Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsa, oturmuş.
Çıplak ayakları, sevgilisi Marie de Magdelena tarafından yıkanıyor.
Ama...
Suyla değil, Magdelena'nın bir tas dolusu gözyaşıyla...
Tabloda, İsa'nın ayakları önünde diz çökmüş Magdelena'nın gözyaşları yanaklarından süzülerek, tasa damlamakta.
Etkilendiğim resimlerden biriydi...
Saint Petersbourg'da, Eremitage Sarayı'nda görmüştüm.
Dev boyutlu bir yağlı boya tablo.
Tarihin yazdığı en büyük aşklardan biri, bu olsa gerek...
Tablodaki imza - sanıyorum - Caravaggio...
Aradan neredeyse 2000 yıl aktı.
İsa'nın, ölümünden sonra göğe yükseldiğine inananlara göre, Marie de Magdelena'yı da yanına almıştır.
Eğer öyleyse, herhalde İsa'nın 1999. yıldönümünü birlikte kutlamış olmalılar.
Dünya takvimini de kendi varlığına endeksleyerek, 3 bininci yıldönümü eşiğine vardıran İsa için birkaç satır...



İsa, bugün İsrail olarak bildiğimiz topraklarda doğan bir Yahudi'dir.
Onu, Romalılar'a, Yahudiler'in öldürttüğü söylenir.
1948 yılında yazılan bir kitapta, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin İsa'yı yeniden yargılaması önerildi.
13. yüzyıl öncesinin İsa yargılamasını araştıran yazarı İsrail devletinin kurucusu David ben Goulion'un danışmanı, Haim Cohen idi.
Ancak...
Kitaptaki "yeniden yargılama önerisi" sadece bir fantezi değildi.
Yeni kurulan ve bugün de varlığını sürdürme mücadelesi içinde olan İsrail'in, dünyaya egemen Hıristiyanlar'ın desteğini kazanmasıdır.
Kitle halinde soykırıma uğrayan Yahudiler'in, Almanya psikolojisi için teşhisleri, Hıristiyanlardaki İsa'nın intikamını almak duygusudur.
Yahudiler'in, kendileri gibi bir Yahudi olan İsa'yı, işgalci Romalılar ile işbirliği yaparak öldürmeleri, Hıristiyanlığın bilinçaltında hala kanayan yaradır.
İşte, İsrail'i kuran David ben Goulion'un danışmanı Haim Cohen, kitabıyla 2000 yıl derinlerdeki işte böyle zehirli kökleri, yok etmeyi amaçlıyordu.
İsrail'in yeni doğacak çocukları, Hıristiyanlarla çok iyi ilişki içinde olmalıydılar.



İsa'nın topluma konuşmaları, popüler ve günceldi.
Şiddete karşıydı.
Hakkı savunurdu.
"Sezar'ın hakkı, Sezar'a... Allah'ın hakkı, Allah'a..." söylemi onundur.
Onun konuşmalarından esinlenen insanlık önderleri, yüzyıllarca sonra şiddete karşı akımlar yarattılar.
Onlar, adeta şiddet karşıtı yeni gurulardı.
Örneğin...
Savaş ve Barış romanının ünlü yazarı Leon Tolstoy, günlüğünde, Hıristiyanlık'tan esinlenen fakat dogmalardan ve efsanelerden temizlenmiş, şiddeti reddeden bir yeni din yaratmak istediğini yazardı.
Londra'da eğitim yapan genç Gandhi de, İncil'den esinlenmişti.
Ülkesi Hindistan'a döndüğünde, pasif direniş kampanyasını başlattı.
Siyaset söylemini ve hareketini, şiddete karşı olmak söylemine dayandırdı.
Amerika'da, zenci lider Martin Luther King de, İsa'nın insan hakları ve şiddete karşı olmak ilkeleriyle, arkasına milyonlarca kara derili insanı topladı.
Ne yazık ki...
Tolstoy, bir taşra tren garında öldürülmüş bulundu.
Gandhi, 30 Ocak 1948 yılında suikasta kurban gitti.
Martin Luther King de, 4 Nisan 1968'de, Menphist Tennesee'de öldürüldü.
Üçü de, şiddetin kurbanı olmuşlardı.
Tıpkı İsa'nın da öldürülmüş olması gibi.
Fakat...
Aslında, bu ölümler şiddete karşı nefreti ve şiddete karşı örgütlenmeyi, şiddete karşı kültürü güçlendirmiştir.


Peygamberimiz Hz. Muhammed, ondan "Kardeşim İsa" diye bahseder.
"Allah'ın insanlığa yolladığı başlıca peygamberlerden biri olarak anar."
Tabii...
Hz. Muhammed'e göre, o "yeniden doğan bir tanrı" değil, "Allah'ın hizmetkarı" dır.
Budistler'e göre ise, İsa, 14 yaşında Hindistan'a gelmiş, Budizm eğitimi almıştır.
İsa, Sherlock Holmes ve Dracula'dan sonra, dünyada en çok filmi çevrilen üçüncü isimdir.
135 film...
Onu, Tarzan ve Cleopatra filmleri izler.
Hıristiyanlar arasında yapılan bir araştırmaya göre, çoğunluk, onun Tanrı'nın oğlu olduğuna ve annesi Meryem'in bakireliğine artık inanmıyor.
Ama, boyunlarında İsa hacı, yüreklerinde İsa sevgisi ve Hıristiyanlık inancı var.
Her devir, her yüzyıl, kendine göre bir İsa ve Hıristiyanlık anlayışı çiziyor.
Bundan, bizlerin de alacağımız çok ders var.
2000 yıl önce, gözyaşlarıyla dolu bir tasta, erkeğinin ayaklarını yıkıyan bir kadın, 3000'inci yılın eşiğindeki dünyamızda hala mümkün ve hala saygın olabilir mi?



Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr