17 Ağustos ve
12 Kasım depremlerinin sonucu olarak, şu anda
137 bin kişi işsiz.
Ayda
100'er milyon lira deprem yardımı ile geçinmek zorundalar.
30 bin prefabrik evin teslimini tartışıyoruz ama gerçekte
150 bin aile evsiz.
Onlar, ya çadırdalar ya dostlarının, akrabalarının evlerinde kalıyorlar... Ya da geldikleri, doğdukları yerlere dönmüşler.
17 Ağustos depreminde, aynı anda
16 bin bina yıkıldı.
24 saat içinde, hatta
48 saat içinde
16 bin enkazı kaldıracak araç, gereç ve ekip, hiçbir ülkede bulunamazdı.
Acı fakat gerçek...
Asıl sorun, kötü yapılar, kötü yer seçimi ve denetimsizlik.
Böyle rakamlar, ne
Kobe ne
Kalifornia ne
Alaska ne de başka bir depremde var.
Hadise çok büyük ölçekli.
Kusurlar, beceriksizlikler elbette var ama beklentiler ve sorun da çok büyük.
Deprem bölgesinden görüntüler, bu mercekle de değerlendirilmeli.
Öfkeye yanlış adres
Dün
Ankara dönüşü, uçakta
DİSK Genel Başkanı ve
DSP milletvekili Rıdvan Budak da vardı.
TÜRK - İŞ Kongresi izlenimlerini dinledim.
"İlk kez Başbakan'ın, Çalışma Bakanı'nın katılmadığı bir TÜRK - İŞ Kongresi yapıldı. Sosyal Güvenlik Yasası'ndaki son değişiklikten sonra işçinin karşısına çıkamıyorlar" dedi.
Nereden nereye!..
Daha önce de yazmıştım. Kısaca tekrarlayayım.
Bugün
TÜRK - İŞ Kongresi'ne gidemeyen
Başbakan Ecevit, çiçeği burnunda genç bir politikacıyken
Çalışma Bakanı'ydı.
Grev, Lokavt ve Sözleşme Yasası'nın,
Sendikalar Yasası'nın çıkmasını gerçekleştirmişti.
İşçinin sevgilisiydi.
TÜRK - İŞ Kongresi'ne girdiğinde ayakta alkışlanıyordu.
Dönemin
TÜRK - İŞ Genel Başkanı merhum Seyfi Demirsoy, "yaşamınız boyunca bütün TÜRK - İŞ kongrelerinde böyle karşılanacaksınız" demişti.
Şu son
Sosyal Güvenlik Yasası değişimi büyüyü bozdu.
Kızılay'da
Ecevit kuklaları yakıldı.
Nereden nereye!..
Dün
TÜRK - İŞ Kongresi'nde bazı liderler ve liderleri temsil eden bazı politikacılar da yuhalandı.
Ama...
İnsaflı olalım.
Ecevit'e işçi tepkisi haksızdır.
Sosyal Güvenlik Yasası'nı yozlaştıranlar, bu görüntünün asıl sorumlularıdır.
Çocuk işçiler
Bir yıl kadar önceydi...
Tekstil işi yapan çok eski bir arkadaşım,
"fabrikayı kapatıyorum" dedi.
Şaşırmış ve sormuştum:
"İki nesildir tekstil işindesiniz.Avrupa'da, ABD'de bürolarınız var. İhracat yapıyorsunuz.
Neden fabrikanızı kapatıyorsunuz?"
Utanarak, sıkılarak verdiği cevap ilginçti:
"İşler zorlaştı. Özellikle ABD'ye ihracatta sıkıntımız var. Bir bakıyoruz ABD'den ansızın denetçi geliyor.- İhracat malı üretiminizde, çocuk işçi çalıştırıyor musunuz? -
diye araştırma yapıyorlar."
Çocuk işçi çalıştıran işyerlerinden ithalat yapmak,
ABD kanunlarına göre yasak.
Bunun üzerine,
"peki siz küçük işçi mi çalıştırıyorsunuz?" diye sormamıştım.
Yakınması zaten bu sorunun cevabıydı.
Bu örnek,
Seattle'daki gösterilerin hiç de haksız olmadığının kanıtıdır.
Sosyal kapitalizm
Dün
Dünya Ticaret Örgütü Toplantısı'nı protestolar, küreselleşme inançlarını çığ gibi vurdu.
Aslında tepkiler, küreselleşmeye değil, yeryuvarlağını saran vahşi kapitalizmedir.
Reagan döneminde gemi azıya alan vahşi kapitalizm,
1980'li yıllardan itibaren
Türkiye'yi de etki alanına almıştı.
Oysa...
Kapitalizm ve küreselleşme, aslında insani boyutlar kazanmalıydı.
Bu arayışlar sonucu...
ABD'de
Reagan ve
Bush'un yerini demokrat
Clinton alırken,
Avrupa'da da muhafazakar iktidarlar, art arda seçim yitirmişlerdir.
Yerlerini, sosyal demokratlar, sosyalistler almıştır.
Türkiye'deki son seçimleri
DSP'nin kazanması rastlantı değildir.
Dünyadaki bu akımın sonucudur.
Bilgide, insan haklarında, demokratikleşmede, çevre korumada, kısacası tüm insani boyutlarda küreselleşme gerçekleşirken, ekonomi bunun dışında kalamazdı.
Ama
sosyal kapitalizm...Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr