Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün "Anayasa değiştirmek" gibi "sistemi kökünden değiştirebilecek hukuk ve siyaset düzenlemeleri yapamaz."Hiçbir Batı demokrasisinde bunun örneği yok.Bunun adı, "Ben yaptım, oldu" zihniyetidir.Tüm demokrasi geleneklerine karşı dayatmadır.AKP, "5+5 ve cumhurbaşkanını halkın seçmesi" Anayasa değişikliğinde tam gaz gidiyor.Sonucu ne olur?Büyük olasılık, bunun da önceki dayatmalar gibi gene bir yerlere takılmalarıdır. Bu iktidar, Batı demokrasilerinde "care taker" denilen bir hükümettir. Yani... "Göz kulak olmak" hükümetidir. Genel seçimler sürecine girmiş meclisler ve hükümetler ancak "gündelik" ve "sıradan" işleri sürdürebilirler. AKP, altın tepside sunulan, "kendinden bir cumhurbaşkanı seçmek" şansını ıskalamıştır.CHP'nin "Gelin uzlaşalım. Bizim de olumlu bakacağımız AKP'li bir adaya oy verebiliriz" çağrısına kulak tıkamıştır."Neden uzlaşalım? Biz göstereceğimiz adayı seçebilmek için yeterli çoğunluğa sahibiz" diyerek burnunun dikine gitmiştir.Şimdi ıskaladığı topa yetişme çabasındadır.Önünde aylar, hatta yıllar varken lafını bile etmediği "cumhurbaşkanını halka seçtirmek" formülüyle "Çankaya'ya bir AKP'liyi göndermek" şansını son anda Anayasa değişikliğiyle yeniden yakalamak çabasında. 22 Temmuz'da referandum sandığı kurdurmaya kilitlenmiş. Çok zor, çok uzak olasılık. Tutun ki... Gene de engellerden sıyırabildi."Çankaya için seçimi halkın yapacağı" yolundaki Anayasa değişikliği 22 Temmuz'dan sonraki bir tarihte referanduma sunulacak...Gene geç kalmış olabilir.Çünkü... 22 Temmuz sonrası oluşacak yeni Meclis'te cumhurbaşkanının, bu Anayasa hükümleriyle seçim turları yapılacaktır.Çünkü... Anayasa değişikliği ancak referandumdan sonra gerçekleşmiş ve yürürlüğe girmiş olur.Referandumda kabul edilirse, "cumhurbaşkanını halkın seçeceği" yolundaki hüküm, ancak bir sonraki cumhurbaşkanı seçimine uygulanabilir.O halde... 22 Temmuz Meclis'inde AKP gene çoğunluğu elde etse bile "367" engeline takılacaktır.Uzlaşma olmazsa, en kısa zamanda bir kez daha "hemen seçim" zorunluğu ortaya çıkabilir."Sırf benim istediğim ve dayattığım aday seçilmelidir" zihniyetiyle, Türkiye'yi böyle sürekli seçimler sarmalında ve belirsizlik ortamında tutmak, bu ülkeye çok şey kaybettirir.Ekonomi notunun "pozitiften" dün "durağana" düşürülmesi, gelecek için puslu ortamda yakılmış bir "işaret fişeği" olarak algılanmalı. HAYAT, GECİKENİ AFFETMEZ AKP'li bir bakanın "Çankaya'ya ilk kez dindar bir cumhurbaşkanı çıkacak, çünkü Turgut Özal içki içerdi" dediği ve buna eski ANAP'lı bir bakanın karşı çıktığı... Aralarında tartıştıkları yazıldı.Gerçekten içer miydi?Özal ile pek çok kez aynı ortamda bulundum.Bir kez bile içtiğini görmedim.Hatta dönemin Yunanistan Başbakanı Papandreu, Davos'taki bir otelde "peynir-şarap" partisi vermişti. Orada ikram ettiği şarabı, Özal reddetmemiş ama sadece elinde gezdirmişti. Bir yudum bile almamıştı.Fakat... Özal'ın en yakın çevresinden çok uzun yıllara dayanan yakın arkadaşlarım var.Onlardan Özal'ın, bazen gecenin geç saatlerinde telefon ederek "Seninle konuşacağım, Drambuie'ni al gel" dediğini dinlemiştim.Drambuie, hazmettirici özellikte, alkol oranı düşük, tatlı bir likördür.Özal, böyle tatlı diğer marka likörlerden de içermiş. Ama o kadar...Sert alkollü içecekler değil. Şarabı ise ağzına koymazmış.Bakanın, "Başbakanlık Konutu'nda şampanyalar içilirdi. Salonun tavanı patlatılan şampanya tıpalarıyla delik deşikti" iddiasına gelince...Şampanya içildiğine ben de birkaç kez tanık oldum.Özellikle çoğu Ahmet Özal'ın arkadaşı olan genç banka genel müdürleri, başkanları, ellerinde şampanya kadehleriyle salonda sohbet ederlerdi. Özal'ın elinde portakal suyu olurdu.Tavan da şampanya tıpalarıyla delik deşik değildi.Başbakanlık Konutu'nda, büyükelçiliklerde, doğru dürüst restoranlarda şampanya tıpası fırlatılmadan, patlama sesi yapılmadan usulca açılır. Sadece barlarda konsomatrislere havalı olsun diye şampanya niyetine köpüklü şarap patlatılır. gunericivaoglu@milliyet.com.tr ÖZAL İÇER MİYDİ?