Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İstanbul milletvekili, güler yüzlü genç bir politikacıydı. Gençlik kollarından yetişmişti. Hep Ecevite bağlı kaldı.Baykalın CHPsine geçişi, YTP aktarmalıdır.Ulusal politikada, bir pırıltısını pek anımsamıyorum.Ancak, Şişli Belediye Başkanlığında - gerçekten - büyük performans yaptı.Son seçimin en yüksek oy oranını yakaladı.Onun karşısında olan ya da CHP Genel Başkanlığı için yeterli görmeyenler bile "halkla bütünleşmekte ustalığını" teslim ediyorlar.Özellikle Nişantaşını İstanbulun en gözde yöresi haline getirdi.Manhattan Adası gibi "Nişantaşı Adasından" söz edilebilir.Ancak...Ekonomisi geri kalmış ilçe "periferi(=çevre)" yörelerinde de daha az başarılı değildi.Peki bütün bunlar CHP Başkanlığına oynamak için yeterli mi? Mustafa Sarıgül için hafızamdaki en "uzak" ve "ilk" anı, "teröristler tarafından öldürülen 1980 öncesi CHP İl Başkanı Abdurrahman Köseoğlunun kızıyla evli olduğudur. (Sanırım, sonra bir evlilik daha yapmış)" Şu satırları yazmaya başlamadan önce "CHP doktoru" sayılabilecek dostlarla konuştum.Bunlardan biri şöyle dedi: "Deniz Baykalın rakibi, Mustafa Sarıgül...CHP Genel Sekreterliği için Önder Savla yarışan isim ise, Eşref Erdem...Önder Sav, gençliğinden bu yana CHPde ve politikada pişti. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı gibi çok saygın bir görevi yıllarca yaptı.Eşref Erdeme gelince...Kimseyi küçümsemediğimi bilirsin. Orduda Mehmetçikten Astsubaya, Subaylara Generallere kadar hepsi vatanı savunmakla görevli, şerefli bir görevin mensuplarıdır.Ama Emekli Astsubay Eşref Erdemin CHP Genel Sekreterliği için hangi yetenekler edindiğini, hangi politik kültür ve deneyim sürecinden geçtiğini anlamak mümkün değil.Onun için, Baykalı hiç tutmamış olmakla beraber, gene de onun karşısına rakip olarak Sarıgül, Önder Savın karşısına Eşref Erdemin çıktığı bir CHP için bu durum, yokuş aşağı inişin işaretidir diye düşünüyorum."Bu paralel, o CHP doktoru" eski dosta ait.Gene de...Onu dinlerken sürekli tiraj kaybeden, yönetimleri dikiş tutmayan, gazetelere genel yayın yönetmeni olmayı - aklı başında - kimsenin istemediğini ve geçmişte böyle örnekler yaşandığını anımsadım. O gazetelerde, küçük bir bölüm şefliğini bile aklından geçirmeyenler, patronlara gidip genel yayın yönetmenliğine talip olmuşlardır.İstediklerini elde edemeseler de, gazetelerin itibar kanamasını hızlandırmışlardır.Son CHP kurultayında, hepsi de Baykala karşı olmak ortak paydasındakiler, bir tek lider adayı gösterememişlerdi. Yokuşun başında Mustafa Sarıgül, daha önceleri R.T. Erdoğanın geçtiği yol haritasını benimsemiş görünüyor.Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanlığında isim yaptıktan sonra, Türkiyeyi il il dolaşmaya başlamıştı. Daha "liderlik iddiasını" açıklamamıştı ama "taban tarafından lider" gibi karşılanıyordu.Mustafa Sarıgül de Sivas gezisiyle, anlaşılan "CHP Genel Başkanlığı için kampanya" başlatmış bulunuyor.Gördüğü ilgi, onu hedefine taşır mı?Zamanla göreceğiz...Ancak...Sivastan görüntüler, CHPlilerin "arayışta oldukları" mesajını veriyor.Sadece Erdoğan modeli değil elbette... Sosyal demokrat kanattan bir örnek de Willy Brandttır.Brandtın siyaset kariyeri, gazetecilikten sonra Berlin Belediye Başkanlığı ile başlamış, Federal Almanya Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanlığı, Federal Almanya Şansölyeliği, Sosyalist Enternasyonal Başkanlığı ile küresel ölçekte doruklara tırmanarak sürmüştür.Fransa Cumhurbaşkanı Chirac da, yıllarca başbakanlıktan sonra Paris Belediye Başkanlığı yapmıştı. Belediye Başkanlığı, siyasetçilere pırıltılı bir kariyer kazandırır.Bununla beraber "her metropol belediye başkanı lider olur / iyi lider olur" diye bir kural yok........Gözler aslında Kemal Dervişte. Fakat o da gümüş tepsiyle kendisine sunulmadıkça, genel başkanlık yarışına soyunmaya hiç niyetli değil.Ve...Onun da, pek çokları gibi CHPden umudunu kesmekte olduğu seziliyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr Belediye durağı