11. Cumhur-başkanı Abdullah Gül’ün iktidar partisinden milletvekilliği “adaylığı” gündemin ilk maddesi.
Bu soru Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da soruldu.
Cevabı “İsabetli olur, hayırlı olur, güzel olur.”
....................
İKİ soru var: 1- “Hangi görevi alır?” 2- “Nasıl bir süreç işler?”
Bu sorulara Başbakan Yardımcısı ve partinin kurucu abilerinden Bülent Arınç’ın sözleri ışık tutmakta.
.....................
ÖNCE birincisi... “Herhalde sıradan bir milletvekili olarak değil.
Benim gönlümden geçen, benim de şeref duyarak yaptığım Millet Meclisi Başkanlığı’dır.”
Dışarıdan bakıldığında “sağduyulu” bir değerlendirme.
Cumhurbaşkanlığı yapmış ve AK Parti’nin de kurucusu olan Abdullah Gül için devlet protokolünün 2 numarası hem prestij hem misyon özelliklerine sahiptir.
Cumhurbaşkanı dış seyahate çıktığında Meclis Başkanı’nın vekâleti kuraldır.
Durumun perde arkasına, siyaset kulislerinde dolaşan söylemlere girmiyorum.
Yani “olabilirliğine...”
Yazdıklarım “olması halinde makul ve normalle örtüşen” pozisyondur.
.......................
İKİNCİ sorunun cevabına gelince... Gene Arınç’tan alıntı yapayım:
“Gönülden arzu ediliyorsa şık olanı kendisinin bizzat davet edilmesidir.”
Gül’ün “Ben milletvekili adayı olacağım” diye binlerce AK Parti adayından herhangi biri gibi partiye başvurması herhalde yadırganır.
Devlet adamı nezaketi ve duyarlığıyla ona Genel Başkan sıfatıyla Ahmet Davutoğlu’nun “adaylık teklifinde bulunması gereğini” hissettiriyor Arınç.
“Dayatma” ya da “yol gösterme” gibi algılanması ihtimaline karşı da “daveti yapacak kişiyi” adlandırmıyor.
.......................
SÜREÇ böyle işler mi? Bilinmez.
“Açıkla-maların” arkasındaki “hissiyat, siyaset hesabı” Gül’den rahatsızlık duyabilecek yerlerde olanlar için farklıdır.
Ancak...
“Gül’ün adaylığı ve Millet Meclisi Başkanlığı” söylemlerinin dolaşıma sokulması öyle “o anda akla gelmiş bir fikir mi?”
Çok küçük ihtimal.
Ama...
Gerçekçi bakışla “siyasetin tabiatına” aykırıdır.
“İnce ayarlı, iyi düşünülmüş önü, arkası hesaplanmış, zemin oluşturacak siyaset psikolojisi dikkate alınmış, bir süreç için düğmeye basıldığını” düşündürüyor.
AK Parti ve devlet doruklarında dengeler, yapısal statik hesaplar, kafalardaki siyaset mimarisi projeleri nedir, polemiklerine girmiyorum.
Abdullah Gül’ün aktif siyasete dönmesinin kazanç olacağını düşünüyorum.
Ayrıca...
Meclis Başkanlığı için partinin Arınç dahil ak saçlıları arasındaki konuşmalardan Erdoğan’ın habersiz olduğunu sananlar yanılırlar.
Erdoğan’ın buna rağmen “İsabetli olur, hayırlı olur, güzel olur” demesi “yeşil ışık” gibi algılanabilir.
......................
DAVUTOĞLU başbakanlığında son “Hakan Fidan adaylığı, Ali Babacan ve Merkez Bankası” boyutları dikkate alındığında Gül’ün başbakan ve parti genel başkanlığı da konuşulmakta.
Ancak...
Şu aşamada her şey bir yana, Gül’ün açık ve kesin olarak “başkanlık sistemine karşıtlığı” bile fikir jimnastiğinin abartılmaması gerektiğini gösteriyor.