkan adayları, en yüksek seçilme şansına sahiplerse, içimize sindiremesek de oyları dağıtmamak aklın yoludur.
Milletvekili seçimlerinde de, bulunduğumuz yörelerde,
çağdaş, Atatürkçü, Batı'ya açık, laik çizgideki hangi parti daha geniş bir taraftara sahipse, oylarımızı ona kullanmalıyız.
Unutmayalım...
Oylarımızı
18 Nisan'da kullanacağız ama
19 Nisan'dan başlayarak,
5 yıllık siyasi kaderimize ipotek konacak.
O nedenle...
Birinci turu beyinlerimizde yapalım.
İkinci ve gerçek tur için sandıklara oy atalım.
Elbette,
Anayasa çerçevesinde her partiye saygılıyız.
Fakat amacımız,
19 Nisan'dan sonra kurulacak
çağdaş, Atatürkçü, samimi demokrat, istikrarlı bir hükümet olmalıdır.
Büyük bir kesim, böyle bir ittifak için oylarını ikiye böldü bile.
Yarısı A, diğer yarısı B partisine oy veriyor.
Belediye seçimlerinde ise, bu nitelikte ve seçim şansı en fazla olan adaya...
İşte formül budur.
Sıra
Peki, kamuoyu araştırmalarının yayınlanması yasakken, seçmen, bu tercihi nasıl yapacak?
İşte izlenimlerimiz...
DSP ve
FP, birinci grup...
Anavatan ve
DYP, ikinci grup...
MHP ve
CHP, üçüncü grup.
Bunlardan
MHP, son haftalarda en büyük sıçramaları yapan parti.
Sürpriz bir atak yapabilir.
Son söz...
Rotası olmayan geminin yelkenlerini dolduracak rüzgar yoktur.
Yarın, rotanızı özgür iradenizle çizme günüdür.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr