Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Mart ayında Yunanistan Parlamentosu'nun Cumhurbaşkanı seçimi yapması gerekmekte.
Ya şimdiki Cumhurbaşkanı Stefanopulos, yeniden seçilecek ya da bir başkası...
Muhalefet, "bu seçimi engelleyeceğini" açıkladı.
Bizde olduğu gibi Yunanistan'da da Parlamento, Cumhurbaşkanı'nı seçemese feshediliyor, genel seçimlere gidiliyor.
Cumhurbaşkanı'nı seçimlerle oluşan yeni Parlamento seçiyor.
Aslında eylülde yapılması gereken genel seçimler, öyle görünüyor ki 26 Mart'a alınacak.
Çünkü...
Muhalefet, "Cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz" söylemine angaje oldu.
Böylece...
Yunanistan, birden seçim atmosferine giriverdi.
Bu oluşum, Türkiye - Yunanistan ilişkilerinde bir talihsizliktir.

Fren

Türkiye'nin tam üyeliğe adaylığının oylanacağı Helsinki Zirvesi'nin hemen öncesinde, Yunanistan Başbakanı Simitis'i ve arkadaşlarını seçim kaygıları frenlemektedir.
Dünkü yazımda da belirttiğim gibi iki fikir çarpışıyor.
Birincisi...
"Yunan halkı, büyük bir ekonomik gelişme gerçekleştirdi.
Artık Türkiye ile bir savaşın ve her şeyini yitirmenin paranoyasını yaşamak istemiyor.
Türkiye'nin AB'ye tam üye adayı olması, müzakerelerin her aşamasında veto yetkisine sahip Atina yönetimi için bir sigortadır."
İkincisi...
"Türkiye'ye düşmanlık siyaseti, Yunan halkının ayranını kabartır.
Yüzyıllara dayanan kompleksleri, doyuma ulaşır.
O halde...
Simitis, Helsinki Zirvesi'nde 'HAYIR' demelidir."
İşte fren.

Gerileme pozisyonu

Deneyimli bir diplomatımıza göre, Simitis, uluslararası ilişkilerde her ülkenin başvurduğu fall - back position'a (gerileme pozisyonuna) geçmiştir.
Yani...
Bir devlet, elindeki çok geçerli kozu çakmadan önce, son anda birkaç geri adım atar.
Karşı tarafın elini bir yere kadar mahkum hale getireceği yeni istekler için zamanlama yapmayı amaçlar.
Hedef, karşı tarafın kabul edeceği kadar ince ayarlı bir ödün sağlamaktır.
Tabii...
Pazarlık payı bırakmak için de ilk istekler çok yüksek tutulur.
Simitis'in iç sorunlarının çözülmesi beklenmeden, "Kıbrıs'ın tam üyelik müzakereleri hemen başlamalı" ve "Türkiye - Yunanistan arasındaki sorunlarda Lahey Adalet Divanı, karar yeri olmalı" gibi "uçuk" sayılabilecek istekleri böyle yorumlanmalıdır.
Ancak...
Hemen belirtelim ki, bu istekler bir yana, Türkiye'nin belki kabul edebileceği bir jest formülü bile henüz bulunabilmiş değildir.
O nedenle...
Yunanistan'ın çok yüksek konuştuktan sonra hiçbir şey almadan Helsinki'de "EVET" demesi zorlaşıyor.
Zaten Türkiye'nin de tam üyeliğe aday diğer ülkelerden istenmeyen özel şartlara bağlanmış bir tam üyelik adaylığını kabul edebileceği beklenemez.
Durum kritik.

Ağır baskı

Şimdi...
Avrupa, Yunanistan'a baskı yapıyor.
Dün Fransa ve Almanya, Türkiye'nin tam üyeliğe aday gösterilmesinden yana açık tavır koydu.
İngiltere, Kıbrıs konusunda biraz dans ediyor ama gene de Yunanistan'a bastırmakta.
ABD, hem doğrudan hem dolaylı etkili oluyor.
Dönem Başkanı, Finlandiya'nın Cumhurbaşkanı Ahtisaari, dün Stocholm'deki UNICEF toplantısında "Türkiye'nin AB'ye tam üyelik için adaylığı açıklanacak" dedi.
Ama...
Bütün bunlar, bir kesinlik ortaya koymaz.
İbre ortada.
Pazartesi Brüksel'de toplanacak olan AB Dışişleri Bakanları Genel İşler Konseyi'nin öğle yemeği önemli.
Duyarlı konuların konuşulduğu o öğle yemeğinden bir - iki saat sonra Yunanistan'ın tavrı ve Helsinki'nin yazgısı büyük ölçüde belirlenmiş olur.
Yunanistan olumsuz tavır koyarsa, tarihe ve gelecek nesillere sorumlu olacaktır.
Çünkü...
Avrupa'dan dışlanmış bir Türkiye ile sorunlara ve olası acılara katlanmayı göze almış bulunacaktır.
Türk ulusu, bu açıkça düşman tavrı affetmez.
Gerileme pozisyonu, dileyelim ki gerilim yaratmasın.




Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr