Bir gece önce, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'den "Dış ve iç politika ufuk turu" dinlemiştim. Konuşmanın çoğu "yazılmamak" üzereydi.Ama... Ne yazılmak, ne de yazılmamak kaydıyla sözlerinde, Güney Kıbrıs sularında gemilerle bir bayrak gösterme ve askeri gözdağından izler yoktu.Lübnan ve Mısır gibi ülkelerin şirketleriyle Rum yönetimi arasında Güney Kıbrıs sularını da kapsayan petrol araması anlaşmalarından söz ettiğimde, "Konunun, iddialarda yansıdığı gibi olmadığını, öyle bir sorunun bulunmadığını" söylemişti.Yoksa... TSK'nın tavır koymasından birkaç saat önce, bunu bana açıklamayı sakıncalı mı görmüştü?Kuşkulanmakta haklıydım. Daha önce benzer bir durum yaşamıştım.Yıllar önceydi. Barzani'yle öğle yemeği yemiştik, az sonra Erbil'e geçeceğimi ve Talabani'yle randevum olduğunu biliyordu. Beni uğurladı. Erbil'e geçtim. Ve müthiş bir sürprizle karşılaştım.Saddam'ın güçleri Güney'den, Barzani Kuzey'den harekete geçmişti. Erbil işgal ediliyordu. Talabani kaçmıştı.2 gün sonra Barzani'den "Savaşın düğmesine bastığımı nasıl söyleyebilirdim?" mesajını almıştım.Aynı durum mu?Neyse... Hemen ardından Genelkurmay açıklaması geldi:"Türk savaş gemileri zaten o yörelerde bulunmaktaymış."Ancak... Gene de bir rota kaydırmasıyla "Tanklara balans ayarı değil ama gemilere rota ayarı yapılmış olabilir" diye düşünüyorum. Ankara dönüşü otomobilde haberleri dinlerken, spiker "Son sıcak gelişmeyi veriyoruz. Türk savaş gemileri Güney Kıbrıs önlerinde... Sıcak gelişmeleri, ilerleyen dakikalarda vereceğiz" dedi. Yazılmamak sınırı dışında kalan birkaç söylemini ve izlenimlerimi yansıtayım:"Kıbrıs, AB ve Irak gibi konularda dost ülkelerin yöneticileriyle bazen yoğun telefon diplomasi trafiği yaşıyoruz. Dr. Rice'ı (ABD Dışişleri Bakanı) sabah saat 5'te uyandırarak konuştuğumu hatırlıyorum. Görünenin derininde bir destek ağına sahibiz."Gül, Dışişleri enerjisini Ada'ya odaklayarak politika yapmayı "sığ" buluyor.Çözüm için bir üst bilinç düzeyine çıkarak, Kıbrıs'ı da kucaklayan daha "geniş vizyon" gerektiğine inanıyor.Gül'ün elinde İngiliz kamuoyu şirketlerinin Güney Kıbrıs toplumunda yaptığı araştırmalar var."Savaşı görmemiş genç kuşakların bile Türklerle birlikte yaşamak istemediklerini" yansıtıyor.Kuzey Kıbrıs'ın referandumda "EVET" sonucuna karşın, Güney'den çıkan "HAYIR" sonucunu, bu araştırmalar da vurguluyor.Diplomatik ilişkilerde Türkiye'nin elini kuvvetlendiriyor.Tabii... Ne olursa olsun Türkiye'nin AB üyeliğine karşı tavırdakilere etki yapmıyor ama Türkiye'nin yanında yer alanlar için iyi bir dayanak.Özellikle Fransa için gazetelerle diyalog kurulmuş.Danışman Ahmet Sever ve Paris'te diplomat Aydın Sezgin "iletişim projeleri" üretiyorlar.Gene Ahmet Sever'in düzenlediği bazı geceler, Dışişleri konutunda yabancı gazeteciler, sanatçılar, aydınlar konuk ediliyormuş.Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül de, elçi eşlerine davetler veriyor. SABAH 5'TE UYANDIRDIM Dışişleri konutu, yeni ev sahipleriyle yeniden düzenlenmiş. "14. Louis el Abdul" denebilecek, öyle bas bas bağıran, altın yaldızlı koltuklar, gösterişli, kakmalı çay masaları falan yok."Az, çoktur" söylemini düşündüren "sade şık" görüntüler...Gündüz yabancı büyükelçilerin eşlerine sunulan yemeklerden de tattık.Beni etkileyen bir görüntüye işaret edeyim...Servisi bir erkek ve -başı örtülü olmayan- bir genç kız yaptılar.Sessiz, etkin ve ciddi. Servis yapan genç kızın tarzı ve yeteneği, turizm okulu diplomalı olduğu izlenimini veriyordu.Dışişleri konutuna gelen yabancı diplomatlar ve devlet adamları için iyi bir görüntü.Abdullah Gül'ün gerginlik üretmeyen siyaset anlayışının bir yansıması gibi algılanabilir.........................Gül ile hayli eskilere dayanan bir dostluğumuz vardır ama çok seyrek görüşürüz.Sisler arasındaki duyarlı 2007 için parametreler saptamak üzere görüşmek istemiştim.Nezaket gösterdi, konutunda konuk etti.Cumhurbaşkanı seçimi ve diğer konularda izlenimlerimi gündemi değiştirecek bir şey olmazsa, yarın da sürdüreceğim. gunericivaoglu@milliyet.com.tr KONUT GÖRÜNTÜLERİ