Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Yarışma başlamadan önce magazin kameraları karşısında değişmeyen soru şuydu:"Sizce güzel kadın tanımı nedir?"Daha önce çok kez jüride oldum.Kendi kendime de aynı soruyu sormuş ve cevaplamaya çalışmıştım.Önce bir şeyi kendimi daha ilk sorgulamamda saptamıştım; benim güzel "tanımım" yoktu. Güzeli "algılamam" vardı.Boy, renk, zayıflık, dolgunluk, ses, bakış için kafamda değişmez bir "klişe" oluşturmuş, güzel tanımımı film karesi gibi "dondurmuş" değildim.Sonra... Yakın zamanlarda Umberto Eco'nun "GÜZELLİĞİN TARİHİ" kitabında ve bu eksenli bazı yazılarda şifrelerimi çözebildim.Güzelliğin felsefe akımlarıyla örtüşen anlatımlarında benim "İşte budur" dediğim ifadeleri yansıtayım... Salı gecesi, Star Tv güzellik yarışmasında seçiciler arasındaydım. Denizlerin yüzeyi bazen dalgalanır, köpürür, çalkanır, renk değiştirir... Bazen de dupduru, mavi bir pürüzsüz cilt gibidir.O nedenle kimileri "Deniz kadın gibidir. Değişir" demişlerdir.Ama benim şifrelerime göre hayır.Kadınla deniz arasında böyle bir paralel kurulsa da "güzellik" daha derindedir.Yüzeyi fırtınalarla zaman zaman dalgalansa, köpürse de deniz dibi hiç etkilenmez. Her zaman duru, sakin, berraktır. Kadın ve deniz "Venüs" heykelleri işte bu derin sular gibi güzelliği yansıtır. Abartısız, duru, sakin, süssüz...O heykelleri yapanlar, Venüs'lerine gereksiz el, kol, baş, beden hareketleri yontmazlar.Eller iki yana doğayla kavgasız ve yerçekimi gücüne direnmeden bırakılmıştır.Öylece durur, huzurlu bakarlar.Bu görüntü "duru ruhun" yüzeye (bedene) yansımasıdır. Can sıkıcı bir durgunluk mu?Kesinlikle hayır.En çılgınlar "cool" kadınlardan çıkar.Onlar sıradışıdırlar. Çılgınlık yaparlarsa, "çılgın gibi görünmek için" değildir bu. Onu hissettikleri içindir.İşte benim güzellik algılayışım bu. Venüs güzelliği Star TV Güzellik Yarışması'nın da Lütfü Kırdar'da yapılacağını öğrenince biraz canım sıkılmıştı."Konser" dinler gibi yarışmalar bu mekânda biraz "perhiz yemeği" gibi "yavan" oluyordu.Kaç kez bunu yaşamıştım.Öyle bir önyargıyla gittim. Fakat o ne?Güzel bir akşam güneşiyle yıkanan açık havada kokteyl... Hoş müzik...Kim düşündüyse sağ olsun.O havada içeri tıkılmak, kış geceleri gibi elde kadeh, havalandırmaların sanayi soğutmasını solumak "zulüm" olurdu.Açık havada bir "garden parti" havasında güzel saatler geçti. İçeri girdiğimizde sürprizler sürdü.Salonlar neşe veren renklerle düzenlenmişti.Ya sahne?..O ışıkların seviştiği ortam?.. Lütfü Kırdar'ı hiç böyle görmemiştim. Star Tv Genel Müdürü Fatih Ediboğlu'nun bilinmeyen bazı özelliklerini yansıtayım...Genç milli tenisçi olmuştur. Hâlâ teniste iddialıdır. İyi İngilizce ve Fransızca bilir. Tarzı, kültürü, görgü birikimi vardır. Salı gecesi bunu bir kez daha vurguladı.Özcan Sandıkçıoğlu da keyifliydi. "Türkiye'de ilk kez bu kadar 'şık' bir yarışma etkinliği" diyordu.Bu defaki yarışma, iyi bir örnek oluşturdu.Böyle etkinlikleri sadece podyum gösterisi saymak ve sanmak yanlış. Nasıl ki... Futbol sadece sahada oynanan oyun değildir. Öncesindeki ve sonrasındaki geyikleri ve bazen de davetleriyle keyifli yaşam parantezleridir.Örneğin... Türkiye-Brezilya karşılaşmasında, Brezilya içkileri, müziği, danslarıyla Rio karnavalı gibiydi. Bu anlayışı genişletebiliriz.Güzellik yarışmaları da okullar arası bilgi yarışmaları gibi olmamalı. EN GÜZEL YARIŞMA O güzel gecenin gene de hüzün gölgeleri düşmüştü üstüme... Daha 5 saat önce sevgili kardeşim Ufuk Güldemir'i toprağa vermiştik.Bir yerlerden görüyorsa diye onunla sessiz bir iletişim kurmayı denedim.Herhalde... "Güneri Abi, görüyorsun yaşam kısa, hiç beklemediğin anda bitiyor. Yaşadığın her günün keyfini çıkar" derdi.Ya şehit cenazeleri? O bağlamda da büyük bir terör saldırısından sonra İngiltere Başbakanı Blair'in, İngiliz halkına yaptığı çağrıyı hatırladım:"Terör, hiçbir zaman istediği psikolojik başarıyı elde edemeyecektir. Yaşam tarzımızı değiştiremeyecektir..." gunericivaoglu@milliyet.com.tr MERHABA HÜZÜN