Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Aşağıdaki satırların yansıttığı izlenim henüz çok yeni...
Yansıtıyorum...
Hakkâri’ye seyahatimizin başlangıcı, Van havaalanından itibaren gerçekleşti. Taksi şoförü köy boşaltmalar sonucu şehre zor koşullarla geldiğini ve Van’daki eski belediye başkanının, (X) ailesiyle birlikte yaptığı mega yolsuzluklardan bahsetti.
Van şehri tarihsel baktığınızda eski bir Türk şehri.
İlk göç Kemal Atatürk’ün göç iltica talebini kabul etmesiyle birlikte gelen Azerbaycan’dan Kürt Kinyas Kartal’ın büyük aşireti.
Sonra çevredeki Kürt köylerinin gerek ekonomik gerekse zorunlu boşaltılmaları nedeniyle şehir yoğun nüfus akışına maruz kalıyor. Hakkâri’den farklı nitelikte... Bir bakıma AKP yolsuzluk zafiyeti nedeniyle şehri BDP ve ekibine teslim etmiş durumda. Gene de Van’ın serhat şehri özelliğini koruduğunu ifade edebiliriz.
Hakkâri yolunda birkaç defa refakatçılarımız bizi şehre sokmak konusunda tereddüt gösterdiler.
Ana sebep KCK operasyonları nedeni ile gerilim yaşayan şehirdeki gerginlikti.
Şehre girerken yolun ortasında biriken kaldırım taşları ve yüzleri bir kısmının maskeli, ellerinde atılmaya hazır taşları tehditkâr bir şekilde gösteren çocuk grupları arasından şoförümüzün uyarıları ve mahareti ile geçebildik. Tek olan otelimize ulaşabildik.

Çerçeveyi doldurmak
Bu satırların yazarı EKOPOLİTİK girişiminin kurucusu Tarık Çelenk.
İsrail-Filistin barış görüşmelerinin psikolojik danışmanı ve daha sonraki yıllarda Makedonya’da, Gürcistan’da iç çatışmalara çözüm projelerinde psikolojik altyapı için hizmet veren Prof. Vamık Volkan ile birlikte “Türkiye’nin Büyük Çatısı: Demokratikleşmeye Doğru- Hakkâri Durağı” panelini düzenledi.
Daha önce İstanbul ve başka illerde de bu tartışma platformlarını hayata geçirmişti.
Katılımcıların “birbirleriyle aynı mekânda olmaları düşünemeyecek” kişilerden oluşması “Türkiye’nin Büyük Çatısı” başlığının altını boş bırakmıyor.
Örneğin...
Katılımcılar arasında Kandil geçmişi de olan Seydi Fırat ile İstanbul Türk Ocağı Başkanı Cezmi Bayram bir aradalar.
KCK operasyonunda tutuklanamayan, yöreden 3 belediye başkanı ile Turgut Özal’ın danışmanlığını yapan eski milletvekili ve Yüksekova aşiretlerinden birinin reisi din alimi Macit Pirozbeyoğlu, Hakkârili gençlerle Hakkâri Valisi Muammer Türker aynı “workshop”talar.
Ve eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş...
Sadece bu isimlerin harmanı bile önemli.
Ankara’dakiler daha demokratik açılımın çerçevesini dolduracak resim ararlarken bu tür “workshop”lar birkaç tur öndeler.
Ankara’dakiler daha hâlâ bir araya gelmek için randevu, protokol labirentlerinde dolaşırken, Türkiye Büyük Çatısı Demokratikleşme Duraklarında “ortak akıl” tasarımları çizilmekte.
En etkin “ortak akıl” formülünün önünde sonunda seçim sandıklarından çıkacağına inanıyorum.
Siyasetçinin yapamadığını halk dikte ediyor.
Türkiye’nin en umutsuz süreçlerinde, halkın sağduyusu, müthiş bir bilgelikle çözümü sandıktan çıkarır.

Haberin Devamı

ATATÜRK’E TAŞ YOK
Tarık Çelenk’in yukarıda yansıttığım satırlarının devamında ilginç saptamalar var.
Örneğin...
“Çocukların Atatürk heykeline taş atmadıkları...”
Ve...
“Türk Ocağı Başkanı’yla Kandil geçmişi olan eski PKK’lının, Hakkârili gençlerle Hakkâri Valisi’nin de bir arada oldukları köy düğününde, genişleyen halay çemberi ve Kürtçe türkülerin ilerleyen saatlerde Türkçe türkülere dönüşmesi.”
Tarık Çelenk’ten satırlara devam...
Gece geç vakitlerde refakatçi dostumuz Halit beyin teşvikleri ile yerel bir Kürt düğününe gitme kararı aldık. Halit bey suçsuz yere 10 yıl hapiste kalan ve 17 yaşındaki kardeşi faili meçhule kurban giden bir Kürt edebiyatçısı.
Kürtçe halayların çekildiği kalabalık mahalle düğününün yanına geldiğimizde İstanbul’dan geldiğimizi öğrenince bizi baş köşeye yerleştirdiler. Halay halkası birden büyüdü ve içine Cezmi bey, Betül hanım ve Ekopolitik ekibi birden katılıverdi ve Kürtçe Türküler birden Türkçeye döndü ve savaş artık bitsin, kardeşlerimizle barış içinde yaşayalım sözleriyle türküler duygusal bir ortamda uzun süre halayla birlikte devam etti. Ara sohbetler vs. den sonra arkadaşlarla duygu yüklü bir şekilde otele döndük...
İlginçtir, çocuklar asker ve araçlarına, Atatürk heykeline hiç taş atmıyorlar. Aslında kamu görevlileri ne kadar iyi davranırlarsa davransınlar Türkiye siyasetindeki gelişmeler onların inisiyatifi dışında şehri provoke ediyor.
Yaylada tarihsel Süryani kültürünün izlerini ve acılarının kalıntılarını rehber eşliğinde gözlemek mümkün. Yaklaşık 60000 koyundan köy boşaltmalar sonucu 5000 koyuna inilmiş. Rivayete göre araçlarımızın plakaları alınmış, taşlanma riskimiz mevcut olduğundan şehre temkinli giriyoruz.
Ertesi gün geniş katılımlı Workshop’umuz başlıyor. Öğlen yemeği esnasında, KCK açıklaması esnasında toplu kepenkler ve kaçışma sesleri esnasında şehirde birden toz bulutu ve panik koptu. 1 saat sonra sakinleşince toplantımız tekrar devam etti...
Söylenenler, öneriler ayrı bir yazının konusu ama karşıt görüşlerden kişilerin bir araya gelmeleri, birbirlerini tanımaları, birlikte halay çekip türkü söylemeleri bile kanlı yoldan barışa makas değişikliği.